Üniversiteli gençlik bugünkü kadar işsiz, iş umudundan yoksun ve geleceksiz olmadı. Üniversite diploması, üniversiteli gençler için yıllar boyunca bir kurtuluş, ömür boyu iş ve yaşam güvencesi anlamına geliyordu. Ulaşılan meslek şahsında tek "dikey sosyal hareketlilik" kanalını açıyordu. Ancak bugün sistemin o meşhur "saadet zinciri" koptu.
2000'lerden itibaren kriz gençliği olarak adlandırılan ve hiç de azımsanmayacak bir kesim var artık. Kaybedecek işi bile olmayan artı nüfusun eğitimli kesimleri...
Üniversite öğrencileri okul bittiği anda bir ikilemle karşı karşıya: yedek işsizler ordusuna dahil olmak ya da ucuz işgücü olup bedava öğle yemeği için işe gidip gelmeye devam etmek... Daha kötüsü ise; üniversiteli gençliği bu seçeneklerden ağırlıklı olarak birincisinin bekliyor olması.
"saadet zinciri" 2000-2001 kriziyle koptu asıl olarak. Yüksek öğrenimli işgücü içerisinde -patron vekili konumundaki yönetici kademelere de vuracak tarzda- yüzde 35'leri bulan işsizlik oranı, özel ve seçme üniversite mezunlarını da vurmaya başladı. Anahtar sözcük: eğitimli işsizlik! işsizliğin "altın vuruş"u elit üniversite mezunlarını dahi iş bulabilme korkusu ile yüzyüze bıraktı. Mühendisler 2001 sonrası yüzde 20 oranında işsizlik çukuruna atılırken, geriye kalanların büyük bir çoğunluğu meslek dışı alanlarda çalışır duruma geldi. 2001 krizi 60 bin mühendis ve 50 bin banka çalışanını işsiz bıraktı. Tıp fakültelerinin her yıl verdiği 4500 mezundan ancak 400'ü için mecburi hizmet kadrosu açılırken, tus'u kazananların oranı yüzde 10'du. Eğitim fakültesi mezunlarının durumu da bundan pek farklı değil. Kadro verilmeyen öğretmen adayları sözleşmeli veya vekil öğretmenlik adı altında kölelik ücretine razı olmak zorunda bırakıldı. Bu yüzden intihar eden kişilerin sayısı hiç de az değil. Fen-edebiyat mezunlarının hali ise hepsinden beter.
2005 yılında üniversite son sınıf öğrencileri arasında yapılan bir ankette, yüzde 96 gibi kriz yıllarına göre çıldırmış bir oranla türkiye'nin en önemli sorunun işsizlik olduğuna işaret ediliyor. Üniversite mezunları açlık sınırının altında ücretlerle işe girmek için birbiriyle yarışıyor. Ve daha yaşamının 20'li yaşlarında işsizlikle tanışıyor. Bunun nedenini ve çözümünü isteyen gençliğe sistemin verdiği yanıt; hızlı bir dönüşüm sürecinden geçtiğimiz, verimlilik ölçülerinin değiştiği, krizin yarattığı şiddetli rekabet koşullarına uyum sağlamamız, mesleki beceri ve yetilerimizi geliştirmemiz gerektiği oluyor.
Sürekli vasıfsızlaşıyoruz. işsizlik riskinden kurtulmak için bir dil biliyorsak iki dil, iki bilgisayar programı biliyorsak beş program bilmemizi; yetmedi kriz çöpe atacak bile olsa elit bir üniversite diploması!
Sürekli dibe doğru bir yarış hali... birilerinin ayağını kaydırmaktan, en yakınındakinin felaketi üzerine bir yaşam kurmaya çalışmaktan başka seçenek sunulmuyor.
Başka seçenek yok mu? Elbette var; bu çoğunluğun ne yapacağını bilmesi...
yurdumun erkek cinslerini belirli bir dönem askere alarak dengede tutmaya çalıştığı ordudur. dişi cinsleri için ise aile kurumu zengin koca adayları aramaktadır.