insanların amaçsız, bilinçsiz yaşayacağı bir dünyadır. ahlaki değerler sıfıra inip, içinde korku olmayan insanların her türlü pisliği yapacağı bir dünyadır. şükürler olsun din var.
allah(c.c) insan a cüzzi irade vermiştir.
isteyen kabul eder istemeyen reddeder.
sınav yeri ve zamanı bellidir, sorular bellidir seçenekler vardır, sonuçlarda belli olacaktır.
tipik ateist zırvası. dine karşı olunduğundan dünyanın bütün kirini dinlere mal etmek ciddi anlamda ilkellik.
dünyada var olan bütün olumsuzlukları karşı olunan dine, görüşe, düşünceye vb. mal etmek dar bir beyinin ürünü olabilir sadece.
amaç bütün insanlığı kurtarmak gibi hollywood tarzı hayaller kurarken aslında yapılmak istenen karşıt düşünceye, inanca bok atmaktan başka bir şey değil.
iyi okuyun amk. algılarını iyi aç şimdi. insanlığın sorunu dinler değildir dünyadaki savaşların sadece dinlerle ilgili olanları ayıklayıp öne sürerek savaşları dinlere mal edemezsiniz. dinler sadece nedenlerinden biridir.
ırkçılıktan insanlar öldürüldü, soykırımlar yapıldı, siyasi savaşlar yapıldı, emperyalistler yıllardır afrikayı sömürüyor yer altı , yer üstü zengin olan bir kıtada açlıktan ölen insanların sayısı bilinmiyor siz dinden bahsediyorsunuz. amk eğlence ürünü olan futbol taraftarlığında bile insanlar öldürülüyor.
insanlığın sorunu ötekileştirmekdir. senin din olarak gördüğün o sorunların ardında ötekileştirme vardır.
din ötekileştirmede kullanılan kıstaslardan biridir. bu kadar sığ görü ile dünya barışı hakkında ahkam kesiyorsun. beyinini sikeyim senin.
ötekileştirmek ciddi bir hastalıktır hatta çağların, yüzyılların hastalığıdır.
inançla ötekileştirirsin, ırkla ötekileştirirsin, siyasi düşünce ile ötekileştirirsin, sosyal statü ile ötekileştirirsin, futbol takımı taraftarlığı ile ötekileştirirsin, otla ötekileştirirsin, bokla ötekileştirirsin.
beynin ötekileştirdiği insanı düşman olarak algılar ve yıkım başlar.
hayata bu kadar dar bakıp dünya barışı hakkında ahkam kesmek ne kadar kolay değil mi ?
dünyadaki bütün pislikleri düşmana mal etmek ne kadar kolay.
belkide dünyadaki sorun din değil de senin o beynindeki ötekileştirme, bütün olumsuzlukları düşmanlarına mal etme çabasıdır. ne oldu ışığı görmeye başladın mı ?
"dinlerin olmadığı bir dünya" yerine "insanların dinleri kendi çıkarları için kullanmadığı bir dünya"* hayal etmek çok daha anlamlı olacaktır..* ama işte, ortada insanoğlu varsa onun kendi çıkarları da olacaktır.. dinler olsa da olmasa da..
cennet.. orda bir din olacakmi yok.
herkes esit. kimsi bir rituel pesinde degil.
birlikte yasiyorlar irk, cinsiyet renk dil din hic birsey yok. hicbir kavga yok..
lann tamamen kommun hayat... para yok en önemlisi bu.
bir entel takıntısıdır. evet entelektüeller avama geniş halk kitlelerine ait olan ahlak, din, kitle psikolojisi gibi kavramların kökenine türetimine inmek yerine, bu kavramları entelektüel bağlamda ele almak yerine aşağılamayı hor görmeyi bir takıntı adet haline getirdiler. hangi din katliamı talanı yağmayı emreder. bunları emreden nefis, yani insanın dizginlenemeyen açgözlülüğüdür. dinlerse bu açgözlülüğün önüne çekilmiş bir settir. ama paradoksal bir biçimde yalanı yasaklayan bir ahlak sistemini yeri gelir yalancılığına kılıf olarak kullanır.
yazar burada "allah" sız bir dünya hayalinde yoğunlaşmış görünüyor.
Öncelikle dinlerin (hak dinler) oluş amacının insanların birbirlerini öldürmelerinde ve birbirlerine zülmetmelerinde belirleyici bir unsur değildir. dinler "ben neredeyim, neden yaratıldım, ne olacağım" sorularının cevaplarını vermek, kısaca insana "ışık", "kılavuz" ve "rehber" olarak gönderilmiştir, amacı insanları birbirine kırdırmak değildir.
oysa insanlar heva ve nefislerini yaşamın içine sokarak allah'ın din göndererek emretmediği şeyleri gerçekleştirip, gönderilen kitaba muhalefet etmiş, onun manasıyla oynamış, onun içini boşaltmış, tevrat ve incil'in ayetlerini değiştirmiş ve hak'kın anlaşılmasını engellemişlerdir. biz daha iyi anlarız, biz sizin yerinize de anlarız, hatta biz anladık sizi de yönetecek hale geldik, hatta anladık ve bizim dünyamıza ve hayatımıza karışan bir kitap olmadığına inandık.
allah'ın dinleri peygamber aracılığı ile iletilmiştir, buna rağmen bir dine gereksinim duyanlar yada duymayanlar, dünya hayatında yaptıkları kötülükleri ve zalimlikleri din'e bağlarlar. oysa zalimlik eden bizzat insanların kendileridir. insanlara zülmedenler allah değil, insanlardır! bunları yapanlar insanlardır! ve kendi kendilerine yazık etmişlerdir!
yaptıkları zalimliklere, işlerine geldiği şekilde isim ve ad verirler.
türlü türlü isimler verir ve insanları ayrıştırırlar, sağcı, solcu, alevi, sünni, şii, bununlada yetinmezler daha girift ve bu giriftliği insanlar anlamlandırdığı ve doldurduğu derecede (kafirlikleri ve zülümleri boyutunca) devam ettirirler. sudan'da, mısır'da, lübnan'da, almanya'da, amerika'da, filistinde, iran'da, rusya'da her yerden bir fitne her yerden bir zülum fışkırır adeta, bunları yapanlar dinler değil, heva ve heveslerine kapılan insanlardır. sen isimlendir, senin cennete değilde veya bu dünya coğrafyası üzerine zulüm gören, acı gören, adına din yaptı, dinciler yaptı, koministler yaptı, aleviler yaptı, ülkücüler yaptı, o yaptı bu yaptı, bunu insanlar birbirlerine yapıyorlar! hemde ne pahasına biliyor musunuz! ellerinde hak rehber, kur'an-ı kerim olmasına rağmen, kur'an yokken incil'e, tevrat'a, zebur'a, allah'ın gönderdiği tüm uyarılara ve azaplara, nuh kavmine, semut kavmine, firavuna, karun'a, zorbalıkta ve allah'ın hak gönderdiğini batıl'a tercih eden yine insandır!
bundan dolayı da Allah'ı kısaca hak dini hiç kimse sorumlu tutamaz. Allah değil, ya da din değil! insanlardır diğer insanların kimyasını bozan!
hayal etme yetisine gelince, insan aklının içinde yaşadığı evreni bile tam manasıyla anladığı söylenemez, anladığı kadarı da bu dünya'da idrak ettiği, gördüğü kadarıyladır. rasyonel bir temele oturttuğu kadarıyladır, tüm keşifler buna dahidir. insanlar sürekli merak içindedir. bu yaradılışı gereğidir, insan yaşamı boyunca bu merakını, yaşamında tecrübe ettiği çeşitli gereçlerle bunu sınayabilir. kişinin hayat etme, hayalini şekillendirme ve isimlendirme, kurgulama, tüm bunları yaparken bu dünya hayatına ait kendisine takdim edildiği kadarıyla olan insan yetileri çerçevesinde tahayyül edebilir, hayal ettiğinizi kanatlandırabilirsiniz.
insan dünya hayatında hem iyiyi hep güzeli ister, öyleki dünya'yı cennet gibi yaşamak ister, ve dünya'yı cennetleştirir, fazla kalamayacağı, uzun süre yaşayamayacağı kısaca "ölümü tadacağı" bir dünya'yı cennetleştirir ve cennetleştirdiği bu dünya için diğer insanların kanını döker, kimsayısını bozar yaşamında ve hayallerinde.
insan hem kendi kendine yazık eder, hemde kendisi bizzat buna şahittir.
tamamlanmamış bir hayaldir. Ülkelerin, milletlerin, terörün ve dinlerin olmaması gereken güzel gezegenimizin orijinal halini hayal etmektir.
Dünyayı yönetenlere tapanlar kadar aptal tek hücrelilerden kaynaklı gerçekleşmesi zor hayaldir.
gezegenimizin dünya dışı varlıklar tarafından yönetildiğine delalettir.
zira dünyayı bölmek için ülkeler, insanları bölmek için millet ve dinler ortaya atılmış.
Dünyayı yöneten bir Dünyalı ve insan olmuş olsaydı. kendi gezegenine ve ırkına bunu neden yapsın ?
insanoğlu fıtratı gereği bir şeye körü körüne bağlı olmaya yatkındır. Bu herhangi bir şey olabilir onun inancını umudunu diri tutan. Dinler olamasaydı yine inanç olurdu diye düşünüyorum.
aynı zamanda ciasal islamcı akapenin ve tecavüzcü tarikatların olmadığı bir dünyayı hayal etmektir. tadından yenmezdi, bir sürü ölüm ve savaş olmazdı. hayatımızı biraz olsun daha iyi yaşayabilirdik..
Dinlerin ülke yöntemleriyle alakasının olmadığı bir dünya hayal etmektir. Mesela bir dinci yapmıyor, istemiyor diye şarap içmemek ya da şataba sürekli zam geldiğini görmek istemiyorum ülkemde.