kimsenin kimseyi siklemediği...
mekan sahiplerinin gelen yolcuyu kucağa almak için beklediği...
mescitlerin çoğu kez pis ve köhne sotelerde yer aldığı, çoğu kez zemini ıslak mola yerleridir.
işe,
al ve çık.
yeme!
kıl ve çık.
aya üstü iç
çık ve bin.
yola koyul,
devam et..
buradan insan hikayeleri çıkmaz artık.
insnalar gergin ve birbirine lanet eder durumda!
Gerçekten anlatması zor bir his! Bir yolculuk yapıyorsun, uzun bir yoldan sonra sonunda varıyorsun, ama o an ki soğuk... Hani sırtındaki teri alacak gibi, bir anda içini ürperten bir soğuk! Tesisin içine girdiğinde, o sert hava seni hemen sarıyor. Sanki vücudunun her yerinde bir buz dokunuşu hissediyorsun.
Bir yanda sıcak çayı alıp bir şeyler atıştırmaya çalışırken, dışarıdaki rüzgarın keskinliği, içeriye girdiğinde de tüm vücuduna yansıyor. Soğuk, bambaşka bir hissiyat bırakıyor; genzinde bir ferahlama, ama aynı zamanda bir tedirginlik de var. Hava o kadar soğuk ki, adımlarını atarken hafifçe titriyor, hatta biraz daha yaklaşsan daha da hissetmeye başlıyorsun.
O soğuk, tam da yorulmuş, yoldan çıkmış bir yolcunun ihtiyacı olan, ama aynı zamanda biraz da zorlayıcı bir soğuk. Ama bir o kadar da huzur verici, çünkü bu soğuk, aslında rahatlamak için durduğun yerin ilk işareti. Oradaki hava, yeni bir başlangıcın, biraz dinlenmenin ve yola devam etmenin hissini bir arada taşıyor. Gözlerini kapatıp, derin bir nefes aldığında, biraz soğuk ama biraz da ferahlatıcı bu anın tadını çıkarmaya başlıyorsun!