39:56 - (O günden sakının ki günahkar) nefis şöyle diyecektir: "Allah'ınyanında yaptığım kusurlardan dolayı yazık bana! Doğrusu ben alay edenlerdendim."
Dalga geçmek denmiyo ona. Gerçekleri söylemek denir. O kadar bilinç altınızı linç etmişlerki dediklerimizi dalga geçiyor olarak algılıyorsunuz. Ayrıca sizlerde farklı düşüncelere saygı duymuyorsunuz ona ne demeli.
45:35 - Bunun sebebi şudur; Siz Allah'ın âyetlerini alaya aldınız, dünya hayatı sizi aldattı. Artık bugün onlar, ateşten çıkarılmayacaklar ve kendilerinden özür dilemeleri de kabul edilmeyecektir.
46:26 - And olsun ki, biz onlara size vermediğimiz imkanlar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşattı.
49:11 - Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. imandan sora fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte bu kimseler zalimlerdir.
2:14 - Onlar iman edenlere rastladıkları zaman: "inandık" derler. Fakat şeytanlarıyle yalnız kaldıkları zaman: "Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz." derler.
2:15 - (Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde serserice dolaşmalarına mühlet verir.
2:67 - Hani bir zamanlar Musa kavmine demişti ki Allah, size bir bakara (sığır) boğazlamanızı emrediyor. Onlar da "ayol sen bizimle eğleniyor, alay mı ediyorsun?" dediler. Musa da: "Böyle cahillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım." dedi.
2:212 - Dünya hayatı, inkar edenler için bezendi. (Onlar), iman edenlerle eğleniyorlar. Halbuki takva sahibi olan o müminler, kıyamet günü onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir.
6:68 - Âyetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki, ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğuyla oturma.
4:140 - Allah size Kitab (Kur'an)da: "Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, o kâfirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.
5:57 - Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve kâfirlerden, dininizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmeyin. Eğer (gerçekten) iman ediyorsanız, Allah'dan gereğince korkun.
yapılmaması gereken eylemdir. din veya dogma farketmez. sevdiklerimizin inandığına nasıl saygı gösteriyorsak, sevmediklerimizinkine de o derece saygı göstermeliyiz.
Dinle Alay Edenlere Karşı Mü'minin Takınacağı Tavır
140 - Allah size kitapta: “Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar kafirlerle oturmayın” diye bir hüküm indirmedi mi? Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah münafıkları ve kafirleri cehennemde biraraya toplayacaktır.
Bu ayette hitap hem zahiren hem batınen mü’min olanlara, hem de zahiren mü’min görünen münafıklaradır. Çünkü münafıklar zahiren de olsa imanı kabul ettikleri için Allah (c.c)’nun bütün emirlerine muhataptırlar ve hayatlarında uygulamak zorundadırlar.
Bu konuda daha önce indirilen ayet şudur:
“Ayetlerimiz hakkında (ileri geri konuşmaya) dalanları gördüğünde onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak ol (meclislerini terket) Eğer şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (hemen kalk) o zalimler topluluğuyla oturma.” (En’am: 68)
En’am 68 ayeti Mekke müşrikleri hakkında inmiştir. Onlar islam’la ve Kur’an’la alay ederlerdi. Onlarla beraber oturan bazı zayıf müslümanlar bulunmaktaydı. Bu sebeble Allah (c.c) bu eyeti indirerek islam ve Kur’an’la alay ettikleri zaman müslümanların onlarla beraber oturmayıp hemen onlardan ayrılmalarını emretmiştir.
Rasulullah (s.a.s) Medine’ye hicret ettikten sonra Medine yahudileri de Mekke müşriklerinin yaptığı gibi islam’la ve Kur’an’la alay ettiler. Alay ettiklerinde kalpleri iman etmediği halde zahiren iman ettiklerini gösteren münafıklar da onlarla otururlar, karşı gelmeksizin onların sözlerini dinlerlerdi. Bunun üzerine Allah (c.c) Nisa: 140 ayetini indirerek genel olarak bütün müslümanlara, kafirler islam ve Kur’ an’la alay ettikleri zaman karşı gelme durumu söz konusu değilse onlarla oturmamalarını emretti. Karşı gelmeksizin onlarla oturan, onlardan ayrılmayan kişinin her ne kadar müslüman olduğunu iddia etse de onlar gibi kafir olacağını bildirdi.
Bir müslüman islam’la ve Kur’an’la alay edilen bir yerde oturuyorsa hemen buna karşı çıkması gerekir. Eğer karşı çıkamıyorsa o ortamı terketmek mecburiyetindedir. Ne karşı gelir ne de o topluluğu terketmezse istediği kadar müslüman olduğunu iddia etse de o topluluk gibi kafir olur. Kalple inkar etmesi veya o topluluğu terketmeden yüzçevirmesi ona bir fayda vermez. Çünkü Allah (c.c) bu ayette; “onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar kafirlerle oturmayın” buyurmuştur.
“Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.”
Allah (c.c) ayetin bu kısmında mü’minlerin dikkatini önemli bir konuya çekerek şöyle buyuruyor:
“Ey mü’minler! Karşı gelmeden ve o yeri terketmeden islam dini ve Kur’an’la alay edilen bir yerde oturursanız aksini iddia etseniz bile bu, Allah’ın ayetleriyle ve islam’la alaya rıza gösterdiğinizi gösterir. Bu yüzden siz de o kafirler gibi olursunuz ve tevbe etmeden ölürseniz cehennemde onlarla beraber haşrolunacaksınız.”
Hakim şöyle dedi:
“Bu ayet gösteriyor ki islam’la, Kur’an’la ve Rasulullah (s.a.s) ile alay edilmesine rıza gösteren kişi kafirdir. Çünkü Allah (c.c); “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz” buyurmuştur. Aynı zamanda bu ayet küfre rızanın küfür olduğunu gösterir.”
Semerkandi şöyle dedi:
“Bu ayet gösteriyor ki Allah (c.c)’ya isyan edilen bir mecliste oturan ve isyan edenlere karşı gelmeyen kişi aynı onlar gibi günah işlemiş sayılır. Eğer oturduğu toplulukta günah işhlenirse onlara karşı gelmesi, bunu yapamıyorsa hemen o topluluğu terketmesi gerekir. Aksi taktirde Nisa: 140 ayetinin kapsamına girer.”
Ömer b. Abdulaziz (r.a) zamanında bir topluluk içki içmişti. Onları yakaladıktan sonra Ömer b. Abdülaziz’e içlerinden birinin oruçlu olduğunu söylediler. Ömer b. Abdülaziz içkinin haddine ilk olarak onunla başlayıp Nisa 140 ayetini okudu.” (Kurtubi)
Bu ayet apacak gösteriyor ki bazı ameller vardır ki o ameli işleyen kişi kalbinde iman olduğunu iddia etse bile onun kafir olduğuna hükmedilir. Gerçek zorlama olmadığı halde karşı gelmeksizin Allah’la, rasulüyle ve Kur’an’la alay edilen bir mecliste oturmak, Nisa 60’ta geçtiği üzere tağutun mahkemesine başvurmak bu amellerden bazılarıdır.
Bu kişiler istedikleri kadar kalpleri bu durumları sevmediğini ve mü’min olduklarını iddia etseler de onlara inanılmaz. Çünkü gerçek manada iman eden bir kişi Allah’la, rasulüyle ve islam’la alay edildiği zaman ya karşı gelir ya da o topluluğu terkeder.
Aynı şekilde gerçek manada Allah (c.c)’ya iman eden bir kişi, hakkı elinden alınsa bile hiçbir zaman tağutun mahkemesine başvurmaz. Çünkü tağuta muhakeme olmanın ve tağutun hükmünü kabul etmenin Allah (c.c)’dan başka bir ilah kabul etmek demek olduğunu çok iyi bilir.
Kelbi, Nisa 140 ayetinin; “Allah’tan korkanlara, inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur. Lakin onlara doğruyu hatırlatın. Umulur ki Allah’tan korkarlar.” (En’am: 69) ayetiyle nesholunduğunu söylemiştir. Bu doğru değildir. Çünkü En’am: 69 ayetinde zikredilen “Allah’tan korkmak” Allah’ın ayetlerinin inkar ve alay edildiği topluluğu terketmekle olur. Ayrıca Kelbi’ nin bütün rivayetleri zayıftır. Çünkü güvenilir bir kişi değildir. Bütün müfessirler Nisa 140 ayetinin muhkem olduğunu söylemişlerdir.
“Elbette Allah münafıkları ve kafirleri cehennemde biraraya toplayacaktır.”
imanlı olduğunu söylediği halde karşı gelmeksizin islam ve Allah’ın ayetleriyle alay edilen bir toplulukta oturan kişi ancak bir münafıktır. Bilsin ki Allah kendisini cehennemde kafirlerle beraber haşredecektir.