analiz işinin bokunu çıkaranların bir türlü anlamak istemediği bir durumdur.. en basit haliyle yazalım öyleyse, çoğunlukla bir dine mensup olmak için dinin kendisi araştırılmaz çünkü tatmin olma duygusu inanan kişide ağır basar,, inanmak, ikna olmaktan farklı bir durumdur, hiçbir takımın taraftarı araştırıp ince eleyip sık dokuduktan sonra bir takımı tutmaya başlamaz, çeşitli ve anlık olan etkilerin birikimidir onu taraftar yapan, sonra o takımın fanatiği, holiganı da oluyor bu adamlar, aynı şey sanat dalları içinde geçerlidir.. inanın ya da inanmayın, ama şunu unutmayın, inancın kökeni dine değil bizzat kendi içinizdeki köklere dayanır,, halk arasında amiyane tabirle; elektrik alıyorsan kanın kaynar inanır ve seversin.. bilimselliğin analizci mantığın böyle şeylere kafa yorması zaten doğalarıyla ve inandıklarıyla hep çelişmiştir,, popüler bilim dedikleri böyle bir şey olsa gerek..
babam hristiyan annem müslüman ben mi neyim hiçbiri. küçükken hristiyan diye geçtim tabi nüfusa vaftiz oldum sünnet oldum mal gibi bir dini hayatım vardı. büyüyünce kendi seçer demişler. hristiyanlık fazla reklam ve süslü geliyor müslümanlıkta fazla cani.
her iki dinin özüne baktım ki iyi insan olmak günah işlememek bende onlari yapıyorum bir yerden biri kabul eder artık. iki dinin gereklerini de yapmış biri olarak ölünce karlı taraf olacağımı sanıyorum.
allah kendisine körü körüne inanılmasını istememiştir. iman olgusu, sorgulamadan inanmayı reddeder. araştırarak, gözlemleyerek, sorgulayarak inanma, islam da istenen inanma ve iman etme şeklidir. bunu böyle uygulamayanlar üzerinden oluşturulan tez, eksik ve yanlış bir tezdir. yanlış uygulayanları temel alarak kendi inancına şekil verme ve islam öğretisini eleştirme ise, ya kötü niyet içerir ya da araştırma tembelliği. bir zahmet sağlam araştıralım.
sorgulamak için ilk adım istemektir, ikinci adım meraktır, ve bu iki adımı harekete geçiren şey ise bir ihtiyaçtır, ihtiyaç saftır, eksikliği temsil eder, açlık her türlü hareketin motorudur.. sorgulama ve diğer mekanizmalar boşlukları doldurmak ya da sonraki adımları daha sağlam atabilmek için kendiliğinden gelişir ki bunlar bile en temel eksikliğin yani açlığın karşılanması prensibine yine sıkı sıkıya bağlıdır.. bütün meleklerin emre itaat edip ilk yaratılan insana ademe secde etmelerinde sorgu araştırma ve tereddüt yoktur, burada mesaj çok nettir.. şeytanın emre itaat etmemesinin nedeninin net olduğu kadar nettir üstelik..
