özellikle islam dinini tapınak dini haline getirmek isteyenlerin iddiası.
bunlara göre yemek yeme biçiminden; devlet yönetimine, çocuk yetiştirmeden; komşuluk ilişkilerine kadar her şey ile ilgili insanlığa yol gösteren dini sadece ibadethane de yaşayıp, gündelik hayatta dine göre hareket etmemek gerekir.
"tamam ibadetinizi yapın, hadi camiye de gidin ama dışarı çıkınca, allah ın rızasını gözetmeden her tür istediğinizi yapın. biz sizin nasıl yaşamanız gerektiğini sizlere öğretiriz. amaan boşver dini canım, namazını kıl gidersin işte cennete.*"
günlerden, güzel bir yaz günüdür.
cebinde yaşının gereğinden cok daha fazla para bulunan, o parayla da eğlenebilecek bir arayan 12 13 yaşlarındaki bir cocuk karşı kaldırıma gecmek üzere meylederken, karşı taraftan yere düşütügünü sandıgı insana da yardım etmek üzere karşıya gecmis bulunur.
adamın saglıgını yerinde sanan cocuk bakar ki adamın kalkmaya hiç mi hiç niyeti yok. parmagının ucuyla * adamı dürtmeye baslar ve;
-yardım lazım mı amcacığım? der.
çocuğun, adamın kendine abanmış bedenini kaldırırken ki gördügü manzara, yardıma kosturdugunu düşündügü adamdan cok daha kötü oldugunu görür. cocuk buruk bir yürekle afallar ve insanlık yıgını arasında, kalkmak için bir tek koltuk değneği bile bulunmayan bu adama nasıl yardım edecegini düşünürken, *işte~ der; -birseyler alıp para kazanmasına yardımcı olabilirim. cocuk bir mendil rica eder. adam buyur eder. cocuk cebinden cıkarırken ki dökülen tüm paranın yarısının vererek teşekkür eder. satıcı adam olayı anlamaya calısırken, yardım ettigini düşünen bu mutlu cocugun hevesi, tam yola koyulurken yaslı adamın söylediği birkaç kelimeyle kursağında kalır.
-genç adam, paranın üstünü unuttun.
cocuk ise söyleyecek baska bir şey bulamadığından utana sıkıla;
+üstü kalsın amcacım. der.
tekrar teşekkür edip yola koyulacakken adam cocugu tekrar cagırır ve arta kalan parayı alması için cocuga ısrar eder. cocuk almaz. adam alması için, çocukta vermek için ısrar edip durur. satıcı adam cocugun hevesini kırmak istemese de hüzün ve şerefin karıştıgı su sözlerle cocugu derin bir suskunluga sürükler;
-ben dilenci değilim genç adam.. çalışıyorum. çalışıp emeğimin karşılığını almaya çalışıyorum. ve bu para cok fazla.
dedikten sonra, en derinden bir tebessümle de başını sallayarak;
-al bu parayı. der.
cocuk istemeyerekte olsa aldıgı parayı cebine koyamayıp, tek kelime dahi edemeden, arkasına bakmaksızın amacsız adımların hakimiyeti altında yürümeye koyulur ..
dini, sırf tanrıya yaranıp, tanrının “cennet” gibi sonsuz imkanların bulundugu iddialarına dayanarak vaat ettiklerinden faydalanabilmek ya da farz adı altında yapması gereken seyleri “cehennem azabı” adı altındaki korku yaptırımının zorunlulugunda kalarak yapmak zorunda oldugu için değil de;
gördügü her eksik ve muhtac insandan cok daha fazla yetisi oldugu için tanrıya duydugu minnet duygusunu, o insanlıga her gün bir önceki günden cok daha fazla büyüyen karşılıksız yardım etme istegini içinde yaşayarak, kendi ibadeti olarak gördügü bu yaşam tarzını benimseyen bir insan. hiçbir beklentisi olmadıgı insanlık için ..
kimileri tarafından saptırılmaya çalışan olaydır. gerçekten inanan insanlar bunun farkındadır. din allah'ın emirlerini, yasaklarını insanlara bildiren bir olgudur. ama gel gör ki "sen hristiyansın. sen cehennemliksin" diyen müslümanlar mevcuttur. arkadaş senin dini konuda söz sahibi olan insanlarının yemediği halt kalmıyor. çıkmış bana ne diyorsun. ayıp.
kimlerinin anlamak istemediği gerçek.
kimileri ise bunu insanların gözüne sokmak istiyorlar. dinlerini allah'ı için değil, millete şov yapmak için kullanıyorlar.
yazık bunlara...
din Allah ile kul arasında olması kısmı doğru bir düşüncedir. Ancak biraz da ayrıntı bilgiye ihtiyaç vardır. ibadet kısmı için yüzde yüz doğrudur. Kimsenin ne yaptığı ne düşündüğü kimseyi ilgilendirmez, kimsenin kimseyi cennete cehenneme göndermes hakkı ve yetkisi yoktur. bir inanca sahip olan insan, kendi inancını ve doğru bildiklerini başkalarına da anlatmalıdır. Bu sadece din için geçerli değildir. bir sağcı da, solcu da, faşist de, komunist de inandığı değerleri başkalarına anlatabilir, propagandasını yapabilir, bunda kötü birşey yok. yeter ki düşünce özgürlüğü hakkına sahip olunsun, karşı fikre saygı duyulsun.
Din insanlara iki ayrı konuda öğütler, emirler, yasaklar ve cezalar vermiştir. Biri ibadetler ve kişisel davranışlar yani bir kişinin kendi başına başkasını ilgilendirmeyen davranışları, giyimdi oturup kalkmaydı yemeydi içmeydi gibi. Diğeri de toplumsal ilişkileridir. nedir? adam öldürmek yasaktır cezası vardır, hırsızlık yasaktır cezası vardır, zina yasaktır cezası vardır gibi. Bunların cezalarını da sen ben değil, hukuk verecektir. Kişisel davranışlar kimseyi ilgilendirmez, kimse kimseye hesap soramaz.
Birçok insanın anlamadığı olay. Yargılamakta, boş konuşmakta ısrar edip kafa siken insanlar çoktur. ilk okula dair bir anım vardı. Din hocası o gün derste bir şeyler söylemişti, böyle olmaması lazımdı korkunçtu dedikleri. Allaha sordum galiba cevapta aldım. Belki de o gündür, kendi bildiğimi okurum.
din evet allah ile kişi arasındadır ama allah' ın gönderdiği kitap ve peygamberde onun kurallarını tebliğ eder, elçidir. bildirilen kurallara uyulmalıdır. uymazsan ne olacağını da tabiki allah bilir ama kitabında bunları bildirmiştir. bu araya girme çabası değil, allahın başına gelecekleri anlatım yoludur. ister inan, ister inanma.
din tanrının bize vereceği sevapları hesaplama sistemi değildir, dolayısıyla bence din tanrı ile insan arasında değil insan ile insan arasında bir şeydir.
din allahın insanlara * göndermiş olduğu; bu dünyada zamanını nasıl geçirmesi gerektiğinin teferruatlı mesajıdır.
inanmak veya inanmamak evet allah ile kul arasındaki bir meseledir: özgür irade ile karar verilir.
ama din kişiye göre değil insanların tamamına göre gönderilmiştir. allah yeryüzünde yaşayan insanların bu kural ve kaidelerle yaşamasını istemiştir. allahın emirleri arasında sadece kişiyi alakadar eder konular olduğu gibi kişinin topluma etki etmesini gerektiren konularda vardır. bu sebepten ötürü başlık yanlıştır.
ama dinin kurallarını öğrenip, yaşamak gerekir.
allah ile benim aramda diyorsun. tamam kabul haklısın.
ama sen alim misin? dini %100 biliyor musun?
efendimiz "din allah ile benim aramda" deyip de bize tebliğ etmeseydi,
doğruyu yanlışı öğretmeseydi
hangimiz müslümandık?
din toplumsaldır. onu kişisellik kafesine sokarsanız dinin kolunu kanadını kırarsınız. tabii ki toplumun düzelmesi için önce kişiler düzeltilmelidir ancak bu toplumsallık niteliği dolayısıyla kişilselliğin gerekliliği anlamına gelir. herkesin fert fert kendi ahlak anlayışı, kendi hukuk anlayışı olamayacağı gibi burada da toplumsallık gerekmektedir. din, kitleleri ilgilendirir. bunu şahıslardan yola çıkarak yapar. şahıslar, din kurallarına harfiyyen uyarak onu toplumsal planda ayakta tutmaya gayret ederler.
oldukça doğrudur. gel gör ki din yobazları insanların inançlarını yargılamakta asla geri kalmaz. bırak, yanacaksa o yanacak, hurilerle sevişecekse de o sevişecek. sana ne?
din kişiseldir. dini toplumsallaştırırsak eğer din devlete karışır ve bir revizyon sürecine girer. (bkz: iran)
işte bu yüzden din insan ile tanrı arasında kalmalıdır. bu bir kural değil düşüncedir. fakat doğru ve yerinde bir düşüncedir. kural olma kapasitesi vardır.
islam dini ortadan kalksın isteyenlerin düşüncesi.
Böyle bir din yoktur, değil islam, değil semavi dinler. Bu görüşü savunan bir alevi arkadaşı ele alalım ve soralım; allah ile tanrı arasında kalacaksa inancın, tenhada kendin çal sazını kendin dön semahını. Var mı böyle bir şey ? Müsahiplik var, cem var, helalleşmek var. Danayı tek başına kes, ye. Kmseye çaktırma öyle ki geğirme, böğürme, osurma. Ki anlaşılmasın kurban kestiğin, tanrıya yaptığın ibadetin. Aksi durumda bu kaidenin dışına çıkmış olursun. Çok gerizekalca bir anlatım oldu ama yerini bulacaktır, eminim.
dinin sadece (bkz: allah) ile insan arasında yaşanan birşey(!) olduğunu söylemek dini hayattan arındırmaya çalışmak demektir. allah insanlara dünyada birbirleri ile nasıl yaşamaları gerektiğini emreder. yani insan arası ilişkiler dinin emrettiği konuların genel çerçevesidir. dinin sadece yaratıcı ve kul arasında yaşanacağını idda etmek dinden kaçışın bir tezahürüdür. dini kurumsallaştırmaktır, tıpkı hıristiyan inancındaki gibi kliseye hapsetmektir.
(bkz: allah) ın tek dini islamın insanlığa verdiği mesajlara bakılırsa genelin insanlar arası ilişkileri içerdiğini görürüz. örneğin zekat-hac gibi açık belli olanlarından tutunda namaz-oruç gibi kişisel gibi görülen fakat toplumsal amaçları olan ibadetlerde insan merkezlilik vardır. bu ibadetler dışında diğer emir ve yasaklar, örneğin; yalan söylememek, zina etmemek, hırsızlık etmemek, içki içmemek, helalinden kazanmak ve yemek, faiz, gıybet ve daha birçok konu toplumsal konulardırki esasta yaratılışımız gereği toplumsal yönü olmayan konu yoktur.
bu saydığımız vede saymadığımız konular toplum içinde yaşayan herkesin sürekli karşısına çıkan konulardır. yok eğer dağda tek başınıza yaşıyorsanın o zaman değişir. böyle bir insanda kısa bir sürede insanlıktan çıkar yani kafayı yer. deliyede mükellefiyet yoktur zaten.