adamın birinin yediği halttan müslüman olarak ben niye sorumlu olayım? ya da din niye sorumlu olsun? din kuralları koyar, uygularsın uygulamazsın kişinin bileceği iş. dinin koyduğu kuralları çiğneyen biri varsa da o kişi cezası neyse çeksin. bu mantığa göre o zaman içki içmeyenler, içki içenlere sürekli çemkirsin, dursun. olur mu öyle şey?
sizin tabirinizle dinci miyim bilememem ama islam dinine inanan, kendi çapında seçtiğim dinin de emirlerini yerine getirmeye çalışan bir müslümanım. hüseyin üzmezin taciz olayı çıkmadan önce de çıktıktan sonra da inanan kesimi temsil ettiğini hiç bir zaman düşünmemiştim. kendisini hiç sevmezdim ve sessiz de kalmadım. kitaplarında her zaman kendini öven, kendini inançlı sanan, sosyalistlere laf soktuğunu zannedip böbürlenen bir tarafı vardı. zaman zaman da milliyetçi söylemlerde bulunurdu. necip fazıl kısakürek in bu adam hakkında cezaevinde iken yapmış olduğu tespit çok önemlidir. üstad serdengeçtiye bu çocuğun davranışları çok tutarsız bizi bu çocuk yakacak demiştir. ben bu adamın ne olduğunu yılarca bir türlü anlayamadım. sonra da bu utanılası hadise ile adı anıldı ve inanın hiç şaşırmadım. şaşırdığım taraf bu adamın ne zaman dincilerin (!) temsilcisi olduğuydu. bu adam hiçbir zaman hiçbir yerde beni temsil etmemiştir. eğer bu suçu işlemişse en ağır ceza ile de cezalandırılması gerekir.
korkutan sessizliktir. bu tarz bir davranışı her hangi biri yapsa dinciler asar keserdi. ama mevzu hüseyin üzmez olunca temkinli yaklaşıyorlar. 'tabi canım cezasını yatsın o da' şeklinde söylemlerle. bu yüzden hüseyin üzmez'i direk kendileriyle bağdaştıranlar yine dinciler. eğer dinciler hüzeyin üzmez'e karşı tepkili olsalardı, hüseyin üzmez'i sürekli savunan sahiplenen vakit gazetesini bir günlüğüne de olsa almayarak protesto ederlerdi.
şimdi mevzuyu deniz baykal'a döndürmeye çalışıyorlar kendi ikircikliklerini kapatmak için. yaklaşım olarak herkese aynıyım ben, kim bir kadının ya da çocuğun çaresizliğinden nemalanıyorsa kahrolsun, yok olsun!!!