Herkes birbirine empati ile yaklaşacak. Ben camide bira içmiyorsam, karşımdaki meyhaneye elinde kitapla emir “tebliğ” ediyorum diye gelip kafa skmeyecek. Ha yaparsa göreceği tepkiye de eyvallah diyecek. Mağdurum da mağdurum diye gezmeyecek.
şunu idrak etmek ve ayırt etmek gerekiyor: kimse kimsenin hiçbir şeyine saygı duymak zorunda değildir. ne yaşına, ne statüsüne, ne inanışına ne de söylediklerine saygı duyulmaz hiç kimsenin. saygı kazanılması gereken bir kavramdır. saygı duyulmasını istemek yerine saygısızlık edilmemesini istemek gerekir. nasıl kimse kimseye saygı duymak zorunda değilse aynı zamanda saygısızlık etmemek zorundadır.
Dinime, yaşantıma, inançlarıma saygı duy diyen şahış karşı tarafa da aynı oranda saygı duyuyorsa yanlış olan önermedir.
Şayet tek taraflı bir saygı beklentisi var ise - iki taraf için de geçerli - tamamen doğru olan önermedir.
Öncelikle bu saygının ne olduğu konusuna bir açıklık getirmek gerek ben birinin inancıyla dalga geçebilirim örneğin ineğe tapan hintlilerle alay edebilirim buna kimse de bir şey diyemez ama inancını yaşamasını engelleyici eylemlerde bulunamam. Çünkü başkasının özgürlüğünü kısıtlayıcı eylemler yaparsan o da gelir senin özgürlüğünü kısıtlar ve huzur kaçar.
Kafirun süresinin son cümlesini hatırlatır Lekum dinikum ve liye din(sizin dininiz size benim dinim banadır), ayrıca islam hoşgörü dinidir diyip başkasının ateist olmasını veya din değiştirmesini ölesiye eleştirmemeliyiz.