çevremde ne zaman din var-yok tartışmasına girsem, konu buraya değiniyor. Dikkatimi çekti ve tartışmak istedim.
toplumumuzda, bir insanın bir inanca bağlı olmazsa sapacağı, kişiliğini kaybedeceği; insaniyetten çıkacağı tarzda bir inanış var. peki nedendir acaba diye bir düşündüm ve değişik bulgulara vardım.
Zannedersem; insanlar, insani duygularınının din ile birlikte oluştuğunu, din ile paralel ilerlediğini düşünüyorlar.
Bir insan dinsiz ise eğer, çalabilir, çırpabilir, tecavüz edebilir mi? bu mudur sizce?
bize bu duyguları aşılayan din midir? irademizi kontrol etmemizi sağlayan? din, bizi insan yapan oluşum mudur acaba?
Ben kararsız kaldım, zira ateizme geçtiğimden beri, daha bir dikkatliyim nedense. Zira dinde bu dünyada hesabını bitiremezsen, tekrar karşılaşacağın bir sistem vadediliyor ve bu insanlara erteleme imkanı sağlıyor. benim böyle bir lüksüm yok, hakkımı hemen almam gerekiyor, herhangi bir kişinin hakkını veremezsem; bu bana pişmanlık hissettiriyor.
Acaba içimde dinin kırıntıları mı var, yoksa insanoğlu bir yanılgının içerisinde midir?
not; hiç bir şekilde dinin yahut dinsizliğin yandaşlığını yapmamaya özen gösterdim, sadece bir tartışma ortamı olsun istiyorum, dindar arkadaşlar ile.
Not 2; ayriyetten geçen akşam yine dini bir tartışmada arkadaşın sorduğu "allah yoksa neden ölüyoruz lan o zaman?" diye bir soru var, onu hiç karıştırmak istemiyorum.
not 3; aslında başlık "din ile vicdan arasında bağ kurmak" olsa daha güzel olabilirmiş.
yanlıştır. kimse kimsenin dinine karışamaz, sorgulayamaz, yorum dahi yapamaz. insanların inançları onların insan olup olmadığını değil karakterini gösterir. inanmaması iyi biri olduğu anlamına gelmediği gibi karaktersiz olduğu anlamına da gelmez.
eğer din diye bir olgu hiç bir zaman olmasaydı şuanda tecavüzlerin , suçların çok rahat yapılabildiği bir ortamda yaşıyor olacaktık kanımca. mesela buna en güzel örnek olarak müslümanlık öncesinde ki arap toplumu verilebilir. şimdi uzun uzun yazmıycam ne yaptıklarını. din olgusu geldikten sonra bununla birlikte yapılan kötü şeyler için cezalarda gelmiştir. tabi bundan sonra din ile yönetilen yerlerde bu yapılan suçlara dünyada da ceza gelmiştir. şu an insanların çoğu 2 sebepten dolayı birbirlerini öldürmüyorlardır bence ;
1-) Hapis yatmaktan korkmak
2-) büyük bir günah olduğunu bilmek
tabi bunlara başka nedenlerde eklenebilir aklıma gelenler bunlar.
Şu anda dini düşünmek bile hayatı dinin arasına almaktır. Onu tanımak ile ondan biri olmak arasında fark vardır. iradeni bir şeye bir kimseye bağlamak istemiyorsanız sizin bileceğiniz iştir ama ateizm olarak görünmemesi gerektir.
Her insanın hayatında bir durduğu zaman vardır. Özellikle yapacak bişi olmadığı zaman ve geçmişle kıyaslandığında. Ulan benim ne farkım var? Ben nereye gidiyorum? Baya baya 20 yaşıma geldim. Diğerleri gibiyim sürekli kendi başıma davranıyorum ama ne farkım var ki? Harbiden Allah yoksa niye ölüyoruz o zaman? Peki şu düşünce herkesi çok korkutuyordur eminim, Allah'ın olmaması ve bizim herkes gibi bir şekilde bir şeyin biteceği. E bu mudur yani? Ne gereği var o zaman diye inanılmaz korkunç bir düşünceye karanlık bir fikir alıyor insan kendine.
peki, bir insanın başka bir insanı öldürmek istediğini; ve bu insanın katil olmasını engelleyen sebebin yasalar ve din olduğunu varsayalım. yani bu insan, vicdanını dinlemiyor; bir insanı öldürmenin ona ne sağlayacağını bilmiyor, bir cana kıymak ne demek hayal edemiyor, can almanın ona düşmeyeceğini de.
sadece ceza almaktan korkuyor, kendi kararı yok. aldığı tek karar, bunun sonuçlarının ona pahalıya patlayacağı, yani karşı tarafı yine düşünmüyor.
bu hastalıklı bir sistem değil midir? bu kişiyi bu denli canileştiren ortam yahut sistem herneyse, o sistem de hastalıklı değil midir?
yani bunu nasıl açıklarım bilmiyorum, karşınızdaki bir insana zarar verme dürtünüzü fiile gerçekleştirmekten sizi alıkoyan tek sebep, kendinize zarar gelme olasılığı. bu dine addedilebilir mi?
pek bir tartışma ortamı oluşmadı, ama ben yine de devam etmek istiyorum ve dini bilgisi olan arkadaşlarımız cevap verirlerse memnun olurum.
yukarıda bahsettiklerimi biraz daha açıklamak istiyorum.
bir kişinin bir suçu, yanlışı uygulamasının önüne geçmenin yolu, onu bir nev'i tehdit etmek midir?
yani, biz cocugumuza eğitim verirken; bak bunu çalman sana yakışmaz, bu yanlıştır demek yerine; bunu yaparsan seni döverim mi demeliyiz acaba? cocuğun yanlışı uygulamaktan vazgeçmesinin sebebi karşı tarafın göreceği zarar değil de kendi başına gelecek olanlar mı olmalı? eğer bu yanlış ise , dini uygularken seçici olmamız gerekir ve dinde uygulama seçiciliği o dinde yasak ise, bu bir paradoks değil midir? tanrı tarafından indirilmiş bir sistemi uygulamak için, içinden cımbızla bölüm alıp, kendi isteğimize göre takılmak, bu sistemi yanlış bulmak değil midir? kainatı yaratacak mükemmellikte bir varlığın, böyle bir sistemi indirmesi mümkün müdür?
Bazı şeylerin ne kadar doğru ne kadar etik ne kadar sahte ne kadar yanlış olduğu bazen düşünülmemelidir. Önemli olan sonuçtur. Öyle olmuyorsa böyle, şöyle olmuyorsa öteki diye deneyerek insan kendi kişiliğini belirler, ortada bir zorlama yoktur. Karışıklığa düşen insan karışıklığa düşmek istemektedir ama amaç birilerine cevap yapıştırmaksa burası hiç de yeri değildir.*
kesin konuşmak istemiyorum, dediğim gibi bir tartışma istemiştim, olmadı. yine de devam edersek.
din gibi; toplumların hayatlarını birinci elden kontrol eden bir sistemi sorgulamamak, hatalarına göz yummak; hatta göz yummayanlara da fazla soru sormamalarını telkin etmenin neresi doğrudur?
bir insan, hazır bir yiyeceği dahi yemeden üzerindeki yazıları okurken, kendisinin kaderini çizmeye çalışan bir sistemi nasıl sorgusuz-sualsiz kabul edebilir?
kesinlikle kurulmaması gereken bağdır. nice insanlar gördüm müslüman olmasına rağmen insanlıktan nasibini almamış nice hristiyanlar yahudiler ve ateistler gördüm dört dörtlük insanlardı. **
Dünya'da bir buçuk milyar insanın toplum değerini tek bir insan örneğiyle açıklamanın gereksiz olduğu durumdur ki şöyle açıklayayım; bir insana yanlış anlatırsın adam anlamaz, sonra dersin ki böyle böyle sen bu yanlışı yaparsan yasalara göre bunun suçu var yine anlamaz, o zaman şimdi sen bu yanlışı yapıyorsun ama sen ölünce bunun cezası var diye. Adam da sorgular soruşturur, Dünya'da bir sürü örneğiyle karşılaşır herkes bu dinden gitmiştir, herkes ona göre yaşıyordur, herkes o yüzden mutludur adam da herkesin yüce gördüğü bir dini yüce görür ve hayatını ona göre yaşar. Hata yapıyorsa bu onun hatasıdır kimseye zararı yoktur. Zaten din yanlış ya da doğru olmasa bile en azından iyi bir şeydir.
illa ki dini abartanlar bunu şiddete vuranlar olcaktır. Bunu somuta çekersek eğer eline geçirdiğin her nesneyi bir silah yapacağın gibi eline geçirdiğin her soyut bir şeyi silaha çevirebilirsin.
çok yanlış bir harekettir. bir insanın kişilik, karakter tahlilini din üzerinden yapmak hiçbir zaman sağlıklı sonuçlar doğurmayacaktır.
en basitinden, müslüman, beş vakit namazını aksatmayan, zekatını veren vs. dini sorumluluklarını kusursuz yerine getirip de, sokakta gördüğü dilenciyi, insanı; aşağılayan, hor gören insanlarda mevcuttur. aynı şekilde, ateist olup; insanlara hoşgörüsünü çok iyi sunan insanlar da mevcuttur. burdan da, ateistler iyidir, müslümanlar kötüdür çıkmasın. durumun zıttı da pekala vardır.
din; tercihine bağlıdır. seçtikten sonra; pişmanlık duymayabilirsin. fakat vicdan; daha farklıdır. yapılan eylem sonrasında iç huzursuzluk ya da mutlu olma kavramı buna bağlıdır.
allahüekber sesleriyle gırtlağı kesilen insanların vidyoları hala daha internette. diğer yandan mao nun katlettiği budistlerin kanı hala kurumadı.
filistinlilerin ana okulu otobüsüne yerleştirdiği bombanın ve israil'in yolladığı füzelerin de insanlığı pek yoktu açıkçası?
haçlı seferlerine de insanca demek çok doğru değil?
insanca... insanlık... bu terimlerden ne anlıyoruz ki acaba? yumuş topuş sevgi kelebeği tandansında bir yavşak olmak mıdır insanlık ki? yoksa gerçek insanlık kurallarını bir şekilde inkar mı ediyoruz?
21.yy insanlığın evcilleştirilme sürecidir. seküler hümanizm bunun en önemli unsurudur. liberalizm ile harmanlanan öküzlükler insanları yemyeşil ovalarda ot yemeye davet etmektedir.
uyanın.
ördek yavrusu yumurtadan çıkar yüzer, tay anasından doğar doğmaz koşmaya başlar. insan yavrusu ise eline geçirdiğiyle çevresindekilere saldırır veya oyuncaklarını kırar, parçalar. işte "doğa" böyle bir şey. "insan doğası".
sokakta gördüğümüz dilenciye para vermek mi insanlık? yoksa umursamadan yanından geçmek mi?
güçsüz olanı ezerek üzerinde hüküm sağlamak mı insanlık? yoksa güçsüz olana el vermek mi?
insanlığın ne olduğunu, "20 bin yıllık varoluşun" son 20 yılında mı anladık? yoksa hakikaten zır zıbıldak salak mıyız? birilerinin bize aşıladığı süreci özümseyecek kadar salak mıyız gerçekten? medya bu kadar mı güçlü?
bir dünya düşünün ki "anarşist"leri yeşilci. "faşistleri" hayvan sever. "liberal"leri vatansever. komik.
modaya uyuyoruz bir şekilde. müslümanlıkta, ateistlikte öyle olmuş. hristiyanlık ve yahudiliğinde farkı yok. moda bu. bri tür moda. bize enjekte edilen; zaman zaman özümüzü inkar noktasına getiren, değişik ritüellerle süslenmiş moda.
50 sene sonra koyuna dönüşeceğiz veya torunlarımız bize götleriyle gülecekler. bağ dediğiniz bu işte.