doğrudur. tek sebep bok var gibi yiyişip yiyişip çoğalmamız.
rekabeti arttırmamız bu kadar insana yetmeyen dünya ve kaynaklar.
dolayısıyla biyerinize zincir bağlayamayacaklarından .
önünüze din ırk gibi ayrımları kemik gibi atmaları.
oltaya gelenin can verip popilasyonu kontrol altında tutmala çabalarında yol almaları.
nüfus artışının yoğun olmadığı ülkeler hep gelişmiş ülkeler.
oralarda ırk din diye birbirine giren insanlar bulamazsınız.
rekabet yok adamların kafası rahat refah huzur ne yapsınlar dini ne yapsınlar ırkı kendi kendilerine yetiyorlar.
ama bok var gibi çoğalan toplumlar çoğaldıkça bozulur.
bozulmak zorundadır.
eğer faşist bir yönetime sahip değilse.
her kafadan bir ses çıkmasını engelleyecek kadar faşist bir yaklaşıma sahip değilse.
çin gibi. yolsuzluk yapanı katili tecavüzcüyü teröristi asacak bertaraf edecek yasalara sahip değilse.
sosyalizmin alt sınıfların uyuşturucusu olduğu da bir gerçektir. ne var ki artık sosyalizmi umursayan alt sınıf kalmamış gibidir...
sosyalizm -umursayan geniş kitleler olduğunda- alt sınıfların uyuşturucusuydu. zira mümkün olmayacak vaatlerle dünya sahnesine çıktı. marks ve engels dünya tarihini, batı tarihini esas alarak okudular ve ilkel komünal toplum, köleci toplum, feodal toplum, kapitalist toplum ve gelişmiş komünal toplum aşamalarını tanımladılar. marks'a ve engels'e göre önceki aşamalar sonraki aşamaları ve haliyle gelişmiş komünal toplumu kaçınılmaz kılıyordu.
bu varsayım en az iki noktadan sakattı:
1- kaçınılmaz tarihsel gelişim diye bir şey yoktur. avustralya keşfedilmeseydi aborjin yerlileri aradan ne kadar zaman geçerse geçsin oldukları gibi kalacaklardı..
2- daha da önemlisi, ileri sürülen gelişme aşamalarında gözden kaçırılan bir husus vardır: o da her zaman yönetenlerin ve yönetilenlerin olmasıydı. adını ister köleci toplum, ister feodal toplum, ister kapitalist toplum koyalım, hepsinde yönetenler ve yönetilenler vardı. nitekim sscb'de de aynısı oldu!.. e haliyle vaat edilen dünya cenneti kurulamadı, sonunda halk bezdi... dinin daha uzun süre ayakta kalmasının sebebi cenneti öte tarafta vaat etmesidir...
george orwell'ın meşhur kara ütopya eseri 1984'ü bilen bilir... george orwell tek parti yönetiminde bir toplum kurgulamıştır. kurgusal toplumda halk üç sınıfa ayrılır: iç parti üyeleri, dış parti üyeleri ve parti üyesi olmayanlar...
yönetim son derece baskıcıdır. fakat baskının en yoğun uygulandığı sınıf dış parti üyeleridir ki günümüz toplumunda orta sınıfa tekabül etmektedir. dış partinin sıkı kontrol altında tutulması zaruridir. ekonomiden en büyük payı alan iç parti üyelerinin sayıları azdır haliyle... iç partinin düzenin devamını sağlayabilmesi için dış parti üyelerine ihtiyacı vardır. ne var ki kaynaklar onların yeterince sebeplenmesine yeterli değildir. tabi ki durumları parti dışı insanlardan daha iyidir fakat asla iç parti üyeleri kadar pay alamazlar. dolayısıyla aradaki boşluğu boş düşüncelerle doldurmak icap etmektedir. george orwell'in kurgusunda ihtiyaç duyulan boş düşünceler din değildir ama bu üzerinde durulmaya gerek olmayan bir ayrıntıdır. zaten günümüz toplumunda da orta sınıfı nizam ve intizam içinde tutan tek boş düşünce din değildir.
günümüz toplumunda insanların sorunu şudur: herkes sadece kendi sınıfının gerçekleri konusunda yeterli bilgiye sahiptir. insanların çoğu ne altındakilerin, ne üstündekilerin yaşam tarzları, inançları, ahlaki değerleri konusunda yeterli bilgiye sahip değildir.
toplumun tüm sınıflarının durumunu müşahede etme imkanı olanlar görürler ki dine bağlılık orta sınıfın bir özelliğidir. üst sınıflar dini umursamaz. garip bir şekilde alt sınıflar da öyle... keza aile değerleri, ahlak, insan ilişkileri, milliyetçilik vd. hususlarda üst sınıfların tutumuyla alt sınıfların tutumu arasında büyük benzerlik vardır. elindekinden memnun olmayan ama bir alt sınıfa düşmekten ölesiye korkan orta sınıfların hali ikisinden de farklıdır. orta sınıfın insanları, üst sınıf mensuplarının ve alt sınıf mensuplarının aile bireyleri arasındaki ilişkileri ve özellikle para kavgası çıktığı zamanki tutumlarını gözleme imkanına sahip olsalar ne demek istediğimi anlayacaklardır.
yorumumun anlaşılabilmesi için bir kaç noktayı göz önünde bulundurmak gerekir: alt sınıftan kasıt düzenli bir işi olan insanlar değildir. bir iş bulan, bir kaybeden, iki lokmanın derdinde olan insanlardır. üst sınıftan kasıt parası olanlar değildir. bir kaç kuşak boyunca paranın devamlılığını sağlamış olanlardır. bu husus diğer sınıflar için de geçerlidir. keza basitçe üç sınıf yoktur. arada olan sınıflar da vardır...