Laik bir ülkede geçerli olan durumdur. bir ülkede yüzlerce faklı dinden ırktan insan yaşıyorsa, o ülkeyi tek bir dine göre yönetmek akıl karı değildir. bu sorun çıkarır ilerleyemezsiniz ve insan haklarını kısıtlarsınız. ama adam dindardır kendi içinde lakin bunu yönetime yansıtmaz o zaman sorun yoktur.
Doğru önermedir. islam inancına göre kul hakkı en büyük günahlardan biridir. Torpiller, fazla vergilerle yapılan kişinin istemediği icraatler, sırf ondan farklı düşündüğü için insanlara yapılan hakaretler, iftiralar... bu liste çok uzar...
(bkz: kul hakkı)
Edit:(aşağıdaki entrylere cevaptır)diyorum ki öteki taraf korkusu olan yani gerçekten allah korkusu olan insan siyaset yapamaz. Herkese eşit davranabilmesi, ah almadan diğer tarafa geçmesi imkansızdır. Bu yüzden gerçekten allah korkusu olan diğer dünyasını kaybetmekten korkar.“Neyle gelirseniz gelin, kul hakkı ile gelmeyin”
yani kul hakkı sadece dindarlar için önemlidir diyorsunuz.
siyasetçi olmak için dindar, solcu, kapitalist, sosyalist olmak değil; adil, hoşgörülü, merhametli, insan haklarına saygılı bir insan olmak lazım.
Sistem laik olduğunda 1 kişinin ve yönetimdeki 1 müslümanın dürüst olması yetmez. Siyaset ekip işidir. Otokontrol mekanizmaları batı hukuku orjinli ceza muhakemeleri usulüyle bir ülkede adaleti tesis edemezsiniz. Adaletin olmadığı bir ülkede hiçbir müslüman etkin olamaz. Çünkü o hesap vermez, ondan hesap da sorulamaz. Hal böyle olunca arzu edilen seviyede ve hakkaniyetle iş de yapılamaz. O halde sizin bu konudaki dini, islamı sorgulamanız abesle iştigaldir. Samimi iseniz değiştirin tüm kanunları. Neden? Çünkü Batı medeniyeti her türlü adaletsizliğe göz yumar. Ama asla Değiştiremezsiniz. Buna gücünüz de yetmez. Zira kafalarınız batı tarafından satın alınmıştır. Siz, özgür falan de değilsiniz. Batının kölesisiniz. Kölelerin efendilerine karşı gelip söz söylemeye hakları yoktur.