tarihin en eski süreçlerinden bu yana var olan din kavramının, insan algısı ile hayal gücü arasındaki boşluğu doldurmaya hizmet ettiği kolayca söylenebilir.
algısı, hayal gücünün fersah fersah gerisinde kalan insan din kavramına bağlanmak zorundadır. algı geliştikçe din de şekil değiştirir. somuttan soyuta doğru evrilir.
insan açıklayabildiği veya algılayabildiği bir kavrama/cisme tapınmayı reddeder. ilah olarak görülen algılanıp anlaşıldığı zaman şekil değiştirerek yeni bir hale bürünür.
bu sebeplere din kavramı evrilmeye son derece müsaittir ve insanlıkla beraber her zaman var olacaktır.
dinler sürekli karanlıktan beslenip burası üzerine yuvalanıyor ve aydınlandıkça o karanlık daha da metafizik safsatalara gidip kendini orada var etmeye çalışıyor.
misal: önceden insanlar şimşeği tanrı öfkesine bağlıyordu ve bu öfkeyi bir tanrı üzerinden açıkladığı için tanrıyı dindirmek adına ona ibadet ediyor veya kurbanlar sunuyordu. peki ama neden neydi? neden işte bilinmezliği tanrı ile açıklama kafasıydı ve bu açıklama doğru olmadığı için insanlar saçma sapan şeylere yıllarca inandılar. halen daha da inanıyorlar.
tabi bunu ne kırdı? o karanlığı aydınlatmak, şimşeği doğanın kendi içinde hiçbir uhrevi safsataya yer vermeden açıkladık ve gidip bunun arkasında tanrısal bir öfke aramadık. kurban da kesmedik gidip mantıklı açıklamamız üzerine paratoner taktık ve bunu önleme yoluna gittik.
peki şimdi olan ne? gene bazı şeyler karanlıkta ve gene bu karanlığı tanrı üzerinden açıklayıp saçmalıklarında ısrar edenler var o puta tapan atalarının bir nevi geleneklerini, ilkel açıklamalarını farklı şekilde sürdürüyorlar.
dolayısıyla dinin buradan yola çıkarak ortadan kalkmasının ancak ve ancak bilimsel toplum modeliyle ve bilimin ilerlemesiyle olacağını anlıyoruz. bir şeyler karanlıkta kaldıkça her daim karanlıktan beslenen uhrevi safsatalar bir takım kişiler için kaçış yolu olacaktır ve din ortadan kalkmayacaktır.
o yüzden her şeyi materyalist temele oturtup açıklamak zorundayız ve zaten gerçeğin dili de budur.
Dinler yok olcaktır. Bunu olumlu bir olgu olarak aksedilmesi yanlıştır. Çünkü diyor alta geçiyorum.
Dinleri yok olması için evvela dinlerin olması gerekir. Kimi insanlar tarafından var olan şu vakitte zaten din yoktur. Ek olarak 'dinler bir gün yok edilecek' nidaları atanlar şuan dini kabul etmiyor ve dinin dünya için bir -kısaca- kaos olduğunu düşünüyorlar.
Dini tamamen yok edecek olanlar ise dini kabul edenler olacaktır.
Pekala soruyorum onlara,din tanımazlar olarak neden gelecekte bir zamanda dinin tamamen yok olacağını umut dolu gözlerle bekliyorsunuz. Dini yok edenler yine bugün dini körükleyenler değil mi ? Saf ve samimi inaçlılar haricinde tüm dini körükleyenler birer kötü insanlar olduğuna göre, nasıl onların dini yok etmesine -tıpkı uydurdukları gibi- umutla bakıyorsunuz?
Ve diyorum ki eğer bir gün tamamen din yok edilecekse bunu yine kötü insanlar yapacak!
dinler yok olmaz. Daha sofistike "seylere" evrilirler. Gunumuz dinleri de eski mitolojilerin kalintilari uzerine kurgulanmistir zira.
Bugunun dinleri bir noktada mitoloji olacak fakat hic bir zaman her seyi bilemeyecegimiz icin her zaman bilinmeyeni bildigini iddia eden bir takim mitler olacaktir.
Ayrica bilgiye ulasma hizi, dinlere karsi bir olgu degil.
Adam dunyanin uzaydan cekilmis onlarca fotografina 10 saniyede ulasabilecegi akilli telefona zaten sahip fakat beyin olmayinca "Dunya duz" diye iddia ediyor.
zaten çoğu yok oldu. koca zeus gitti lan. geriye kalanlar da biraz dünyadaki eşitsizlik ve yoksullukla ilgili. o sorunlar çözüldükçe dinler otomatikman tarihe gömülecek.
Refah yönünden Birinci sınıf ülkelerde (y. Zelanda, kanada, baltık ulkeleri ve iskandinavya) zaten pek etkili değil, estonya'nın yüzde 70i direkt ateist mesela, diğerlerinde de kiliseler cemaat bulamıyor.
Öte yandan birinci sınıf ulkelerdeki bu dinsiz nüfus, vasıfsız insanlarla dolu nijerya, etiyopya, afganistan ve pakistan gibi ulkelerde nufüsun orantisız artışıyla rahatlıkla amorti ediliyor.
Dinler hala varolacak ama ulusal iq ortalaması 90 altı olan 3. Sinif ülkelerde.