başlığı görünce bekir coşkunun çok güzel tam da benim duygularım olan bir yazısını paylaşmak istedim.
Kızgınım...
Her şey bir yana...
Onlar, benim en yüce, en değerli duygumu elimden aldılar...
(.....)
Daha ilkokulun üçüncü sınıfında, Emine nenem bana ilk duaları öğretmişti, bir çift mavi çorap almıştı tamı tamına okuduğumda...
Ayağımda mavi çoraplar, Osman amcam elimden tutmuş, Bozova'da cuma namazına götürmüştü beni... ?
Sonra...
Sonra küçük aklım erdikçe ve din adı altında sahtekârın yaptıklarını gördükçe, o ilk duygularımı özlemeye başladım...
Yüreğimdeki huzur beni terk etmişti...
Tertemiz bir ibadethanede, bilge yüzlü, dünyanın kirinden uzak, aklı-bilimi-ilmi-medeniyeti reddetmeyen... Bana sevgiyi-şefkati-barışı-merhameti ve iyi insan olmayı anlatan bir din adamının yanına koşmayı çok isterdim...
Ama olmadı...
Din örtüsünün altına gizlenenleri gördüm...
Çıkarların, sahtekârlıkların, yalanın, dolanın, siyasetin kirli insanları benden önce kapmışlardı oraları...
Ve ben dışarıda kaldım...
Onlarla birlikte olmamak için... Onlarla hiçbir şeyi paylaşmamak için... Öyle uzakta tek başıma...
Belki bu yazıyı okuyunca çoğunuz "Beni anlatıyor" diyeceksiniz...
Çünkü o sadece ben değilim...
En çok bunun için kızıyorum; inanç gibi insanın en masum duygusunu, siyasete, ticarete, kirli-pis çıkarlarına alet edenlere...
Bu sahtekâra en çok kızmam bundan...
Duygularımı çaldılar...
Sığınacak yerimi aldılar benden...
Bir gece karanlığında, hiç kimse yokken ayakta... Gözlerimi kapatıp da koşup gidebileceğim tek yeri aldılar elimden...
En çok bu yüzden...
Kızgınım...
Sözlüğü propaganda aracı olarak kullanan, yahudi dönmelerinin yancıları yüzünden dinden soğumaktır. Aslında bilinmesi gereken tek nokta vardır; bu kişiler misyonerler ve saflar olarak ikiye ayrılan tehlikeli bir topluluktur.
Misyonerler: Bu kişiler yazdıklarının farkında olan bilinçli tayfadır. Amaçları sadece provokasyondur. Dinle ilgileri vardır ama o din islam değil, museviliktir ve hristiyanlıktır. Sadece israilden değil, dünyanın çeşitli Türkiye düşmanı ülkelerinden yönlendirilirler. Sadece sözlüğü değil, internette, televizyonda, radyoda, gazetelerde, sürekli halkı provoke edip kutuplaştırırlar.
Türk milleti kutuplaşıp birbirine düşmeli ki, Türkiye'nin kamu malları babalar gibi satılırken, büyük türk ordusu üvey evlat muamelesi görürken, Türkiye'nin büyük değerleri, bağımsız gazetecileri, profesör ve askerleri suçlama bile yapılmadan cezaevinde senelerce esir edilirken, Türk toprağı israile satılırken, milletin parasıyla iktidar çocukları zengin olurken, hatta ve hatta bağımsız kürdistan kurulurken türk milletinin uğraşacak daha büyük problemleri olsun.
Saflar: Misyonerler tarafından beyni yıkanmış müslümanlardır. Dini kur'an'dan öğrenenler pek azdır bunların arasında. Misyonerler tarafından aklına girilir ve akıldaki din hanesine yeni alt haneler açılır. Örneğin: Tayyip'i üzmek, Allah'ı üzmektir gibi. Bu kişiler misyonerler tarafından doldurulur ve sözlüğe salınır. Bu durumda safların da misyonerlerden işlev bakımından bir farkı kalmaz ama üzülmesinler... Önemli olan niyettir sevgili yobazlar!..
Din Allah ile kul arasındadır. birileri Allah ile kul arasındaki olan olguyu fikir özgürlüğü adı altında burada masaya yatırmak pahasına, inananları rencide rencide etmeye, devam ederse, inananların tepkisi de bir nebze ters ve sert olacaktır.
Şimdi Allah ile kul arasında geçen Kalp-Gönül ve inanç doğrultusundaki olay, yazarımızın soğumasına sebep olmuş...
Yazarımızın işi Allah ile mi ? dincilerle mi ki, Dinden soğuyor?
Madem inanıyorsun Allah için devam et...
Ha yok sen soğudun, O zaman kusura bakmayın Allah'ın sizde hissettirdiği bi şey yokmuş zaten. bence Dinci dediklerine kızıp Allah'a küseceğinize, Oturun bi Allah'la dertleşin, hasbihal edin.
atatürkçüler yüzünden atatürk'ten soğumak, vatanseverler yüzünden vatandan soğumak, teröristler yüzünden pkk'dan soğumak, patronun yüzünden işten soğumak gibi değişik çeşitleri de vardır.
dinle zaten alakası olmayan! birinin onu bunu sunu belki de allah ı kandırmak isteyişi.bir nevi dinden sogumaya bahane arama ve üretme..hani sevmiyorsam bir sebebi var hesabı.
kişinin namaz da gözü yoktur bu yüzden ezanda da kulağı olmaz.
mazeret... mazeret... mazeret...
soğuma kavramı burda tabi çok önemlidir. niçin genelde soğuma kavramını kullanırlar ya da kullananlar genelde ne özellikte insanlardır.
şöyle baktığımızda kimliklerinde islam yazması dışında ve hayatta bir iki ayrıntı dışında pek öyle ahım-şahım hissedilir bir islam mefhumu bulamazsınız. adamın ne üstünden ne başından, ne fikrinden ne zikrinden, ne yediğinden ne içtiğinden, ne yattığından ne kalktığından vesaire islam adına bir emare pek! bulamazsınız.
kendi demeleridir ki "bizim her şeyimiz kalbimizde" söylemi pek meşhurlaşmış hemen her etkide tepki olarak devreye girer.
bu minvaldeki insanlarımız soğurlar taki en dip noktaya kadar. buna islamdaki en dip soğuma noktası mı desek acep bilemiyorum. soğurlar soğurlar ama hiç donmazlar su gibi "0" ın altına düşmezler yani islam fıkhı açısından islam dairesinden çıkmazlar(çıkmasınlarda). su olma özelliklerini kaybetmezler kaybetmemeye özen gösterirler.
kendilerine niçin bu kadar soğuk oldukları sorulduğunda da "dinciler" yüzünden olduğunu söylerler.
tabi su olmak kolaydır;
durağandır-hareketsiz vede hararetsizdir. işi oluruna bırakmak kadar kolay ne varki dünyada. her düşündüğünü yap her canın istediğini ye. kafana göre takıl hesabı. öyle basit mi bu dünya hayatı, imtihan nefes almaktan mı ibaret?
halk arasındaki tabiri imama kızıp oruç yemektir.Mutlaka bünyede dine karşı olumsuz düşünceler doğurmaktadır fakat dine daha da sahip çıkıp dincilere meydan vermemek yapılması gereken eylemdir.
pire için yorgan yakmak gibi bir şeydir bu. oysa aklın yetiyorsa ölçüp biçersin ve aklına yatıyorsa kabul eder,yatmıyorsa reddedersin. değil mi? yani şimdi güzel bir kılıfa sokulmuş, cici ambalajlanmış ama aslında hile hurda olan bir öğretiye sırf bu ambalajı ve onu tüketen sözüm ona kaliteli* insanlar yüzünden sempati ile mi bakacaksın? bu mudur olay?
pek tabi, mümkündür böyle bir şey. pek çok insan pire için yorgan yakmaktadır. yine pek çok insan son derece güzel ve hoş şeylere sırf onları pazarlayan ve tüketen tipler yüzünden gıcık olmaktadır. ne var ki bu, öyle çok takdir edilesi bir durum değildir.
olmayan gerekçelerle dini zorlaştıran,çıkar uğruna insanı-insanlığı düşünmeden yorum yapan insanların neden olduğu soğukluktur..
herkesin dininin kendine olduğu gerçeğini yitirip birçoğunun çıkarı için insanları soğuttukları durum.
çok görülen bi durumdur. her çıkanın kendine dinci kimliğini yapıştırmasından ve boylarını aşan, güzel dinimizin sınırları dışında olan -kendilerince- fetvalar çıkarmalarından kaynaklanmaktadır. bunun hesabını nasıl vereceklerini düşünmeden edemediğim zamanlar olmuştur.