direngen.net fanzin kültürüne verdiği önemle dikkat çekiyor. gündem ve kültür sanat ağırlıklı görüş, yorum ve haberler paylaşıyorlar. Yazar kadroları var. Yazarlarına alan vererek bir nevi toplu blog birliği kurulmuş sanki. Birçok alanda paylaşım yapıyorlar. Talebe göre yeni kategori de eklemeye açık bir sistemleri var. Yazarların ilgi alanlarına göre kadrosuna yeni yazar alımları da var.
TYLER DURDEN'nin sözünü de varlık sebeplerinde paylaştıkları için o görüşü de benimsiyor olmalılar. şöyle ki;
Reklamlar bizi arabaların ve giysilerin peşine düşürdü; ihtiyacımız olmayan şeyleri satın alabilmek için nefret ettiğimiz işlerde çalışıyoruz.
Biz tarihin üvey evlatlarıyız. Hayatta ne hedefimiz var, ne yerimiz. Biz ne bir büyük savaş yaşıyoruz, ne de büyük buhran. Bizim savaşımız ruh dünyamızda; bizim büyük buhranımız, kendi hayatlarımız. Televizyonla büyütüldük ve bir gün hepimiz milyonerler, film yıldızları veya rock yıldızları olacağına inandırıldık. Ama olmayacağız ve bu gerçeği yavaş yavaş öğreniyoruz ve feci şekilde asabımız bozulmuş durumda.
çünkü prensesler kraliçe olmak istediklerinde taşlara yatarlar
çünkü göğüslerinde kirli yıldızlar, geçmişlerinde çatlamış damarlar
ve her yerde daha önce seviştikleri adamlar, bonzai ektikleri çadırlar
dokunmayı sevdikleri uçan kadınlar, perdeleri açılmayan odalar
ağızlarını çalkaladıkları dualar ve onlara aşık aptal, temiz çocuklar
vardır var olacaktır var olmalıdır çünkü prensesler daima
ölü atların nallarına sarılıp uykusuz takılırlar
bu aslında bir prensesin ayaklanmasıdır
ayaklanmalar prenseslerle yalnız kalırlar!
çünkü prensesler öpüşürken ağızlarını çok açmazlar, dillerini kullanmazlar
çünkü prensesler kafaları iyi değilse hiçbir cinayete ortak olmazlar
çünkü prensesler prenslerin traşlı yüzlerinden, taranmış saçlarından utanırlar
çünkü prensesler uluyan bir köpek gibi sabahla konuşurlar
çünkü prensesler sarayın bahçesinde adet günlerinde dahi çıplak dolaşırlar
çünkü prensesler biterler ve başlarlar biterler ve başlarlar biterler ve başlarlar
çünkü prenseslerin derininde bütün erkeklerin yüzünü andırır intihar
sonra kendine gelirsin, gövden ve şehir az ötede bekler, bıçaklar bilenmiş
ters bir nehir akmaktadır kadıköyde; göğü kusan, yamuk uyumuş evlerde
kedilerin yeni günü; saat bilmem kaç, boğazda akıntı, kuşkusuz yarın
iyiyiz iyisin iyi ve dahası; yoğurtçu kadıköy istanbul
her prenses ne de olsa temiz bir damardır
bir acı kaç kere deşilir, bir anı kaç kere tekmeler çok sevdiğimiz birini
insan annesini kaç kere görür rüyasında, altında babasının;
kaç kere dağılır kurşunun girdiği yer, dağılan her yer dağılan her yer
kaç kere dağılır hayata katılmak için akan ter
bir sınıfın korkusuyla kaç kere dirilir devletin kalbindeki yer
ve evet prensesler; prensesler bizi kaç kere terk eder
ve evet bizi nerde bulurlar nerde bulurlar bizi
tenimizde eski bir sokağı ilk defa keşfedenler
ve evet
ve evet
prensesler
fondip, saksafon eşliğinde mastürbasyon, fotojenik olma ihtimali
hormonlu virüs, silikonlu göğüslerini spot lambasına dayadı
önce televizyonu yumrukladım, televizyon süs
likit fon, paçalı don, mutlu son; mutlulukta yüzde on indirim
mutluluğu tüketin, fonksiyonel ya da işlevsel ikisi de değil
önemli değil göründüğü gibi değil.
maket bıçak ve fon kağıdı eşliğinde gramofon yapan kedi
fonem, para birimleri ve aramızdaki diğer astronomik birimler
dahil göründüğü gibi değil, içimiz dışımız oto yıkama, oto yalayan
köpük pornosu, bir sonraki dosyamız: murat yüzotuzbir ve seks
yarılan burun kırılan kaş patlayan dudak tamponu, vergi, stopaj!
mizanpaj pasajında makyajını tazeledi kim?
otomatik kapı açıldı, asansör fantezileri bir; sakso çeken masum köylü
evet efendimcilik hayır efendimcilik, papatya toplamak ya da korkmak
göründüğü gibi değil
gramofonda saksafon sesi
elektrokimya ya da elektrogitar ikisi de değil
dikiş bilmeyen terzi, otobur kasap, yalınayak ayakkabı boyayıcısı
edimsellik, amel, iş, fiil hiçbiri hiçbiri değil göründüğü gibi değil
götümde bir minare mevcut, mevzuatlar kanunu yetiş.
daimlik, denetim ve kurulları, çocuk bilimi dağ bilimi, devinimsel devrim
devşirme dilbilimler ve onların piç padişahları ve onların hiç peygamberleri
eş ses eş anlam eş değer eş biçim eş başkan eş cinsel eş eksenlilik
eş güdüm eşit özgür eşekbaşı ve eşantiyon geçimlilik
değil.
göründüğü gibi değil
yerinden fırlayan kalp, içine gömülen ant
kibir kibrit ısrar tekbir ve itaaaat
değil. lütfen, siktirin
grimsi gırtlağımda gayrimümkün hacim
taş ağıt makas, şargoz kolonisi, düzen feykte ameliyat
değil.
başmuallimle muhallebiciye gitti kim? aklıevvel
başimamla seks benlik yitimi beni sik
ağrılar ve kesicileri, anestezi azizleri anonim üretimler
betimleyiş, benzeşim, benimsetiş
değiller
biçimlilik nasıl
biçimleniş neden
sansar ya da simsar, siz de. lütfen
beni yalnız bırakın
göründüğü gibi
değil.
zorunlu depremler ve onların sigortası,
cenaze töreninde toplu düğün merasimi.
aç simit satıcısının holding hayalleri
kendi kalenize attığınız
gol
bir de şeyi anlamam, dedi. neyi, dedim. kız arkadaşının yanında sonradan rahat osurabilmek için önce ufak ufak ve tedirginmiş gibi osuran adamları. cart diye patlat be kardeşim. sinsi olur böyleleri. osuruğunu alıştıran her şeyini alıştırır benden söylemesi. ne saçma bir saptama, dedim. bir de şunu dinle, dedi. neyi, dedim. külotlu çoraplardaki çizgiler harita metot defterine benzemiyor mu? tam siktir git diyecekken benziyor tabi. birinde nasıl giyeceğinin hesabını yapmış adamlar diğerinde nasıl yazıp çizeceğinin. ben çok güzel iguana döverim, dedi. hadi ya, dedim. evet, iguanaları kendi kuyruğuyla döversen içgüdüsel olarak anne dayağı gibi algılarlar, çaktın mı, dedi. çaktım ama, derken mesela ben şimdi üşenmesem kalkar seni de döverim, dedi. neden, dedim. hiç, boktan bir herifsin. dinlemiyorsun. ben daha konuya başlamadan sen ne söyleyeceğinin hesabını yapıyorsun. vurdumduymazsın. çalışmıyorsun. elinden bir bok gelmiyor. ana babanın eline muhtaçsın. çirkinsin. örneğin burnun. benim öyle burnum olsa girer bir işe en azından estetik ameliyat masrafımı çıkartırdım. iki yıldır tanışıyoruz daha yanında bir kız görmedim. ama kızlardan hoşlanmadığından değil sadece bok gibi bir suratın olduğundan. sonra o nasıl göbek. bira içiyorsun desem. değil, içmiyorsun. sanki sönmüş plastik top koymuşlar karnına. ya o bacaklar. sağ bacağın sol bacağından daha ince. dikkatli bakınca fark ediliyor. e, kıllı da sayılırsın. hiçbir işe yaramıyorsun. akvaryum balığı gibisin ama çöpçülerden değil, düz japon balığı, yem versinler, ye, hazmet, sıç. işte bu ve bunun gibi birçok nedenden dolayı seni döverdim. aslında düşündüm de dünyanın en gereksiz işi de seni dövmek olurdu. çünkü gereksiz birini dövmek gereksiz olurdu. neyse ya boş ver nerede kalmıştık, dedi. en son beni dövecektin, dedim. o değil de, dedi. sen hiç huri gördün mü, ben görmüş kadar oldum rüyamda, bacakları aşağı yukarı üç metre ve cinsel organı tam dört tane. kalktım. ben gidiyorum, dedim. nereye, dedi. eve gidip kendimi asacağım, dedim. çünkü burada ne bok yediğimi anlayamiyorum. bunu bağırarak söyledim. uzunca bir süre yüzüme baktı ve konuştu: tam isabet, en güzel ölüler dinler çünkü
taksim gezi parkıyla alakalı olmayan, gezinin çok öncesinde 03.12.2011 tarihinde ".com" uzantılı yayın hayatına başlayan ve sonrasında "direngen.net" adresiyle kendini yenileyen, kültür sanat ağırlıklı, gerektiğinde güncel haberlere de değinen, yazarlarının ilgi alakasına göre bir çok kategorisi olan yazar kadrosuyla varlığını sürdüren, bir nevi toplu blog ortamıdır.
Hiçbir ticari kaygısı yoktur. Eyvallahı hiç yoktur.
Birbirine peşkeş çekilen dünyalardan, kişilerden uzaktır.
samimiyetine inanan insanlarla el ele, kol kola yoluna devam etmektedir.
direngen ismi gezi olayları sırasında "diren" sloganıyla tamamen tesadüf oluşturmuştur.
direngen isminin çıkış noktası sitemizin isim babası akademisyen bir hocamızın bir öyküsüne dayanmaktadır.