Dindar olduğunu iddia eden politikacı, delikanlıca, erkek gibi mal varlığını açıklamalıdır. dokunulmazlığını kaldırmalıdır.
Bunu dindar olsun olmasın hepsi yapmalıdır gerçi. Ama dindar olduğunu iddia eden, "ben bu konuda az mürekkep yalamadım" diyen bunda önceliklidir. Hele ki dini özgürlüklerden bahsederek oy istemişse...Hele ki kendisi kadar dindar gözükmeyenler bile "dokunulmazlıklar koşulsuz kaldırılsın" diyorsa... Hele ki meydanlarda kaldıracağız demiş ve üstünden 3 sene geçmiş ise...Yapmalıdır. Yapamıyorsa, birşeyler götürüyor demektir ve dinle alakası yoktur. Hz. Ömer'in kendi için kullandığı mumu ile devlet işlerinde kullandığı mumunun bile farklı olduğu söylenir. Bu anlayış, yöneticilerin nefsin her türlü ihtiyacını gideren, lüks içinde (kimi kaçak) villalarda oturmasına, işçisi memuru çalışırken, kendilerinin 10 gün tatil yapabildiği ve kafasına eserse halkın içinden kimilerine bağırabildiği günlere kadar gelmiştir. Ama haklarında bir iddia oldukları zaman, bunun ispat edilmesi engellenmektedir. korkakça dokunulmazlık zırhına bürünmektelerdir. Ne dine yakışır, ne yiğitliğe.
rahmetli turgut özal için dile getirilmiş olan dindar başbakan ve ya dindar cumhurbaşkanı solaganın genişletilmiş versiyonudur diyebiliriz nitekim özal da bir politikacıdır.