siyaseti ianaca dayandırmak adına yapılan eyledir bunun bilincinde olnması ne kadar yüce bir duygudur ki bunu biip oyuna gelinmemelidir. inanç uğruna herkesi her şeyi yapar bunun en farkında olan insanlardır zaten politikacılar.
sözlükte bile var olan durumdur. inananlar dinine küfredenlere, inanmayanlar dindar yazılara sürekli bok atar aptal bir duruma düşerler. gereksizdir. dünyada siyaset neyi düzeltmiştir ki burada düzeltsin en iyisi sözlükte kavramlar üzerine veya günlük yaşam üzerine konuşulmasıdır.
tükenmeyecek tek kaynağın din olduğunu düşünen/bilen kişilerin iktidar mücadelesini kazanmak için gerçekleştirdiği eylem. başarıya ulaşmakta etkin olan bir yöntemdir ama başarıya ulaşan din ya da dindarlar değil, dini kullananlar oluyor ne yazık ki. halkın cebi boşalırken, din üzerinden siyaset yapanların cebi, kasası doluyor. dini duyguları sömüren bir yardım derneğine alyansını çıkarıp bağışlarken biri, bir diğeri son model arabasıyla tozu dumana katıyor. oğlunu/kızını okutmaya gücü yetmezken birinin, diğerinin oğlu/kızı amerika'da okuyor. bunları ortaya çıkaran da dinsiz diye suçlanıyor.
sömürünün en dayanılmaz, en geniş kapsamlısını yapmaktır. din deyince akan sular durur. kullan kullanabildiğin kadar. sonsuz derya denzi. insanlar mantık kullanma ihtiyacı duymadığı sürece prim getirir.
bir ülkeyi, toplumu, topluluğu bölmek hatta iki kişinin arasına fitne tohumlarını atmanın en iyi yolu dindir. inançlar insanların çıkarları gerektiği gibi savunabileceği şekilde "bu yanlıştır, bu doğrudur, bunu yaparsan sen de doğrusun dolayısıyla cennetliksin, bunu yapmazsan yanlışsın cehennemliksin" diyebileceği şeyler değildir her ne kadar kimsenin böyle şeyleri iplememesi ve kendi doğrularına göre insanların doğru-yanlışlıklarını değerlendirse de. inançlar soyuttur, somutlaştırma çabamız gereksizdir. din üzerinden siyaset yapmak da tam anlamıyla insanın kendi doğrularını başkalarına kanıtlamak çabasıyla giriştiği yöntemdir. iyi de olsa kötü de olsa, hatta bu siyaseti düzgün bir şekilde yapsa bile insan, toplulukta kargaşa çıkmasını engelleyemez. yanlıştır, din siyasete hiçbir gerekçeyle alet edilmemelidir.
vatan uzerinden, millet uzerinden, ataturk uzerinden, insan haklari uzerinden, demokrasi uzerinden, falan filan uzerinden siyaset yapmaktan pek bir farki olmayan sey.
Siyasetin kapitalizm sistemi içerisinde faşizan örgütlenme biçimi ile ortaya çıkan boyutudur . Din ve devlet eş zamanda ortaya çıkmış ve toplum üzerinde oluşturduğu baskı oligarşisi ve çıkar gruplarıyla belirli bir zümrenin silahı haline gelmiştir . Bu açıdan zaten dinsiz bir siyaset , siyasetsiz bir din düşünülemez .
(bkz: Din kitlelerin afyonudur.)
yurdum insanını en kolay kandırma yolu. güya dine yakın olan her kişi iyidir ya!
bir takım topluluk, grup veya direk amaca nönelik çalışan sömürücüler reklamlarını ilk olarak dinden yana kullanırlar. yazık ki insanlar ya buna inanır yada inanmasada etkisinde kalır. aslında suç, din üzerinden siyaset yapanda değil; evrensel dinimizi ondan bundan duyarak öğrenmeye çalışan, araştırmayan, koyun olmayı tercih etmiş kesimdedir.
ülkemizde nerdeyse tek siyaset kaynağı. dindar kesim çıkar biz sizin inançlarınız için çalşıyoruz/çalışacağız dininizi doya doya yaşayacaksınız yeter ki oyunuzu bize verin ülkenin başına biz geçelim der. diğer kesim ise bunlar şeriatçı, kafatasçı,laik cumhuriyeti yıkmak istiyor diye aynı teraneleri okur. ama bilmezlerki insan inançlarını/inançsızlıklarını kendilerine göre yaşamak isterler sizin korumanıza muhtaç değillerdir. halkımız iktidar peşinde olan düzenbazların oyununa gelmektedir ya neyse.
bazı ülkelerde,bazı kimseler devleti soymak için çeşitli kılığa girerler..Bunlar partilerde,parlamentolarda boy gösterirler..Oyunlarını tamamlamak için de bir takım şeyler kullanırlar ki din bunlardan en önemlisidir..
işte bunlar yüzlerine devlet adamı maskesi takıp halkı soyarlar..
Allaha çok şükür memleketimizde böyle şeyler yok(!)
erdoğangiller'in büyük başarıyla becerdiği hadisedir.öncelikle din üzerinden siyaset yapan kişi halkını çok sever ve o yüzden halkın zayıf noktası olan dinden medet umar, unutmamalı her şey allah için...
12 eylül sonrası türkiye'sinde türk ulusunun önüne konan yeni bir ayrışma, kutuplaşma, milli bütünlüğümüzü zayıflatma ve gerektiğinde siyasi istikrarsızlık yaratma politikasının maşa olarak kullandığı kesimlere sık sık uygulattığı yöntemdir. aynı mantık bu ülkede laikliği; dini inanç özgürlüğünü teminat altına alan bir ilke olarak değil, dini siyasete alet edenlerin ekmeğine yağ sürercesine inanç özgürlüğüne baskı yapan bunun sonucunda belli bir tepki doğuran bir kavram haline getiren yöntemi de karşı kesime uygulatmaktadır. bu politika bununla kalmayıp bir de temelde isimleri bile tamamen aynı harflerden oluşan iki kardeşi türk-kürt sizin isminizin harflerinin yerleri farklı diyerek düşman eden bir yöntemi de uygulatmaktadır. bu yüzden türkiye gerçek sorunlarına karşı (istihdam, eğitim, sağlık, sosyal refah vs.)politika üretemeyen daha doğrusu bunlara fırsat bulamayan her an bir siyasi kriz eşiğinde olan bir ülke konumunda olmuştur.
mantık basittir;
olmaması gerekenlerden fakat bu yaşadığımız dünyada pek geçerli olmayan bir şey. zaten düşünüldüğünde siyaset de biraz böyle bir şey özünde. kendi mecrası olmayan, bütün kavramlarla iç içe girmiş karmaşık bir dünya.
en az kavramlar üzerinden siyaset yapmak kadar iğrenç bir eylemdir. yıllardır laiklik nedir diye insanlar birbirini yiyor. laikliğin tanımını yaptıktan sonra her şey düzelecek mi a.k? fakirin karnı doyacak, işsizler iş bulacak, sosyal hizmetler daha iyiye mi gidecek? anca boş laf üretiyoruz, bir şeyler tanımlamaya çalışıyoruz. bu konuların tartışıldığı sürede elle tutulur icraatlar yapılsa her şey daha iyiye ve güzele gidecek ama nerde o düşünce? he nerde?
din, cumhuriyet, atatürk, demokrasi, kutsal sayılan genel geçer(ülkede) tabular üzerinde siyaset yapılması iri kıyım şekilde yanlıştır. bunu yapan kişiler sağ diye anılsalar da. geçmişe göz attığımızda sol da bunu pek hala kendine yararlı bir şekilde kullanmıştır. yargıya gitmeyip bunu seçim malzemesi yapmışlardır. tekrar izah etmek istiyorum. tüm dünya bir dinden, bir düşünceden, bir ulustan olsa karışıklık olmayacak mı? zaman zaiyatı vermeyeyim. cevap vereyim.
olacak, pekala. dünya rant dünyasıdır. babası olsa insan kendi özgürlüğünü(rant a dönüşmüdür şu asırda) sınırladığında basıyor babasının boğazına..
türkiye siyasetinin en önemli hastalıklarından biridir. şuursuz, bilgisiz kulaktan dolma islami eğitim alan insanımızın da çocuk gibi çabucak kanması durumudur. akıllı düşünen ve olayları sorgulayan insanlar bu tuzaklara düşmemektedir. bu zamanda herkes kendini yetiştirmek zorundadır yoksa hayatı boyunca köle olmaya mahkunmdur.
bir tarafın dindar kesimi hedef kitle görerek diğer tarafın da dindar kesimi rejim düşmanı ilan etmesiyle ülkemizde vuku bulmuş durumdur. şimdi burda hangisi din üzerinden siyaset yapıyo derseniz, yapmayan mı var? bunun türkçesi bok sidiğe mana bulmuştur.
dindar kesimin kazançlı çıkmasının sebebi ne?
onlar birşeyi savundular.
dindar kesimi rejim düşmanı ilan edenler neden kaybetti?
onların tek siyaseti dindar kesime tü kaka demekti.
bir dahaki seçime kadar da patron bellidir ve türkiyede iki kişiden biri de patrona oy vermiştir. o yüzden demokrasiye inanan bir toplum olarak hükümetimizin arkasında duralım ama yanlışlarında da muhalefet görevimizi asla aksatmayalım.
