öncesinde paris düşerken ve fırtına'yı okumak gerekir. dipten gelen dalga serinin son kitabıdır. seri biter ve siz ondan sonra elinize aldığınız çoğu kitabı yavan bulursunuz. ilya ehrenburg'un anlatımı mükemmeldir. okumamış olmak kayıp sayılabilir.
fırtına ve dipten gelen dalga'da hemen herkesin kahramanı sergey olsa da benim gönlüm her durumda neşesini koruyabilen, dünyanın neresine giderse gitsin başına illa ki bir talihsizlik gelen mitya'dan yanadır.
"gerçeğin olmadığı bir yerde onu aramak boşunadır!"
paris'in alman işgalinin anlatıldığı kitap olmayıp söz konusu işgal yoğunluklu olarak serinin ilk kitabı olan paris düşerken'de ve almanların rusyanın içlerine doğru ilerlemesi ve sonrasında püskürtülerek berlin'de savaşı resmen kaybetmeleriyle son bulan fırtına'da anlatılmaktadır.
dipten gelen dalga ise amerika'nın oyuna dahil olmasıyla başlar. amerika'nın önderliğinde gelişen anti-komünist propaganda ve atom bombasının verdiği güvenle üçüncü bir savaşın koparılması için yapılan çığırtkanlığın örneklendirildiği bir kitap olarak akıllarda yer eder. bu kitapta yine fransa'nın başında tıpkı paris düşerken romanında olana benzer politikacılar bulunmaktadır. tek farkla ilk kitapta ülke alman işgali için adım adım hazırlanışı anlatılırken bu sefer amerikan üsleri için hazırlanmaktadır. politika sahnesinde tesat'ın yerini bedier almıştır. ilk kitaptaki alman schirke'nin yerini ise amerikalı neales almıştır.