katliamlar, açlıktan milyonlarca çocuğun ölmesi, hep bir sınava tabii olunması, hep bir azınlığın sefahat içinde yaşaması, sefillik içindeki ezici çoğunluğun nasıl olsa öteki dünya var diye isyan etmemesi, sefahat içinde yaşayanların bu nedenle milyonlarca sefile dinleri pohpohlaması...
ve yukarıda bir seyirci...
insan kendi kaderini ellerinde tutabilir, tutmalı...
dini kendi fikirlerine göre yontup,kendi fikirleri dışındaki insanları munafık, yobaz olarak tanımlayan din tüccarlarının varlığı ve bu insanlara inanan kitleler olması.
Dindar insanların ortak davranışlarıdır.
Dinlerini yaymak için savaş yapmak, kan dökmek ama hoşgörü dini olduğunu iddia etmeleri.
Kendilerini ahlak abidesi olarak görmek, inançlarını diğerlerinin gözüne sokmaları.
Kendileri kadar inanmayanlara yukarıdan bakmaları.
Çoğu muğlak olan dini esasların hepsinin su götürmez kesinlikte ve berraklıkta olduğunu savunmaları.
Kadınlara ikinci sınıf insan, her an namusu kirlenecek, doğurgan ya da anne olmazsa işe yaramayacak objeler olarak bakmaları.
Pozitif bilimlerin önemli olduğunu iddia etmelerine karşın dini hususlar ile bilimsel teoriler çeliştiği her noktada insiyatiflerini dini vecizelerden yana kullanmaları.
Din kavramının bir inanç sistemi olduğunu, her insanın benzer dine mensup olsa da tamamiyle aynı şeylere aynı şekilde inanmayabileceğini idrak edememeli, dini bir anayasa olarak kabul etmeleri.
iyi bir gözlemleyici olmaya başlamaktır. çevrenizi gözlemlediğinizde dinin aslında insanların yarattığı, insanlara kabul ettirebilmek için de bunun ilahi bir güç tarafından emredildiği, emirlerin uygulanmaması halinde kişilerin cezalandırılacağı fikriyle insanların aslında istenildiği gibi yönlendirilmesidir. ve dinin çeliştiği yerlerde ''insan aklı bunu alsa din olmazdı'' mantığı. günümüz dünyasında dinin var olma nedenin yetersiz olduğu yerde, korkutmasıdır.
kulaktan dolma müslümanlıktır. her kafadan bir ses çıkması, zaten çok mantık aranmaması gereken bir dinde ufak detaylara fazlasıyla takılmaktır. hicri takvime göre yılbaşı ise yılbaşı kutlamak günah, kutlamak denmez mübarek etmek denir, tanrı denmez allah denir şeklinde yarım akıllı ayarlara girmek, herkesin birbirinin inancına müdahale etmesi gibi sebeplerdir.
kutsal kitabin ilk emrini yerine getirmeden, (bkz: oku)okuduğunu ve kendince yorumladığını sanan şebeklerin sözlerine inanarak onların söylemlerine göre dini yaşadığını sananları görmek.
edit: bunu da eksilediler ya.
dinden değil ama dindar geçinenlerden soğuma sebebi olabilir:
malum olacağı üzere eşim artık korece dil eğitimi veriyor. öğrencileri de az sayılmaz. neyse öğretmen hanım bir gün öğrencileri ile sözleşip bir kermese gidiyorlar. burada başı kapalı bir bağyan arkadaşımız tarafından kendisine din sorgulaması yapılıyor.
- senin dinin ne hocahanım ?
+ budisttim, lise yıllarımda katolik oldum.
- neeey, ola ola hristiyan mı oldun?
+ size ne ki bunda anlayamadım.
- bak canım, burası müslüman bir ülke.
+ kermesinize gelerek hata yaptım anlaşılan.
- önce müslüman olacaksın, ibadetini yapacaksın. sonra istersen başını da kapatacaksın. ama gönül gözün körse yapacak bir şey yok.
+ sayenizde tercihlerimden daha da memnunum.
olayı bir kaç gün sonra öğrenmem üzerine kermesi düzenleyen vakfa telefon ettim. deyim yerinde ise "canlarına sıçtım." ama vakıf müdürü şöyle bir şey de söylemedi değil hani:
- siz müslümansınız, eşinizin de müslüman olması için gereğini yapsaydınız bu polemik yaşanmazdı.
+ ne kaypak insanlarsınız. demin özür diliyordunuz, şimdi yeniden aslınıza döndünüz. islam'ı siz savunacak ve tanıtacaksanız işimiz zor...
Öyle bir sebep yoktur. Herkesin tuttuğu kendine. Sen niye başkasının dini yaşayışından etkilenip dinden soğuyorsun, kolayı seçiyorsun? Dinden değil o kişiden soğunulması gereken olay.
sanıyorum bunla ilgi en iyi tespiti tolstoy itiraflarım kitabında dile getirmiştir.
"Dinsel öğreti hayatınızda bir rol oynamamaktadır. Insanlarla olan ilişkilerinizde bu öğretiyle asla yüz yüze gelmemektesinizdir. Siz de bu öğretiyi yaşamınızda dikkate almıyorsunuzdur. Dinsel öğreti hayatın çok uzağında ve hayatla ilintisiz bir şekilde dile getirilmektedir. Şayet bu öğretiye tesadüf edilecek olursa, o zaman o, hayattan kopuk, hayatın dışında bir olgudan ibarettir."