1899 yılında yazılmış Lev Tolstoy'un mükemmel romanıdır. kitabın en çok etkilendiğim bölümünü hatırladığım kadarıyla şöyleydi:
isa'ya sordular en çok kimler tanrı'nın evinde rahat edecek.
isa bu soruya soruyu soran kişiyle arasına küçük bir çocuk alarak cevaplar.
her kim ki bu çocuk kadar saf olursa onlar tanrı'nın evinde rahat ederler.
her kim ki bu çocuğu üzerse onların boynuna kocaman bir değirmen taşı bağlayıp okyanusların en derin yerlerine gönderilmeli...
herkese renkli günler
turgut özakman'ın büyük beğeni toplayan şu çılgın türkler kitabından sonra, çanakkale savaşı ile ilgili topladığı bilgilerini, belgelerini sentezleyip okuyucuya roman tadında sunacağı diğer bir eseri.
"insanların baş derdi olan kötülüklerin biicik kesin kurtuluş yolu, kulların kendilerini tanrı'ya karşı daima suçlu bilerek başkalarına ne ceza vermeye, ne de onları düzeltmeye hakları olduğuna inanmalarıydı."
--spoiler--
'adın nedir senin?' diye soruyorlar. bir adım olduğunu sanıyorlar. oysa yoktur adım. hepsini attım; ne adım var, ne yurdum. ben varım yalnız. 'adın nedir?' insan. 'kaç yaşındasın?' saymadım. istesem de sayamazdım zaten. her zaman vardım, her zaman da olacağım çünkü.
--spoiler-- *