insanların sonsuz acı çekmekle, kızgın sularda yakmakla, yılanların bokların içinde kanlı irin içirmekle bla bla envai çeşit korku ve iğrençliklerle tehdit ederek insanlarla psikolojik ve hatta fiziksel saldırılarda bulunan akımlara saygı duyma isteğinin zorunlu olmasıdır.
insalara insan olduğu için saygısı olmayanların zorunlu saygı istekleri trajikomiktir.
benim dini inancım muhammed'e kafir, iblis demekse müslümanlar kudurur. aksinde de yahudi ve hristiyanlar. semavi dinlerin temeli pisliktir, saygı değil; sağa, sola kuduz it gibi saldırmak vardır.
faşizm çizgisine kadar olmayan zorunluluktur. yani fikirde saygı duymaman gayet doğaldır. karşıt olduğum fikre neden saygı duyayım ki bence bi kutsallığı yok çünkü. sence krem peynir önemli diye ben neden önemseyeyim krem peyniri. ama tutup senin krem peynirini neden çöpe atayım. sen var onla eğlen.
konu dinlere değil, kişilerin bir şeylere inanma hak ve özgürlüklerine saygı duymaktır. yani bir insanın belli bir dine ya da bir dinin koluna inanması üstünde kimsenin yorum yapma ya da eleştiri hakkı yoktur. en fazla iyi niyetimizle karşımızdakini kırmadan ve kızdırmadan sorabiliriz ki bunu bile tavsiye etmem çünkü yaşadığı bölge insanlarının genelinin inancını paylaşmayan kişilere herkes aklınca sorar ve bu giderek daha da baskı hâlini alır. (bkz: mahalle baskısı)
dinlere ise kimsenin saygı göstermek gibi bir zorunluluğu yoktur. zaten saygı talep edilecek değil kazanılacak bir lükstür. yani budizmle dalga geçmek ya da onu eleştirmek diye bir hak vardır. bunu hristiyanlık, islam, musevilik, şinto, tanrıcılık falan hepsine uygulayabiliriz. burada sorun bilere eleştirmek ya da dalga geçmektir. yani tutup da budizm inancıyla kafa bulmak için ineğe tapmaktan dem vurmamak gerekir çünkü dine güldürmek isterken cehâletinize güldürürsünüz.
ikinci bir konu ise inanca saygı diye sayıklayan davarların aslında sizi kendi dinlerinin kurallarına uydurma çabalarıdır. ramazan ayında sokakta sigara içiyor ya da okul yemekhanesinde/kantininde bir şeyler yeyip içiyor diye kimseye saldırılamaz. bunu yaparsanız da "inancıma saygısızlık" etti diye bir bahaneniz olamaz. çok basit bir örnek vereyim, bu ülkede 20-25 milyonalevi bulunmaktadır. alevi inancında muharrem orucu diye bir şey vardır. kaç sünni muharrem ayı ne zaman bilir? kaçı sokakta sigara ya da su içmeye çekinir? kaçı yemek, su, sigara gibi şeyler yüzünden dayak yer? alevi inancı sünni inancı kadar kutsal değil midir, bunun kararını kim verir?
Fikir ve ifade özgürlüğü dışında başka bir başlık olduğu kabul edilen özgürlükçü liberal sistemin bir parçasıdır. Diğerleri ise liberal demokrasi, kuvvetler ayrılığı,çok partili siyasi yaşam,hür ve adil seçimler,gizli oy açık tasnif,hür basın,sivil toplum kuruluşları, fikir ve ifade hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti, mülkiyet hakkı, teşebbüs hakkı, toplantı ve gösteri hakkıdır.
tabi göstereceksin diye hümanist bi davranışla yaklaşması gerekir insanın . nasıl ki bir insanın senin dinine küfür etmesi hoşuna gitmezken sende aynı davranışta bulunmayacaksn .
saygıyı da geçtim hadi "bana ne" de kardeşim ya. sana ne milletin neye inandığından ne yaptığından. yorma kafanı 60 yıllık hayatında. ilk 20 son 20 zaten bir şey anlamıyorsun bir de bunlarla uğraşıp canını sıkma.
Hz. Muhammedin mekkeden medineye göçünden sonra bir süre yahudiler, müslümanlar, hrıstiyanlar ve putperestler beraber yaşadı, aralarında dini özgürlüğü ve saygıyı sağlamak adına medine sözleşmesi yapıldı. islamiyette her türlü farklılığa saygı öğütlenmiştir. Inanmayan adamı gelip yakmak asmak kesmekle olmuyor ey müslümanım diye övünenler!
inanmayan kimseler, siz de her fırsatta müslümana eziyet etmeyin, isteyen türban takar veya keşiş kıyafetleriyle gezer, size ne ?
Dine inanmamaya ilk başladığımda aynen böyle düşünüyordum. Sonra bir çok inançlının ağzından "inanmamanın kendisi saygısızlık zaten" diye duyunca bu mottodan vazgeçtim.
Ya zaten sana göre peygamber ya yalancı ya deli daha neyine saygı duyacaksın ki. Saygı duyacağın tek şey ona inanan insanların karakteri, bu noktada hoşgörü kelimesini de kabul etmiyorum. Üstün alçaktakine hoşgörü gösterir, haklı haksıza hoşgörü gösterir. Kilit kelime tahammüldür ki; o da ortadoğu toplumlarında olmayan bir şey.
kendi dinimiz * dışındaki tüm hak dinlere, kitaplarının tahrif edilmemiş hallerine iman ederiz müslümanlar olarak. elhamdülillah. zira o kitaplarda tahrif edilmemiş halleriyle bize haktır.
çoğu kişi bunun ateizm içinde geçerli olacağına inanıyor.
daha doğrusu inançsızlar buna inanıyor. ibretlik amk.
inandıkları bişey var.
ateizm bir din olmadığı gibi saygı duyulmasıda beklenemez. allah'a, allah'ın peygamberlerine, gönderdiği kitaplarına saygısızlık eden, inanmayan, karalamaya çalışan, allah'a şirk koşan insanlıktan nasibini almamışlara hoşgörüyle yaklaşılamaz.
karşılıklı olması gereken saygı durumudur,yani bir bir ateistten saygı bekleyen hristiyan,müslüman,budist vs, artık her ne ise, onada o saygı göstermek zorundadır. tahammül kelimesi bence çok çağdışı, bana çağrıştırdığı, bak ben seni yakmıyorum, kafanıda kesmiyorum, tahammül budur, ama saygıda duymuyorum yani sen benim için bir böceksin, değerin yok anlamı taşımaktadır.
başlık dini inançlara saygı duyma zorunluluğu mu? Bu durumu zaten bir zorunluluk olarak görüp düşünüyorsan üzgünüm ama düşünmen gereken bazı şeylerin olduğunu söylemek zorunda hissediyorum kendimi.