insanları mutlu edebilirsiniz ama paranın amına koymanız gerekmektedir. örnek gösterdiğiniz dinsiz milletler kendilerine parayla ya da doğal seleksiyon mantığıyla başka milletlerin gözyaşı,emeği üzerinden cennet kurmuşlar, al çek rantlarını bak nasıl birbirini yiyorlar."efendim vicdanları referans almalıyız". vicdan bile ödül ceza yöntemiyle terbiye edilmiştir. nasıl olduysa bütün dünyanın haksız sillesini bir şekilde yemiş bir insandan vicdanlı olmasını beklemek. ya da ömrü boyu hiç cefa çekmemiş,paylaşmak için haklı bir gerekçe bulamayan bir insandan,ağır gelici bir cefa (fedekarlık) beklemek... batı bu yöntemi bir kaç yüzyıldır deniyor ama kısa ve net parayla. kendilerine bahşedilen kaynaklar bir bitsin ya da artık insanları doyuramaz hale gelsinler bak bakalım o zaman ne kıyametler kopacak. hem bunlar kendilerine ölüm unutturulmuş insanlar. ölünce ne bok olunacağı bilinmeyen bir sistemde anca parayla,yasayla,vicdanla insanları bir yere kadar avuturlar. bunlara adaletli bir şekilde ulaşamayan ya da doyurulamayan insanlar, gene bir şekilde kitabına uydurarak sistemin gayrimeşru yollarıyla (vicdan harici,kanun dışı) huzuru bulmayı seçecektir. olan gene saf vicdanlı insanlara olacaktır. ahirette yok. yediğin önünde yemediğin(yiyemediğin) nerede.
Mümkün olmayan dünyadır. Din ve hukuk.. bunların ikisinin de toplumdaki farklı kesimlerin düzene girmesi için gerekli olduğunu düşünüyorum. Kimisi dinle hayatına çeki düzen vermek zorunda kalır kimisi de hukukla. Din insanın içinde istemsizce oluşan bir şeydir. Din demek ortak tanrı inançlarının kesişerek bir takım kurallar bütünü oluşturmak demektir, aslında temelinde hukuktan bir farkı yoktur. Bir din olması için tanrının yaratan olmasına gerek yoktur toplumda ki tüm bireylerden daha güçlü olan herhangi biri o toplumda ya da klanda tanrı seçilebilir. Hukuğun tanrısı da anayasadır mesela. insanoğlu açıklayamadığı olgulara yabancılaşır ve tanrısallaştırır. Peki dinlerle alakalı sıkıntıların en büyüğü nedir? Bunların en başında farklı yorumlamak gelir. Genel geçer yargıları olan dinler bireyler tarafından farklı biçimlerde içselleştirir. Aslında bunu şöyle de açıklayabiliriz, genel geçer kurallar kişilerin çıkarları doğrultusunda türevleştirilir. Özellikle de o dinle alakalı ulvi, ulu kabul edilen kimselerin bu kuralları, kudretli oldukları dönemlerde kendi ve çevresinin çıkarları doğrultusunda türevleştirerek insanlara empoze etmesi sonucu toplumsal algılar değişmektedir. Çünkü din kuralları dogmatiktir ve sorgulamayan insanların beyinlerine çok kolaylıkla yerleştirilebilir. Din her zaman olacaktır şöyle ya da böyle unutmayın ki inanmamak da bir tür inanmaktır.
zavallıların, hayalperestlerin, suçu dinde bulanların hayal kurduğu ama imkansız olan dünya.
savaşlar bitecekmişmişmiş, saçmalama toparla kendini çıkar şu at gözlüklerini.
din zaten kaos ortamında gönderilmiştir peygambersiz, sadece ağzın laf yapar beyin kıt.
herkesin yaşamak istediği gibi yaşadığı istediğini düşündüğü ve eyleme döktüğü bir dünya olurdu. sapıtmış bir dünya denilemez çünkü insanların insani değerlerini baskı altında kalmadan ifade etmesi kadar güzel bir şey olamaz.
kolluk kuvvetlerinin zayıf olduğu, kanunların iyi uygulanmadığı ateist toplumlarda en ufak kıvılcım dahi toplumu bölmeye, suç oranlarının tavan yapmasına yetecektir.
bu ülkelerde kolluk kuvvetlerinden tanrıdan korkar gibi korkarlar. batı ülkelerinde söz konusu nizam kurulmadan önce ne halde olduklarını sizler de biliyorsunuz. (bkz: vahşi batı)
bu ülkelerde yaşayan hristiyanların büyük kısmı tanrılarıyla dahi dalga geçerler. dolayısıyla bu sözde hristiyanları da ateist olarak kabul etmek gerekir.
edit: insanın doğasında hırs, kibir, öfke gibi duygular vardır. bu sebeple, insanın insan olmasından ötürü sevileceği, herkesin birbirine karşı anlayışlı olacağı bir ütopyanın mevcut olacağını düşünmek ahmaklıktır.
milliyetçilik, ırkçılık gibi duygulardan bahsetmiyorum bile.
edit 2: paranın olduğu yerde savaş bitmez, kibrin olduğu yerde savaş bitmez. bahsi geçen batı ülkelerinin yaptıkları sömürüler dinden mi kaynaklanıyor sizce? son iki asırdır meydana gelen savaşlar din kaynaklı mı sizce? bu kadar saf olmayın. adamların tek derdi para, güç, petrol, değerli madenler, dünya siyasetinde, ekonomisinde önemli aktör olmak vs. vs.
siz masum ateistler hayal dünyasında yaşıyor maalesef.
Millet yine tapacak birsey bulurdu. Insanin icinde olan birsey, bence. Tarihe bakarsak, insanlar gucu olduguna inandigi herseye tapmis. Gucsuz seylere dahi (put, insan, hayvan, ates, gunes, ay ve boyle devam eder).
dinlerin olmadığı bir dünya istiyorsanız çok yanlış bir yere gelmişsiniz. insanoğlu yaratıldığı andan bu zamana kadar dini bir içgüdü içerisindedir. siz kendinizde bu içgüdünün olmadığını düşünüyorsanız insanlığınızı kaybetmişsiniz demektir.
yine aynı olacaktır. ulan insanoğlunun yapısını hiçe sayıp yapılan her kötü şeyin suçunu dinlere atmak aptallıktır. insanoğlu başını sokacak ev yapmadan önce tapınak yapmış.
insanoğlu aç gözlüdür, tatminsizdir ve bugünkü teknolojimizi de buna borçluyuz.
iskandinav ülkeleri gibi refah ve özgürlük demektir.
olumsuz yorum yapanlar bir çok fazla gelişmiş ülkelerde ateizm ve deizm oranının %80 lerde olduğunu göremezler.
nitekim din işlerine özel ve tüzel yardımlarla yıllık 20 milyar tl harcanan ve dindarlığı ile övünen türkiye'nin kadın cinayetleri ve pedofoli'de , hırsızlıkta dünya birincisi olduğunu düşünürseniz aslında dinlerinde bir işe yaramadığını rahatlıkla görürsünüz.
en doğru sistemin dinden uzak iyi ve kötüyü din'in dayatmalarına göre değil bilinçli bir şekilde nedenleriyle ayırt edebilen mantıksal eğitimden geçmiş bireyler yaratmak olduğunu görmek bu kadar zor olmamalı.
isla a göre din in olmadığı bir dünya insanın hayvandan farkının olmamasıdır. insanlarda hayvanlar gibi yer, içer, sevişirler. ancak insan bunun var olamaz.
allah kuran ı kerim aleni olarak bildiriyor, Onlar bir Yaratan olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa kendi kendilerini mi yarattılar?
Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar kesin bilgiye ulaşmaya gitmezler.
tur suresi nin ayetleridir ve tur suresi diğer ayetleri şu şekildedir.
39. Yoksa kız çocukları O'nun da, erkekler sizin mi?
40. Yoksa onlardan vahyi tebliğ, risalet ve irşad hizmetlerinden ötürü bir ücret istiyorsun da, onlar ağır bir borç yükü altında eziliyorlar mı?
41. Yoksa gayba dair bilgiler kendilerinin elinin altındadır da, onlar oradan istedikleri tarzda yazıp kopyalıyorlar mı?
42. Yoksa onlar bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Şunu bilsinler ki: Asıl kapana kısılacak olanlar, o kâfirler olacaklar.
43. Yoksa onların Allah'tan başka bir tanrıları mı var? Allah onların iddia ettikleri ortaklardan münezzeh ve yücedir.
44. Şayet kendilerinin kötü bir maksatla istedikleri gibi gökten bir parçanın düştüğünü görseler, inatlarından ötürü "Bunlar üst üste yığılmış bulutlardır" derler.
45. O halde sen onları, darbe yiyip çarpılacakları güne kadar kendi hallerine bırak! (Bu âyetin işaret ettiği hadiselerin birincisi, Bedir zaferidir.)
46. O gün hile ve tuzakları kendilerine asla fayda sağlamaz ve yardım da görmezler.
47. Muhakkak ki o zalimlere bundan başka azap da vardır; fakat onların çoğu bunu bilmezler.
48-49. Rabbinin hükmü yerine gelinceye kadar sabret. Çünkü sen Bizim himayemiz altındasın. Namaza kalktığında Rabbini hamd ile tenzih et. Geceleyin de, gecenin sonunda yıldızların batışının ardından da O'na ibadet edip tenzih et. (Namaza kalktığında:"Subhanekellahümme ve bi hamdike" demek, mânası mümkün olduğu gibi, "Uykudan kalktığında" veya "herhangi bir meclisten, bir yerden kalktığında" mânasına da gelebilir.)
mustafa kemal in idealidir. elimden gelse bütün dinleri denizin dibine gömmek isterim demiştir. ama feriştahı gelse buna iki bin tane de ismet eklense becerebieceği bir şey değildir.
iskandinav ülkelerindeki refah dinsizlikten değil neredeyse hiç düşmanları olmamasından ve de yer altı kaynaklarından kaynaklanır. bu çok övülen ülkelerden isveç sami ırkına soykırım uygulamıştır. finlandiya ve norveç'te aynı şekilde. bu ülkelerde iki dakikalık elektrik kesintisi olsun şehirler yağmalanır.
peki devletler ne yapmıştır sonuna kadar uygulanan kanunlarla halkı devlet mekanizmasından çekinir hale getirmişlerdir. edirne'den bu tarafa geçen türk sürücü burada ne de olsa ceza sistemi bozuk olduğu için trafik ihlallerine başlar lakin aynı sürücü misal almanya'da mükemmel sürücü olur. bu devletin devlet gibi olmasından kaynaklanır. başbakan çocuğu esrarla yakalandı diye karakolda azar işitir (tony blair) içişleri bakanı makam aracı hızlı gitti diye trafik cezası öder.
birçok insanın bazı "kötülükler"i, vicdanen değil sadece günah veya haram olduğu için yapmadığını düşünürsek, ilk bakışta çok daha kötü olacak bir dünya düzenidir. işte o zaman dünya ancak kimilerinde hiç bulunmaya o "vicdanlar"a kalacaktır.