yobaz tayfası tarafından tehditler ve de "sen kuran'ı anlayamazsın. önce 40 ilim öğrenmen lazım" türünden tırsıtma çabası ile durdurulmaya çalışılan akıllı insan eylemidir.
ey dini sorgulamaya başlayan kişiler, bu tayfanın sizi böyle boş laflarla tırsıtmasına izin vermeyin. bunların aldığı nefes bile yalandır. bir çoğunuz genç olduğu için "40 ilim" filan dendi mi etkilenebilir. ortada gerçekten "ilim" denilebilecek büyük derinlikler olduğunu sanma hatasına düşebilir.
bu konular üzerinde uzun yıllar çalışmış bir kişi olarak size diyorum ki bunların ilim dedikleri, ağababalarının, bir araba boş, tutarsız, geçersiz, manasız, insanlık dışı lafın, okunduğunda açıkça görülen gerçek yüzünü örtbas etmek, tevil etmek ve de sanki çok derin ve de makul laflarmış izlenimi vermek için ortaya dökmüş olduğu bir araba zırvadır.
sakın kanmayın, itibar etmeyin. okuduğunuzda ne anlıyorsanız odur.
şunların mantığındaki sefalete bir bakın!
diyorlar ki dünya bir sınav yeridir. eh, o zaman kutsal kitap saydıklarının da sınava hazırlık kitabı gibi bir şey olması gerekir değil mi? yani apaçık, kolayca anlaşılır olması lazım? hoş, zaten okursanız içinde kırk yerde "apaçık" olduğunun ifade edildiğini görürsünüz.
sonra? bu arsızlar kitaplarının apaçık anlamı işlerine gelmeyen sonuçlar doğurunca, kitaplarının dediğinin tersine, kitaplarının apaçık olmadığını, anlamak için kırk "ilim"(!) bilmek lazım geldiğini iddia ederler! daha önce de dediğim gibi, "ilim" diye yutturmaya çalıştıkları şey, kıvırmaya, saptırmaya, tevile matuf bir araba boş laftır.
Cesaret bilincine ulaşmışlıktır. Sorgulamak farkındalıktır. Bir bebeğe müslüman doğuyor diye cennet vaadi veriliyor; hristiyan ailede büyüyor diyeyse cehennemle tehdit ediliyor. inanç ritüeli tamamen çevresel odaklı gelişmeler ve etkileşimlerle kişiliğe oturur. Algılar ve öğretiler tamamen özneldir. Öznel Doğrularla(!) ve çoğunluğu aynı dini benimsemiş insanlarla etkileşim içinde şekillenen kişiliğin tarafsız irdeleme şansı çok azdır. Kaç kişi diğer dinlerle alakalı sorgulayıp, kıyaslama yapabilecek, tez-antitez üretecek yeterlilikte araştırmaya sahip? Yoksa dinlerle kereviz arasında hiçbir fark yok gözümde.
dini ve dünyayı sorgulamadan, kuran ı okumadan ve dinimizi anne babalarımızdan öğrendiğimiz kadarı ile yaşamaya devam edersek, asıl burda yanlış yaparız. ve hep varsayımlarla kulaktan dolma bilgilerle dini yaşar veya terk ederiz. kuran çok açıktır dostlar. insanın dünyadayken bütün anlamlarda yapabileceği tüm hamleleri içermektedir. düşünen ve sorgulayan akıl sahipleri için onlarca ayet vardır. islam kusursuzdur, müslümanlar değil.
al-i imran...
(7) - o, sana kitab'ı indirendir. onun (kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. diğerleri de müteşabihdir. kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. oysa onun gerçek manasını ancak allah bilir. ilimde derinleşmiş olanlar, "ona inandık, hepsi rabbimiz katındandır" derler. (bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.-
alemlerin rabbi olan allah a hamd ediyor ve yemin ediyorum ki; eşhedu en la ilâhe illâllah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve resuluhu.
Şahsen ne zaman hayati sorgulamaya başladim o zaman başariya ulasmaya basladim diyebilirim . evet ögretiler var ama mantigini sorgulamak ve cikar yol bulmak tipki satranç gibi..
Felsefe aklını ilah edinenlerin pislik yuvasıdır. Sorgulamakmış peh. ilimden maksat sormaktır, soran öğrenir. Sorgulamak şeytanın işi. Ne zaman efendi oldun da sorgulamaya kalktın ?
imanın nurundan mahrum bir akıl nasıl olur da klavuzluk edebilir ?
ilim allahın sıfatıdır. ilimsiz bir akıl daha kendisinin farkında olmadan nasıl olurda yaradanı izaha kalkışır ?
nefsin kibrine ve enaniyetine bürünmüş bir akıl, nasıl olur da rabbin emrindeki ruhtan haber verir ?
Olsa olsa aşk güneşinin önünde, çamura saplanmış bir eşektir akıl.
Demirci dükkanına uğrayan is kokar. ıtırcı dükkanına uğrayan mis kokar.
Hem küfrün karalık dehlizlerinde, bataklığında gezinerek, hem gülistan da gül koklayamazsınız.
yobazların gerçek yüzlerini ortaya koymalarına vesile olan mevzudur.
bakın "sorgulamak şeytanın işi" diyorlar. "sorgulama, sor ve sana söylenene iman et" diyorlar. "aklını kullanma" diyorlar. "efendi değil, kulsun, kölesin" diyorlar.
insanın aklını kullanmasından bunca korkmak neden? sebebini "inanç" diye pazarladıklarının akla aykırı olması olmasın sakın?
kuran okuduktan sonra bende başlayan durum abi bu kitapta ben sıradışı bişey göremedim insan oturup bi kuran yazar bunda şaşılacak bişey yok iki üç efsane yazıyo o kadar.
yaradılıştan beridir insanları yöneten hareket etmesini sağlayan duygu, düşünme, hal hareket, tavır, bunların hepsini yöneten organ beyindir. insanı, insan yapan işte bu beyindir.
yaratıldığın zaman kafanda ki beyin, sana özgür düşünme hakkı verir. ama yok ben düşünmeyeceğim öküz geldim, öküz gideceğim diyorsan senin bu organa ihtiyacın yok çıkartıp çöpe atabilirsin. sonuç olarak din ya da başka bir konu insanlar bunu sorguluyor diye araştırıyor diye bu insanlara kötü davranmak, hor görmek tam olarak çomarların ve yobazların yapacağı, hatta beyinsiz insanların yapacağı iştir. insan özgürdür, özgür düşünceye sahiptir.
din konusu yıllardan beridir süregelen araştırmalar, tanrının ya da bir yaratıcının olup olmadığını sorgulamakla geçen bir konudur. konunun diğer bir tarafı ise, kabul eden yaratıcının gönderdiği kitap, ayet, kutsal mekanlarının mantıklı olup olmadığı, doğru ya yanlış olduğunu sorgulamak insanı kötü biri ya da yanlış biri yapmaz. insanları yargılamaktan vazgeçin artık.
Sorgulamadan inanılmayacak her şey gibi Din konusu da sorgulanmalıdır. Bunda herhangi bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Aman sakın ha sorgulamadan inanın diye herhangi bir kaide olduğunu da zannetmiyorum.
Dini sorgulamaya başlayan ilk önce bir kuran_ı kerim'in Türkçe mealini baştan sona okusun. sonra da araştırmacı yazar Ahmed Hulusi'nin internet sitesinden (http://www.ahmedhulusi.org/tr ) kitaplarını okusun. Dini sorgulamaya bile kalmaz anlamaya başlar.
Bize din diye neyin dayatıldığını, aslında dinin, islamın ne olduğunu anlamak isteyen, kafası karışan gözünü seveyim bir okusun.
(bkz: Ahmed Hulusi)