bu ülkede bazen bir iki allah kelamı etmekle eşdeğerdir.
sadece ben miyim böyle düşünen bilmiyorum ancak okula başlamamızla birlikte zorla sevdirilmeye çalışılan bir atatürkle tanışmak, onun kahramanlıklarını dinlemek, bir ülkeyi baştan yarattığına inanmak(!), düşmanı denize döküşünü gözümüzde canlandırmaya çalışmak ve giderek tanrılaştırılan bir atatürke sahip olmak. sonrasında peygamber ile doğum tarihlerini, annelerinin isimlerini karıştırmak.
sürekli olarak öğretmenlerinden osmanlı padişahlarının ne denli haysiyetsiz(!), deli oduğunu, sarayda gününü gün ettiğini dinlemek, osmanlıyı yerin dibini sokmak. sonra ikileme düşmek bunlar değil mi bizim atalarımız diye düşünürken, kanınla, canınla, töre-adedinle, kültürünle onlardan izler taşımak, ama sevgi besleyememek.
senelerce televizyonlarında, gazetelerinde nerede dinle hasbel kader ilgili birisi olursa anında yaftalamak, yobaz, gerici, dinci, örümcek kafalı demek.
bilemiyorum bize mi özgü insanoğlunun genel yapısı mı, her zaman çok övülene değil çok dövülene kendimizi yakın hissedişimiz.
beynin üzerinin örümcek ağı ile kaplı olması sonucu ortaya çıkan durumdur.
sadece ben mi böyle düşünüyorum bilemiyorum fakat, doğumumdan itibaren seçimsiz bir yola sürüklendim. ailem ve yaşadığım çevre bana "bizim gibi olmak zorundasın" gözleri ile baktı. ailemin istediği gibi yetiştirilmek zorunda ve topluma kazandırılmak durumundaydım. "nasıl" ve "neden" sorularını soramadan susturuldum, ya da dövüldüm. sürekli ebeveynlerimden ve toplumdan dini öğretileri benimsememiş, inançsız insanların ahlaksız olduğunu, kötü olduğunu dinledim. sonra ikileme düştüm. "neden ahlak insan'i bir yön kazanamıyor","neden seçilimsiz bir doğumun üzerine kendi örf-adetimi, gelenek ve göreneklerimi, dini inanışlarımı üstün görmek zorundayım","niye yaşıyoruz" gibi sorular sormaya başladım.
senelerce televizyonlarda ve kahvelerde, sorgulamak isteyen, mantık arayan insanların "ahlaksız","dinsiz","komunist" hatta "satanist" olduğunu izledim, işittim.
bilemiyorum bize mi özgü insanoğlunun genel yapısı mı, her zaman akla ve bilime değil çok okuyup çok üfleyene, doğmalara ve metinlere kendimizi yakın hissedişimiz.
gözlerim yaşlı bir şekilde yazımı tamamlarken, işaret parmağım ve yanındaki parmağımın arasına girmiş baş parmağın oluşturduğu şekli, değerli yobaz kardeşlerime göstermek isterim. ağlıyorum. evet ağlıyorum.
dini kullanıp insanları dinden sogutanların sorunudur ki müslümanlıgın bunda bir suçu yoktur. suç insanların yaptıgı tüm pislikleri dine entegre edip sanki bunu din emrediyor gibi algılayıp herkese aynı gözle bakmaktan geçer ve sonra tüm herkese anlamsız sıfatlar takıp yobaz bağnaz örümcek kafalı vs vs gibi terimler ile ezmeye çalışıp kötüleyip geçmişi unutturup, sevmeyi sevilmeyi ve sevmenin de nedemek oldugunu zihinlerden kazıyıp tümü ile yok ettikten sonra geride kime göre neye göre çagdaşız sorusu ile bir çok şeyimizi elimizden alıp gittiklerinde kim geri kafalı olur kim yobaz olur muallak durum budur işte.
özel kanalların yaygınlaşması ve öğretmenlerin çoğunun sol görüşlü olması ile birlikte yaygınlaşan, türban takan veya allah muhammet diyen kişi olmaktır.
sayın neye inandıklarını bilmediğim kendilerinin de bildiklerinden şüphe ettiğim arkadaşlarım, insanlar kendileri gibi düşünmeyen, davranmayan ve hatta hissetmeyen kişilerden rahatsız olurlar. onda bir sorun olduğunu düşünürler. çoğunluğunu müslümanların (en azından kendilerini öyle sananların) oluşturduğu bir toplumda islamiyetin gerektirdiği şeyleri yapmamanın, belki de ve hatta ona karşı bir duruş sergilemenin istesek de istemesek de, beğensek de beğenmesek de bir karşılığı olacaktır. yalnız bu karşılık ailede, bilemedin yakın akrabalarda, olmadı son ulaşacağı nokta mahallede olacaktır ki istisnai durumlar dışında beş vakit namaz kılmadığından, sakal bırakmadığından, türban takmadığından dolayı birileri bu tip karşılık vermez. telvizyonlarda ise bu tür hakaret amaçlı bir şeyler söylenmiş olsun duyulmuş görülmüş değildir.
neye inandığınızı bilmediğimi söyledim ancak şunu biliyorum ki insanoğlu bir şeylere inanmak zorundandır. ben tanrı diye allaha taparım sen bilime, aklına, mantığına taparsın veya artık neye istersen ona taparsın. ama şunun hakkını vermek zorundasın ki allaha tapanlara taktığın o yobaz, gerici, örümcek kafalı sıfatları onları çok yaralamıştır. bunu yaparken her türlü yazılı ve görsel basını kullanmaktan çekinmediğini ayrıca belirtmekte fayda görüyorum.
atatürkü sevdirmek adına uyguladığın politika yanlıştı ve ters tepti. halkta atatürk antipatisi oluşturdun. sevilmesi çok da zor olmayacak birisini sırf bu nedenle sevdirmedin.
çok uğraşılarak ulaşılmaya çalışılan "insan ahlakı"na bundan 1400 yıl önce ulaşmış olan "islam ahlakı"nda seni ve tüm yanlış şeylere inananları bekliyorum.
şimdi bunları okurken gözlerin yaşaracaktır eminim. şimdi elini o düğümden kurtar ve sil o göz yaşlarını. bu arada göz yaşın da, onu silmeni sağlayan elin de, hatta aldığın her nefes de nimettir aklında olsun. boşa harcama.
yobaz fikirlere sahip olmakla, yobaz yobaz konuşmakla, davranmakla, yaşamakla olunur.
ha yobazlar tüm bunları "iki allah kelamı etmek" diye özetliyorlarsa kendi bilecekleri iştir. ne kelamı ettiğini iddia ederse etsin biz yobaza yobaz deriz.
birincisi dine bağlı olmak bağnazlık değil aslında yobazlıktr. dine aşırı şekilde bağlanmak bağnazlıktır. ayrıca bir dine inanmak demek onun içinde olan her şeyi kabul etmek demektir ve dine inanan herkes aynıdır denebilir. o içerikten genelleme yoluna gidilebilir.