gayet net ve açık bir soru. şöyle ki, yaşadığım mahalleye hiç ihtiyaç olmamasına rağmen yeni bir camii daha yapılma kararı alındı. şimdi bu camii yerine bir hastane bir okul bir kültür merkezi veya daha farklı ama tamamen ihtiyaca cevap veren birşey yapılamaz mıydı? neden bu her yere camii kondurma merakı? sanki her vakit doluyor mu camiiler?
Dinin insanlara ihtiyacı olduğunu iddia etmek, dini ve sahibini tanımamaktır. Bilakis buna mukabil inanç ve kulluk ihtiyacı insana özgü fıtri bir olgudur. Yani insanoğlunun dine ihtiyacı var. Yaradanını bilme ve tanıma, bu çerçevede rabbın istediği şekilde ona kulluk ve ibadet edebilmek ancak din ile mümkün kılınmıştır. Dinler tarihi incelendiğinde taa hz adem (a.s.) den beri insan, yaradılış gayesine uygun olarak bu ihtiyacına cevap verecek ilahi emir ve yasaklara uygunluk arzeden toplum içindeki yaşantısı talim terbiye ve tanzim edilmiş, rasul ve nebi olarak bilinen peygamberler vasıtasıyla ilahi emir ve yasaklar kural ve kaideler silsilesine yani yüce allah tarafından gönderilen dinlere muhatap kılınmıştır. Zaten yüce allah bu konudaki gayesini bize şöyle haber vermektedir; "Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." O halde burada kul makamında kim varsa muhtaç olan da odur. Bu manada ister ferdi ve beşeri (tek başına) ister sosyal ve ictimai (cemaat halinde, toplum olarak) tüm insanlar dine muhtaçtır. Tıpkı yüce allaha muhtaç oldukları gibi. Dini olmayan insan eksiktir noksandır hatalıdır yanlıştır. Bunları tamamlaması ve insanı kamil olabilmesi ancak dine tam tabi olmasıyla mümkün olabilir. Yoksa cenabı hakk insanoğlunu son derece kamil olarak da yaratabilirdi. Fakat hikmeti huda öyle olmadı. insan hamdı, bu dünyaya pişmek yanmak ve olgunlaşmak için gönderildi. Bu yaparsa ancak kendine ve topluma faydası olur. Bunu yapamazsa ne kendine ne topluma hayrı dokunamaz. Burada ilim devreye girer. Maddi ve dünyevi ilimlere verilen ehemmiyet, dini ve manevi ilimlere verilmezse ortaya batı medeniyetinin hali, emperyalizme, materyalizme hizmet eden arabozucu fitne fesad ve terör çıkarıcı kan dökücü, gücün paranın ve dünyevi maddi menfaatlerin kulu kölesi olmuş zavallı bir mahluk çıkar ki istenilen ve beklenilen arzu edilen bu değildir. Yada bu durumun tam tersi olur ki buda ancak özgürlüğünü şerefini haysiyetini yitirmiş maddi dünyanın baronlarının eşekliğini yapan paryası esiri ve maskarası olmakla nefsini tatmin eden zavallılar karşımıza çıkmaktadır. Yoksa islam izzetlidir. Zilleti asla kabul etmez. insanoğlu imanı kamil, insanı kamil olursa allah onu meccanen (karşılıksız) izzetlendirir. Hiçkimse onu zillete düşüremez.
ilk emir "oku yaradan rabbinin adıyla " hikmeti buna binaendir. Zira her ilim, allahın varlığının ve birliğinin delillerindendir. O na işaret eder. O nun kudreti karşısında ise ancak kulluk hamd (ibadet/yaradana tapmak) ve şükür lazım gelir. Din, sabır ve şükürdür.
Bu hakikate itibar etmeyenler daha dünya hayatında sahte ilahlara taparak hem dünyada, hem de ahirette acziyet sefalet zillet ve meskenete düçar olacaklardır. Siz bakmayın onların dünyayı cennet gibi yaşamalarına aldanmayın kanmayın. Onların dünyaları cennet. Ahiretleri berbat. Biz hakikatli müminler olsa idik dünyamızda mamur, ahiretimizde mamur olurdu. Heyhattt. Öyle olmadıysa suç bizim. Dinimizin değil...