Dinler ilahi ve ilahi olmayan dinler diye ikiye ayrılır ilahi olmayanları uydurmadır. ilahi dinler ise Allah tarafından insanlara gönderilen dinlerdir. Fakat ateistlere göre hepsi uydurmadır.
insan beyninin evrimi ilerledikçe dünyayı ve varlığı anlamlandırmaya çalışır bu noktada diğer canlılardan üstün olduğunu ama onlar gibi ölüp yok olduğunu fark eder. işte burası insana eşit gelmez. sonuçta bir sığır düşünemez, anlayamaz sığırdır. sığıır da yıldırım düşünce ölür insan da, işte insan bunu adaletsiz bulur. üstün olduğu, yiyebildiği, sürebildiği canlıdan varlık olarak yukarıda olmalıdır. o yüzden kendine bu aklın bahsedildiğini düşünür. bu bahşeden de insandan daha büyük bir şeydir. tanrıdır ve onun herkese göre belli kuralları vardır, işte onlar da dindir.
toplumdur, bunun din gibi uhrevi olması da o zamanın toplumunun nesnel bir bilince ve yetişkin bir akla sahip olmamasıydı. şu an oluşturan modern toplumlarda din aktifliğini yitirmiş ve yasalar daha rasyonel ve yetişkindir.
dinlerin çıkışı da böyle, şimşek çakınca bunu tanrı sinirlendi diye açıklayan bir toplumun ne denli nesnel bir yasalara sahip olmasını bekleyebilirsiniz?
toplumda yasalarını bu tür uhrevi temellere dayandırdı işte ve bunların sistemleşmesi dinleri oluşturdu. din toplumu yöneten uhrevi yasalar bütünüdür de denebilir.
tabi din her alanda aktif olmaya çalışınca bir çok alana da bulaşıp kendini daha geniş alanda var etmiştir ama temel fonksiyonu, toplumu din eksenli bir tabanda şekillendirmektir.
1. Basamak’ta, insan, çevresindeki eşyayı canlı, akıllı varlıklar olarak düşünmüştü; putçuluk (fetişizm dönemi),
2. Basamak’ta, insan, çevresindeki olayların görünmez varlıklarca yöneltildiğine inandı; çoktanrıcılık (politeizm),
3. Basamak’ta, insan, bu görünmez varlıkların tek ve büyük bir iradenin yönetimi altında bulunduğu inancına vardı; tektanrıcılık (monoteizm).