dinlerin insanların içindeki manevi boşluğu doldurmasının kocaman bir yalandan ibaret olduğu gerçeğidir.
bir yaratan olduğuna inanmak insanın içindeki o boşluğun dolmasına yardımcı olabilir fakat dinler sadece insanları kısıtlayan, birbirlerinden ayıran kurallardan ibarettir ve bir faydaları yoktur. insan, yaratanıyla istediği gibi iletişim kurabilir, ona olan inancını gösterip yeri geldiğinde ondan bir şeyler dileyebilir. bunun için bir dinin mensubu olmak şart değil.
tanrı olmasaydı gerçekten doğru olacak şey. ama tanrı var ve gücü her şeye yettiği ve öldüğüm zaman avucuna düşeceğim için * inanmak zorundayım... adı da Allah, doğrusu budur.
dine ihtiyaç duymadığı halde açtığı başlığın yarısı dinle alakalı olan ateistleri anlayan beri gelsin,
sanırım inanmadıkları din ve kalplerini kemiren şüpheler yüzünden bu tür telkinleri kendilerine terapi gibi yapmak ve içlerini rahatlatmak zorundalar,
mesela ben elhamdüllah ateist değilim ve ateizmle alakalı hiç başlık açmadım, ateistlerin kendilerine itiraf edemedikleri sorunları var zahir.
"gördün; doğumdan sonra hayat var, hem de anne karnındaki hayatla kıyaslanamayacak derecede müthiş bir hayat, aynen de ölümden sonra baki bir hayat var bu dünyayı zindan hükmünde kılacak kadar müthiş, sen de gideceksin, şunları dikkatle, sabırla oku ve dünyanın cam parçalarını elmasa tercih etme,
ey nefis! bütün ahbabın, kabrin öbür tarafındadırlar. burada kalan bir iki tane ise, onlar da gidiyorlar. ölümden ürküp, kabirden korkup başını çevirme. merdâne kabre bak, dinle, ne talep eder? erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak, ne ister. sakın gafil olup ikinci adama benzeme.(ikinci adamın ne olduğunu anlamadın tabi :) başka bir konu açar diye girmiyoruz oraya şimdi)
ey nefsim! deme, "zaman değişmiş, asır başkalaşmış. herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder(taparcasına sever), derd-i maişetle(geçim derdiyle) sarhoştur"
çünkü ölüm değişmiyor. firak(ayrılık), bekaya kalb olup başkalaşmıyor. acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor ziyadeleşiyor. beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peydâ ediyor.
hem deme!! "ben de herkes gibiyim" çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır.
hem kendini başıboş zannetme. zira şu misafirhane-i dünyada, nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız, gayesiz göremezsin. nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?"
insanlık tarihinin başlangıcından bu yana dinsiz kabileye rastlanmıştır*. inanç, insan olmanın verdiği ihtiyaçlardan bir tanesidir. Aslında ateistler de inanmamazlığa inanırlar ama onun yeri bura değil, uzun uzun anlatmak lazım.
şahsen, yaradan'a dua etmesini ve ibadet etmesini allah ve kul dışında kalan 3. bir şahıstan öğrenmeyi de öğrenenide sevmem. bir yerde rabb'ine bile yüzün yokta başkasından yardım alman gerekiyormuş gibi hissedersin. daha da utanıyorum bana din anlatanları gördükçe. tiksiniyorum. bu şahıslar sen sınava çalışırken ortada yoktur, öğrencilikte parasız aç yatarkende yoktur ortada. evlenirken bi çeyrek takmazlar, çocuklarına bakarken sana yardım etmezler. ama sağdan soldan fırlayıp nasıl kurban keseceksin, gramını boyunu söylerler. kaç rekat kılacağını söylerler, sanki yeşil kart alıyorum amk. oruç bozarsan cezasını söylerler. kaza orucunun hesabı yapılır. sen nerden biliyorsun o adamın o anki hissiyatını ?! hani allahla kul arasına girilmezdi ?! o kadar cebelleşirken yapa yalnız didin, sonrada en kutlu yaradan'a kalbini açarken bunlardan yardım al. sanki kız ayarlıyoruz amk rezalete bak. böyle düşünmeden direk boyun eğen ve dindarım diye gezenleride kesesim var amk.