mutlak doğruyu anlamanın tek yolu materyalist düşünce sistemi olduğunu haricindeki varsayımları hiçe sayan önyargılı söylem olması bir yana tükiye gibi din = muhafazarlık felsefesini benimsemiş ülke halkları için ise kesinlikle geçerli ve gerçek olan önerme. ancak devamında gerçek dindar entellektüelllerin kabul etmeyeceği önerme. örn: islam öncesi arap medeniyeti ile sonraki islam medeniyeti arasındaki anlamlı sosyal, kültürel, bilimsel farklılıklar mukayesesi. bağdat istilası ve osmanlı öncesi islam dünyası. asıl sorun dindarlaşan insanın cahilleşmesi değil. cahil- bilgisiz insanın ( ön yargılı, hoşgörüsüz, ötekileştirici, faşist, sağcı ( solcuları dinsiz sanmak)) dindarlaştığını sanmasıdır.
'din'i algılayamamış, saldırmaktan zevk alan bünyenin yeni söylemidir..dinin emirleri dogrultusunda yaşamaya çalışma sorgusuzlaşmayı degil tam tersine daha fazla sorgulamayı, ögrenmeyi, araştırmayı gerektirir.asıl cehalet bilmeden konuşmak olsa gerektir.
dindarlaşma ile alakası olmayan bilgisizliktir. şayet varsa bu bilgisizlik bazen laikleşme ile artan putperestlikten daha iyi olabilir.burda sözüm laikliği tapınacak birşey haline getirenleredir.anlayan anladı.
doğrusu "muhafazakarlaşmayla ile birlikte artan dışa kapanırlık" olabilir. kişi dogmaları mutlak sayarak, başkaları ne diyor hiç umursamaz ve öğrenmeye çalışmaz. bu da çağdaş görüş tarafından cahillik olarak nitelendirilebilir.