Tam bilimadamı olcam, bir dindarlık geliyor. Arkadaşlar dindar bilim adamı olur, laik müslüman olur. Bunlar sosyolojik niteliklerdir, nicelleştiremeyiz.
Dindar değil köylü varoş alt ekonomik düzeyden gelen insanlardan istisnalar kaide bozmaz ama bilim insanı olmaz.
Temel ihtiyaçlarını karşılayamıyan insanın kendini bilime vakfetmesi manasız anlamsız akıl dışıdır.
bizim ülkede burjuvazi, aristokrasi olmadığından üst düzey bilim insanı çıkmaz.
Din dindarlık kemalistlik sosyalistlik bilimsel düşünce açısından pek farklı değildir.
Sosyal bilimler bahsine hiç geçmiyor.
Tamamen ümitsiz bir alan türkiye de.
Hem akademi rezil durumda hemde potansiyeli olanlar aç kalırız korkusuyla hemen kaçıyor.
ibni sina farabi biruni bugün yaşada ehli sünnete göre kafir sayılırlardı.
Mutezile alimlerini pek sahiplenen müslümanlar azıcık ciddi olun.
ibni sinanın mezarının yanından geçip hacca giden müslümanlara hocaları tükürün dermiş bu fasığın mezarına.
Konu dağılmasın.
inanç din veya ideolojik olsun ciddi bir objektiflik sorunu oluşturur.
Ateizmi çok öne çıkaran bir bilim adamı ile menzilci arasında taraftarlık boyutunda pek fark yoktur.
her hangi bir din ismi zikretmeden, Allah'a, tanrıya, vs. iman ederek bilim yapan yüzlerce isimden görece en vasatı bile bu başlığı açan yazarı ilminin zekatıyla magmaya yollar.
inanç çoğu zaman düşünceye ket vurur. hala evrimi kabul etmeyen biyolog yetiştiriyor bu ülke. hepsi din yüzünden. felsefe 'sınır' tanımaz, tanımamalı zaten. yoksa bilim yapamazsınız. oysa din insana her anlamda 'sınır' çizer.
ama dini ele alan bilim adamı olmalı. bunlar dindarlar içinden çıkıyor sonra bir bakıyorsunuz dinden uzaklaşmışlar. garip bir durum, dini öğrenince dinden uzaklaşıyorlar. hepsi böyle.
Bence böyle düşünmemizin birçok nedeni var mesela:
-Bize anlatilan avrupadaki reform hareketi din adamlarinin dine kullanarak bilime halkı kapatmaya çalışması
-veya şuanda gördüğümuz her dinde olan bazı dini kullanrak üfürükçülük tükürükçülük kadercilik yapilması
Kimi malın kuran'daki "düşünün" çağrılarını "bilimsel metotlarla araştırın" diye paketleyip satarak karşı çıkmaya çalıştığı tezdir.
Kuran'daki "düşünmez misiniz, görmez misiniz?" çağrıları asla ve kat'a bilimsel metotlarla yapılacak araştırmalara çağrı değildir. Zaten öyle olsa, onca lafın arasında bir zahmet bilimsel araştırma metodu tarifi yapılır, "buradan yürüyün. Her gördüğünüzün arkasında bir sebep, her sebebin arkasında başka bir sebep bulacaksınız. Hepsinin arkasında ise ben varım" gibi bir şey söylenirdi.
Oysa ilgili ayetleri hemen takip eden ayetlerde "işte bu Allah'ın eseridir, kudretinin kanıtıdır, o yapmıyorsa kim yapıyor?" gibi şeyler söylenir Yıldırımlardan tutun da bitkilerin büyümesine kadar hep böyledir. Özetle, "görün, düşünün" denilen her şey en cahil arabın bile gördüğü doğa olaylarıdır. Bu olayların hemen arkasına Allah konumlandırılır. Yani bunu doğrudan Allah yapıyor hesabı... Yıldırımı zeus değil, Allah gönderiyor! Çok mu farklı? Velhasıl düşününden kasıt, iki saniye düşünün ve bunu Allah'ın yaptığı sonucuna varındır.
Doğrudan Allah yapıyorsa araştıracak ne kalıyor ki? Hatta bu durumda araştırmak ve araştırılanın izahı olarak doğal bir mekanizma bulmak, Allah'ın "ben yapıyorum, ediyorum" iddialarına karşı çıkmak anlamına gelmez mi?
bilim adamı olmak için, bilimsel olarak bir şeyleri kanıtlaman gerekir. dindar adamlarda bir şeyleri kanıtlayabilme potansiyeli yok. neden yok? çünkü, zaten bu zamana kadar hiç bir şey kanıtlayamadılar. kendi tanrılarını bile kanıtlayamamış aciz insanların bilim adamı olmasını bekleyemezsiniz!
bilim adamı değildir o bilim insanıdır. bilim adamı olsa yerinde duramazsın diyerek konuya yaklaştığım ve başlığın hatalı olduğunu belirttiğim bu entry de böylece burada dursun.
Dindarlığı bilimdışı sanıp genellikle Sünni din inancının ateisti olan düşünce biçimi.
Bozuntuya uğramamış her hangibir dinin bilim ile asla çelişmeme durumu.
Dindarlar sürekli "Din bilimle çelişmez." derler. Ta ki şans eseri Feyerabend ve Kuhn'u tanıyana kadar. O zaman başlarlar "Bilimi Avrupa'nın dinidir. Bilim insanlığı uçuruma götüren pozitivist bir alandır." demeye.
asıl mesele bilimsel araştırma yöntemlerinin dinlere uymaması durumu değil, din ile bilimin çelişmesidir. bu yüzyılda yaşayan bilim insanlarının %90 ı evrimi kabul ederken, biyologların %99 u evrimi kabul ediyor. biyoloji bölümü mezunu ve bu bölümlerde hocalık yapan insanlar o %1 lik kesimin içinde kalıyorlar düşüne biliyor musunuz? çünkü dinleri biyolojinin temelini inkar etmelerine neden oluyor. çünkü allah ol deyince hiçbir şey olmamış, her şey 3.5 milyar yıl içerisinde evrim geçirmiştir. binanın betonları duvarları tamam ama temeli olmasa da olur diyen bir mühendis olabilir mi? yer çekimi teorisi güzel, görelilik teorisi süper ama evrim ve big bang teorisi yalan, uydurma çünkü onlar teori kanıtlanmamış bir şeydir olabilir mi? bir kere teorinin anlamını bilmeyen bilim adamı olabilir mi? nereden geldik sorusuna binlerce kaynak ile cevap veren bilimin en güçlü teorisine inanmayan bilim insanı olabilir mi? sen hangi bilimin insanısın?
17. yüzyılda yaşamış newton'u gelip bu adam inançlıydı diye göstermesin kimse. o dönemde bilim ve felsefe iç içeydi. ayrıca dindar insanlar bilimsel sonuçlar çıkartamaz diye bir şey demiyorum. ancak bilim insanları bugünkü bilimsel sonuçları kabul etmek zorundadır. evrimi inkar eden bilim adamı olamaz. eğer inanmıyorsan bütün canlıların nereden geldiğini açıklayan bir teori yap bundan sonra sana inanalım. olay bu kadar basit.
Bilinenin aksine çoğu dindardı hatta örnek newton
Alıntı;
Çalışmaları 18. yüzyıl Aydınlanma Çağı'nın ilham kaynağı olmasına karşın Newton Eski ve Yeni Ahit'e en az din adamları kadar hakim olan dindar bir Hıristiyan'dı. Newton'un yazılı eserlerinin büyük çoğunluğunu bilimsel çalışmalarından ziyade ilahiyat ve incil ile ilgili çalışmaları oluşturuyor.
