(bkz: malum dinin vahşetleri tam liste) bunlar değildir benim ama dinde bunları da göz önünde bulundurmak lazım. nitekim bazı dinlere bakınca pekte iç açıcı şeyler göremezsiniz.
dini mi reddediyor yoksa aklını kiraya verdiği insanlara biat etmeyi mi kesti bu soru çok önemlidir. anne babanız bir dine inan dedi diye inanan insanlar dine değil anne ve babasının algısına inanmaktan vazgeçmiş olurlar.
%10 haricinde inanmayanların hepsi entel dantel farklı olayım havalarındadırlar. Uyarırsın anlamazlar. Diğer taraf dersin umrunda olmaz. Ama ahiret var, benden söylemesi. (bkz: çıkışta kaçma lan.)
yeryüzünde ki milyarlarca inanan cennet için yaşıyor, milyarlarca inanan, her gün ibadetlerini yapıyor, ihtiyacı olana el uzatıyor, tertemiz ahlaklı hayatları ile baskalarının emeklerini çalmadan, günahlarını almadan mutluluk icinde yaşıyor. böyle bır dünyada inanırdim bende. bebeklere tecavüz eden insanların yaşadığı bır dünyada ise hiç birşeye inanmam, inanamam. sen inan, bak yaradanın baska neler yaratıyor, iyi bak ama.
arıyı allah'ın mucizesi, depremleri sınavı olarak görmeye devam et. çiçeğe böceğe ilahiler söyle, açlıktan ölenlere kısa mesaj at. geberip gidince cennette seni bekleyen hurilerinin hayalini kur, bu arada eşine arada bır tokat sallamayi unutma.
kafirlerin içlerinde ki dolduramadıkları boşlukları ve maneviyata olan açlıklarını gördükce insanın inancı kuvvetleniyor .
ruhu inkar eden ruh hastası olmaz da ne olur ya hu . yok mutlu olamıyorum yok kimse beni sevmiyor diye ömürlerini çürütüyorlar sanki o ömrü kendi kendilerine verdiler de .
Azrail Musa'nın canını almaya geliyor Musa Azrail'e bir tokat yapıştırıyor ve Azrail'in gözü çıkıyor...
Azrail salya sümük ağlayarak Tanrı’nın yanına kaçıyor..
Firavun da bu Azrail'i dövmüş olan adamı öldürmeye karar veriyor, adam kaçıyor, Firavun kovalıyor...
Kavmiyle beraber Kızıldeniz'in kenarına gelince asasıyla denizi ikiye bölüyor ve geçiyor. Nedense bu denizi yaran adam, denizi yarma gücüne sahip ama dönüp Firavun’u öldürmeyi akıl edemiyor.
Koskoca ikinci Ramses de:
- "Lan adam denizi yardı bizi hayli hayli öper'' diye düşünmüyor peşinden mal mal koşuyor ve denizde boğuluyor akıllı...
Dine inanmıyorum; çünkü dine inanılmaz, ona tabi olunur. Din inanılan birçok değerin kümülatif toplamidır. Bireysel halk ve özgürlükler diye bir şey de yoktur. Zira o hak ve özgürlüklerdir. Bu durumda ne yapıyoruz? Bağlaç ilan "ki" yi ayrı yazmayı öğreniyoruz, sonra kim kime göre ve kimin gerisinde kalmış anlamak için biraz daha kafa yoruyoruz.
Ulvi yaradan’ın iç işlerimize müdahale etmesi komik geliyor.
Her şeyi yapabiliyorsun, sınırsız gücün var x topluluğuna domuzu yasaklıyorsun, y topluluğuna çeşitli günleri kutssl kılıyorsun, z topluluğuna şu saatlerde bana tapacaksınız yoksa ebedi azab var bak ona göre diyorsun; gerçekten bir yaratıcı olsanız böyle şeyler bekler misiniz?
Korku üzerinden inancı sağlamaya çalışması ve bir aracının varlığı.
Öyle yaparsan cehenneme gidersin, yanarsın, günah, Tanrı seni sevmez... Sanki gidip geldiler de öğrendiler. Ne malûm yanacağım? Belki donacağım? Belki durduk yere çılgınca ağrılar çekeceğim? Neden yanmak yani?
Bir de neden bir aracıyla gönderiyor Tanrı? Aşırı üstün yetenekli bir varlıktan söz ediyoruz. Hepimiz muhteşem sistemlerle mikrop kadar şeyden büyüyüp geliştiren, bunu tasarlayabilen bir varlık... Onca şeyin arasına pekâlâ kendi bilgisini yükleyebilirdi. Ama yapmadı.
Onun yerine kendi yarattığı varlığı, üstelik de şah damarından bile daha yakın olduğunu söylediği varlığı, teste tabi tutuyor. Çünkü ona biat edildiğinden emin olmak istiyor. Hem bana şah damarımdan daha yakın, hem de emin olmak istiyor. Madem şüphe ediyor, nasıl yakın? Madem yakın, nasıl şüphe ediyor?