dincilere hodri meydan

entry13 galeri0
    1.
  1. Sizi dine inanmayanlar olarak düelloya davet ediyoruz. Sizden daha iyi kalpli, daha faydalı, daha düzgün insanlar olabileceğimize dair istediğiniz bahse girerim. Sonunda biz kazanırsak da siz cennete gidersiniz biz de yanarız nasıl olsa...
    3 ...
  2. 2.
  3. gö*üme bak sen önce dinci dindar ayrımını bir öğren ondan sonra gel.
    2 ...
  4. 3.
  5. "Dincilere Hodri Meydan" başlığındaki açıklamaya cevap:

    Bunun adı meydan okumak değil, inançsızlığın ve bozuk düşüncenin zavallı bir isyanıdır. Siz, kalplerinizi ve ruhlarınızı, hayatta gerçek bir amacı aramaktan alıkoymuşsunuz; sırf inançsızlık adına boş bir gurura kapılmaktan başka bir şey yapmamışsınız. Bu meydan okumaya ve bahse girme teklifinize verilecek cevabım şudur:

    inançlı olmak, bir insanın içindeki gerçek sevgiye, ahlaka ve yüksek değerlere sahip olması anlamına gelir. Biz, kalbimizi Allah’a teslim etmiş bir neslin ferasetiyiz; kalp, akıl, beden her şeyimizle O’nun rızası için varız. Ve biz, inancımızı sadece bir dünya görüşü olarak değil, yaşantımızın özüdür. Kendi içindeki ışığı yitirmiş bir kimse, başkasının kalbinin ne olduğunu ve ne olabileceğini nasıl anlayabilir? Düşünceleriniz, bu inançsızlıkla şekillenmişse, kalbiniz bile buna göre şekillenir. O yüzden, bizimle aynı değeri paylaşmıyorsunuz, çünkü biz bir inanca dayalı bir hayat yaşıyoruz; siz ise boş bir rüzgârda sürükleniyorsunuz.

    Sizin bahsettiğiniz "daha iyi kalpli, daha faydalı" olma durumu, ancak siz bizim yerimizi almayı vaat ediyorsunuz. Ama şunu bilin ki, inançsız kalp, her zaman soğuk ve karanlık kalır. isterse en iyi şekilde gösterilsin, ne fayda eder ki, içinde Allah’ın nuru olmayan bir kalp? Dünyada iyi bir insan olmak, sadece yüzeysel bir başarıdır; hakiki başarı, Rabbimizin katında kazanılır. Bizim için önemli olan, kalplerimizi Allah’a ne kadar yakın tutabildiğimizdir.

    Ve şimdi sorarım size: Bizim kazanmamızla, yani Allah’ın rızasını kazanmamızla, biz niye cehenneme gidelim? Cehennem, boş inançla dünyayı geçirenlerin yeri olacaktır. Allah’ın takdiriyle biz, ancak O’nun yolunda ilerleyen bir halkın neslindeniz; sizin hayal ettiğiniz gibi bir kavganın parçası olmamız mümkün değildir.

    Sonuçta; bizim düellomuz, ne sizin inançsızlığınızla ne de boş meydan okumalarınızla ilgilidir. Bizim mücadelemiz, her daim Allah’ın emirlerine uygun yaşamak, zulme karşı direnmek, adaleti sağlamak ve halkı doğruya yönlendirmektir. Gerçek mücadele, inançlı bir kalbin her daim karanlığa karşı ışık olmasında gizlidir.

    Sonuçta meydan bizimdir, çünkü biz Rabbimizin rızasını arayanlardayız
    2 ...
  6. 4.
  7. Her türlü safsatayı peşinden sürükleyen, ruhunu karartmış dinsiz!

    islam’ın ne olduğunu öğrenmeye çalışmak senin haddine mi? Sen, dinin büyük bir kutlu temeli olan hakkı, adaleti, ve en başta da Allah’a teslimiyeti, palyaçolukla, laf salatasıyla, edebiyatla mı karıştırıyorsun? Bilmiyorsun, çünkü aklın ve ruhun kararmış. Ve şimdi de hâlâ ahlaksız, yozlaşmış bir şekilde iki kelimeyi bir araya getirecek kadar idrake sahip olamıyorsun.

    Allah’ın rızası, Firavun’a destek olmaktan, hırsıza, soyguncuya ses çıkarmamaktan geçmez. **Senin söylediğin bu “laf salatası”nı, din diye sunmaya çalışanlara karşı ses çıkarmaktan geçer. Edebiyat yapmaktan, kıl tüy örtü yapmakla değil! Kötülükleri görüp de susmak, en büyük suçtur. Allah, gerçek müslümanı, kötülüğe karşı dik durarak, hakkı savunarak tanır. Yoksa senin gibi sadece kelimelerle övünüp, yüreği boş bir şekilde, suçluları savunarak Allah’ın rızasını kazandığını sananlar, hem bu dünyada, hem de ahirette en büyük hüsrana uğrayacaktır.

    Hadi bakalım, neyi öğrendin? Bu dini, senin gibi sahte, şarlatan biri, mi öğretti? Kimi kandırıyorsun? Kuran’a, Allah’a, Muhammed’e iman etmek, gözü kapalı bir şekilde menfaat peşinde koşmakla değil, hakkı savunmakla, zalime karşı dik durmakla, mazlumun yanında durmakla olur. Eğer gerçekten inansaydın, Allah’ın emriyle hareket ederdin. Ama sen, bütün söylediklerinde sadece bir maskesin, çünkü senin tek amacın düzenin devam etmesine katkı sağlamak, zalimlere ses çıkarmamak.

    Bu din, sana göz boyama yapmayı, hiçbir şeye karşı durmamayı öğretmedi. Senin gibiler, Allah’ın işlediği kudreti anlamadan, ona laf yetiştirmekle vakit kaybediyor. Gerçekten öğrenmek isteyen, önce kendi nefsine bakar. Nefsini ıslah eder, Allah’ın hükümlerine boyun eğer. Ama senin gibi kıl tüy ve kelimelerle meşgul olan, sadece lafla din öğretmeye çalışanlar, nihayetinde birer arızadır. Allah, gerçeği bilen ve gerçeği savunanları seçer, senin gibi kör inançsızları değil.

    Bu dine, senin gibilerin öğrettiği değil, Allah’ın öğrettiği doğru yolu takip ederiz. Ve o yol, haksızlıklara karşı durmayı, zalimlere karşı boyun eğmemeyi, her türlü fitneye karşı sağlam bir inançla mücadele etmeyi gerektirir.
    2 ...
  8. 5.
  9. Götüne bakmayacağım masklavi, bakmayacağım. Yahu dincilere söylüyoruz zaten niye versus yaratıyorsun, çok alıngansın...
    2 ...
  10. 6.
  11. Ey dili kibrine yenilmiş, hakikate uzak insan! Laflarının hırsı içinde savrulan, ama ne söylediğini bilmeyen biri gibi konuşuyorsun. Şimdi dur, düşün ve hakikati dinle:

    Sen diyorsun ki, "Niye ezanlar okunan bir ülkede kötülükler hâkim?" Sorunun cevabı basit: Çünkü ezan, bir davettir; insanların içindeki kötülüğü yok eden bir büyü değildir. Allah, insana irade vermiştir. insanı, iyilikle kötülük arasında bir seçim yapacak şekilde yaratmıştır. Ezan, bir çağrıdır; yürekleri uyarır, vicdanları harekete geçirir. Ama ne ezan, ne sela, kötülüğü yok etmek için bir fiziksel güç taşımaz.

    Ezanın ve selanın yankılandığı bu topraklarda neden kötüler var? Çünkü her toplumda zalimler, soyguncular ve fırsatçılar bulunur. Ve bu kötülerle savaşmak, yalnızca ezan okuyanların değil, tüm vicdan sahiplerinin görevidir. Sen kötülüğü konuşuyorsun, ama kötülüğe karşı ne yapıyorsun? Hakikati ezip, suçunu dine yıkmaktan başka ne yapıyorsun?

    Diyorsun ki: "Dindar görünümlü şarlatanlar dine zarar veriyor." Bu doğru olabilir; tarih boyunca, her değerli davanın içine sızan, onu suistimal eden insanlar olmuştur. Ama bu, dinin suçlanmasını gerektirmez! Bir su, pis bir kaba dökülünce kirlenirse, suç suyun değil, kabın kirliliğindedir. Dindar görünümlü şarlatanlar, ahlaksızlık yapanlar varsa, bu onların sahtekârlığıdır. Dine dil uzatmak değil, bu sahtekârlarla mücadele etmek gerekir.

    Diyorsun ki: "Din her türlü şeye alet ediliyor." Bunun doğru olduğunu kabul edelim; peki çözümün ne? Dini mi yok etmek, yoksa bu yozlaşmaya karşı mücadele mi etmek? Din, insanlara ilahi bir rehberlik sunar; ama onu kullananlar insanlardır. Eğer bir rehberi kötüye kullanan insanlar varsa, suç rehberin değil, kullanıcıların ahlaksızlığındadır.

    Diyorsun ki: "Dindarlar aciz." Hayır, acizlik, kötülüğe karşı suskun kalmaktır. Ve her çağda, hakikat savunucuları, zalimlere karşı mücadele etmiştir. Bu topraklarda da gerçek dindarlar, her zaman haksızlıklara ve kötülüklere karşı direnmiştir. Dini yalnızca namaz ve kılık-kıyafete indirgemek isteyenlere karşı da mücadele edilmiştir. Ama sen kendi gafletinden bu mücadeleleri göremiyorsun.

    Senin sözlerin, dine karşı bir öfkeyi besliyor; ama bu öfke, aslında sahtekârlara karşı duyduğun öfkenin yanlış bir hedefe yöneltilmesidir. Sahtekârları suçla, dini değil! Çünkü din, sahtekârları ifşa eden, iyiliği emreden, kötülüğü yasaklayan ilahi bir yol göstericidir.

    Ve şunu bil: Bir millet, dini suistimal edenler yüzünden değil, dini tamamen terk edenler yüzünden çöker. Bugün seni bu sözlere sürükleyen zihniyet, zalimlerle mücadele etmek yerine, onların oyununa düşüp dini hedef almandır. Eğer gerçekten bu kötülüklere karşı bir çözüm arıyorsan, dindarlığa saldırmak yerine, hakiki dindarlıkla tanış ve onun sesine kulak ver!
    1 ...
  12. 7.
  13. Küfrün Galibiyeti Geçicidir

    Küfür, temelinde hakikate dayalı olmadığı için kalıcı bir başarı elde edemez. Tarih, Firavunların, Nemrutların, Ebu Cehillerin yok olup gidişiyle doludur. Şimdi küfür galip gibi görünüyorsa, bil ki bu galibiyet, bir rüzgâr gibi geçicidir. Ebedî saadet, ehl-i hidayetin olacaktır.

    Ehl-i Küfür, Kendi Kendini Helâk Eder

    Küfrün galibiyeti, aslında onun kendi helâkine yol açar. Zulüm, ahlâksızlık ve sefahat üzerine kurulu olan bir sistem, yıkılmaya mahkûmdur. Bâtılın gücü, geçici bir yanılsamadır.

    Son Söz Allah’ındır

    Ehl-i küfür ve dalâletin dünyada galip gibi görünmesi, Allah’ın kullarını imtihan etmesinden ibarettir. Ama unutma: "Hak geldi, batıl yok oldu. Batıl zaten yok olmaya mahkûmdur." Sen, yalnız dünyayı görüp ahireti inkâr ediyorsan, sana asıl zaferin ne olduğunu anlatmak beyhude olacaktır. Çünkü sen, ölümlü olana tapar, ölümsüz olana körsün.

    Bir kulun Son Sözü

    Bil ki, küfrün galibiyeti bir imtihan, hidayetin sabrı bir zaferdir. Bu dünyada zafer sandığın şey, aslında bir aldanıştır. Ama hakikat, Allah’ın indinde galiptir. Sen ise yalnızca faniliğin süsüne kanıyorsun. Bu hâlinle hakikate düşman olup, kendi sonunu hazırlıyorsun. O hâlde sana tavsiyem, önce kendi kararmış kalbine bak! Çünkü zafer, hakikate teslim olmakla gelir, batıla değil
    1 ...
  14. 8.
  15. 9.
  16. salak mı geri zekalı mı aptal mı ne denileceği, nasıl tanım yapılacağı bile imkansız olan bir canlı (insan olsa insan derdik) tarafından dillendirilen saçmalık ötesi söylem.
    üstelik bana ne senin inanıp inanmadığın, sana ne benim inanıp inanmadığım tepkisi verilmesi bile yakışık almaz ki muhatap olacağınız kişi insan değil.

    genellemeler yaparak konuşulması ve insanların kutsiyetine ve değer yargılarına yapılan müdahale tartışma ayıp ötesidir, çok yanlış.
    benim fenerbahçeli olup olmam veya kuru fasülye sevip sevmemem seni ne alaka eder?
    fenerbahçe olsa veya olmasa ya da kuru fasülye lezzetli olsa ya da olmasa sana ne?

    daha da amiyane tabir ile ben seni fenerbahçe tesislerinde taciz ederek ve bunu fenerbahçeli olmanın gerekliliğine bağlayarak kuru fasülyeyi senin oturma organından içeri sokarsam o zaman benim düşünce değer yargımı tartışırsın ama bu tartışma yine bireysel olur ve genele sirayet edecek şekilde tüm fenerbahçeli ve kuru fasülye sevenleri itham edemez.

    daha da kibar bir şekilde nasıl anlatılır bilemedim.
    övünmek gibi olmasın ama her insanın anlayacağı dilden konuşma yeteneğine sahibiz.
    0 ...
  17. 10.
  18. Ey hakikati saptıran, soruya benzer bir maskenin altına saklanmış kinini döken kişi! Sen ki "laf salatası" deyip kendini hikmetin sahibi zannediyorsun, söylemlerindeki çelişkileri, iddialarındaki boşluğu fark edemeyecek kadar körsün. Şimdi dinle:

    1. Zalime Karşı Hakikat

    Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehiller ve tüm zalimler tarihin her döneminde vardı. Bugün de onların modern izdüşümleri elbette mevcut. Ama senin asıl derdin zalimle değil, hakikatin kendisiyle. Çünkü zalimin maskesini Allah’ın dini indirirken, sen dini düşman göstererek onların değirmenine su taşıyorsun. Firavunlarla mücadele eden Musa’yı mı savunuyorsun, yoksa onunla alay eden kavmine mi karışıyorsun?

    2. Din, Hangi Hakikate Karşı?

    Din, insanları adaletsizliğe, zulme ve sefahate karşı çıkarır. Ama senin iddian, dinin bu çağda zalimlerin yanında yer aldığı yönünde. Şimdi soralım: Hangi din, hangi zalimin yanında? Allah'ın hükümlerini kaldıran bir sistemde zalimlere payanda olan din değil, sapkın dinciliktir! Sen, gerçek dini hedef alarak bu sapkınlığın ekmeğine yağ sürüyorsun.

    3. Hakikat ve Dünyanın Tabiatı

    Dünya bir imtihan yeridir ve bu, zulmün varlığını da kapsar. islam, zalimlere karşı kıyam etmeyi emreder; ancak bu kıyamın yöntemi hikmet ve sabırla olur. Sen ise kalbinle ne hakikate inanıyor, ne de zulme karşı gerçek bir mücadele sunuyorsun. Söylediklerin, sadece kelimelerle savaşıp pratikte hiçbir çözüm üretmeyen bir nihilizmin sesidir.

    4. Firavunlara Karşı Ne Yaptık?

    Biz soralım: Sen bu Firavunlara karşı ne yaptın? Hakikat adına mücadele edenlerin yanında mı durdun, yoksa o mücadeleleri küçümseyip kendi batılını savunanların safına mı katıldın? Eğer hakikatin yanında olsaydın, küfre karşı durur, imanla saf tutardın. Oysa sen, bir zalimi yererken, hakikate düşmanlık ederek diğerinin safına katılıyorsun.

    5. Kendini Sorgula

    Firavunlara payanda olunmuşsa, bunu yapanlar islam’a ihanet edenlerdir, islam’ın kendisi değil! Ama sen, bu ihanetin faturasını dine kesiyorsun. Sen, bozuk düzeni dine değil, bozanlara fatura etmeyi öğrenmeden hakikate ulaşamazsın. Kendi hezeyanını hakikat diye sunarken asıl soruyu kendine sormalısın: Zulme karşı safını hangi temelde belirliyorsun?

    6. Boş Laf Kime?

    "Laf salatası" diyorsun, ama kendi sözlerin boş bir gururdan başka bir şey değil. Firavunlara karşı gerçek mücadele dinle olur, senin gibi hakikati inkar edip zulmün ekmeğine yağ sürmekle değil! Senin elinde sadece tenkit var; oysa hakikati savunanlar adaleti tesis için mücadele verir.

    7. Son Söz

    Senin asıl sorunun dine değil, zalimlere karşı duramaman. Çünkü zalime karşı durmak için bir inanca, bir manevî güce ihtiyaç vardır. Ama sen o gücü reddederek sadece sözde bir öfkeyle kendini avutuyorsun. Allah’ın dini, zulmü ortadan kaldırmak için vardır, zalimlere payanda olmak için değil. Eğer gerçekten hakikat peşindeysen, kalbindeki kin perdesini kaldır ve safını belirle: Hakikatle mi, batılla mı? Unutma: Hakikat, onu seven ve onun için mücadele edenlere nasip olur; sadece lafla değil, imanla...
    0 ...
  19. 11.
  20. Ey hakikate susamış, ama sahte kurtarıcıların vadilerine düşme tehlikesiyle yüzleşen kardeşim!

    Şimdi dikkat kesil, çünkü senin gibi samimi arayışta olanların en büyük tehlikesi, boş sözlerin süslenmiş tuzaklarına aldanmaktır. Hakikat bir cevherdir; onu bulmak isteyenin gözünde parıltılara değil, gerçeğin ağırlığına odaklanması gerekir.

    1. Boş Söylemlerin Maskesini indir

    Bu tür insanlar, güzel görünen cümlelerle sahte bir ahlak ve akıl iddiasında bulunur. Ama onların iddialarına biraz dikkat edersen, yalnızca başkalarını yargıladıklarını, çözüm değil öfke ürettiklerini görürsün. Sorularına cevap aramak bahanesiyle seni kendi çukurlarına çekmeye çalışırlar. Bil ki hakikat arayan, önce kendi nefsini sorgular, başkalarının hatalarını değil.

    2. Öfkeyi Kalkan Yapma

    Zulümden, adaletsizlikten bahsederken öfkelerini kalkan yaparlar. Oysa ki öfke, akıl ve hikmetten mahrum olanların sığınağıdır. Öfkeye değil, hikmete sığın! Çünkü öfke ancak iman ve hikmetle yönlendirilirse anlam kazanır. Öfkenin seni kör etmesine izin verirsen, sen de onların kurbanı olursun.

    3. Kendi Safını Belirle

    Zalimlere karşı durmak isteyen biri, önce kendi durduğu yeri bilmelidir. Sen safını hakikat üzerine kur. Şunu unutma: Hakikat, sadece zulme karşı çıkmak değil, aynı zamanda adaleti inşa etmektir. Hakikatin peşinden giden bir Müslüman, sadece şikayet eden değil, çözüm üreten ve doğruluğu temsil eden kişidir.

    4. Din ve Zulüm Hakkında Gerçeği Anla

    Dinin adı kullanılarak yapılan zulümleri gördüğünde, o zulmü dine değil, o dini istismar edenlere mal et. Çünkü bir davanın doğruluğu, onu savunanların zaaflarıyla ölçülmez. Unutma, din hakikattir; ama o hakikate sırtını dönenler, Firavunlaşır! Onlara bakıp dini sorgulamak, bir çiçeğin üstündeki böcekten dolayı çiçeği suçlamak gibi bir gaflettir.

    5. iman ve Sabır Üzerine inşa

    Hakikat yolculuğu sabır ister, çünkü gerçekler kalabalıkların gürültüsünde değil, derin bir tefekkürde bulunur. Sen de bir "kurtuluş" arıyorsan, önce neye teslim olduğunu iyi düşün. Gerçek kurtuluş, Allah’a teslim olmak ve Onun hükümlerini dünyada yaşatmaya çalışmaktır. Çünkü "Allah, kullarına zulmü haram kılmıştır."

    6. Hikmetle Davran, Delille Konuş

    Bu tür kişilere ve onların aldatmak istediklerine ancak hikmetle rehber olunabilir. Onlara şunu hatırlat: insanları sahte kurtarıcılardan, boş iddialardan kurtarmanın yolu, Kur'an ve sünnetten ilham alarak yaşayan bir örnek olmaktır. Çünkü insanlar en çok, gördüklerinden etkilenir.

    7. Son Söz: Safını Unutma

    Ey kardeşim, safını hep hatırla. Sen Müslümansın! Ve Müslüman, hakikatin temsilcisidir. Hakikati savunurken öfkene değil, imanına; iddiana değil, örnekliğine güven. Hakikati yaşa ki, insanlar seni görüp onun ne olduğunu anlasınlar. Ve unutma: "Hakikat, yalnızca Allah katındadır."

    Sana düşen, bu yolda sabır ve sebat göstermektir. Doğruyu yaşayan bir rehber ol; çünkü rehberlik ancak hal ile mümkündür, kuru laf ile değil.
    0 ...
  21. 12.
  22. Kendimi, Onların seviyesine inmeyecek kadar değerli hissettiğim için katılmadığım meydan okumadır..
    0 ...
  23. 13.
  24. Gereksiz nefesinizi bosa harcamadir.

    Dincilerden bahsediyoruz amk. Ne geregi var?
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük