öncelikle bagimsizlik kavramini iyi anlamak gerekir. icinde barindirdigi "-siz" ekinin farkina varilmalidir. bagimsiz olabilmek icin kendi ayaklari üstünde durabilmek, birilerinin destegini cekmesi durumunda alt üst olmamak gerekir.
atatürk'ün izledigi politikalardan biri de, ne olursa olsun kücücük bir dis borc bile almamakti. onun zamaninda alinmis bir dis borca rastlanamaz, ona göre dis borc bagimli olmakti cünkü. eger ki bir ülkenin milyonlarca dolar dis borcu varsa, o devlet bagimsiz degildir, olamaz. öyleyim diyorsa da kendiyle celisiyordur. en basitinden, eger bagimsizsan, on binlerce vatandasini katleden bir adamin yargilanmasini, idam kararini sen verebilirsin, milyonlarca dolar borclu oldugun ülke degil. eger bagimsizsan, birilerinin birligine girebilmek icin geleneklerinden ödün vermezsin. bundan dolayidir ki türkiye, 1 dolar bile dis borcu kalmadigi gün tamamen bagimsiz olacaktir.
bağımsız devlet, dış borcu olmayan devlet demek değildir diye eleştirel bir bakış açısıyla da yaklaşabileceğimiz konudur. ama dış borcun ki özellikle de büyük güçlerden alınmış borçlar kesinlikle boyunduruk oluşturmakta, ülkeyi müstemleke devlet kategorisine sokabilmektedir.
dünya üzerindeki her ülkenin dış borcu olduğu düşünülürse, hiçbir ülkenin bağımsız olmadığı sonucuna ulaştıran tırt bir önermedir. dış borcu olmayan devlet yoktur, dış borcu olmayan devlet devlet değildir.
