gerçek iyi ve kötünün ortaya çıkacağı, insanların nasılsa cennet var düşüncesiyle kendilerini salmayacakları daha da iyisini yapmak isteyecekleri, isimlerini bırakabilmek amacıyla büyük işler yapmak için daha çok uğraşacakları bir dünya olurdu. çünkü bilirlerdi ki asıl ölüm bedenin değil ismin ölmesidir.
sevdiklerimizi kaybettiğimizde onların aslında ruhlarının olduğunu, ahiret hayatında tekrar görebileceğimiz yalanına inanmak zorunda hissetmezdik kendimizi. gerçekten ağlardık arkalarından. tekrar görememe korkusuyla değil gerçeğiyle...
1-Diyanet işlerine aktrılan bütçe (ki Milli Eğitim Bakanlığının bütçesinden fazladır), ülkemizin milli gelirine aktarılacak, sosyal refah seviyesi yükselecektir.
2-inşaat sektörünü canlandırdığı bahanesiyle mantar gibi türetilen camiler yerine, toplum yararı gözetilerek okullar, tiyatrolar, sanat merkezleri vs. inşa edilecektir.
3-Halkımızın ibadete ayırdığı zaman (sadece namaz için yılda 26 gün) iş gücü olarak üretime katılacaktır.
4-Bilim, sanat önündeki engeller kalkacaktır. Bugün üniversitelerimizde Evrim Teorisine şüpheyle bakan sözde hocaların, öğrencilerin olmasının tek sorumlusu dindir.
5-Kadına verilen değer artacak; töre, namus cinayetleri azalacaktır. islamiyet öncesi Türklerin kadına verdikleri değeri hatırlamamız yeterli.
6-Halkımız arasındaki binbir çeşit kutuplaşma (sünni, alevi, hristiyan, az müslüman-çok müslüman, dinsiz, türbanlı vs.) ortadan kalkacaktır.
7-Çevreye olan duyarlılığımız artacaktır. Hayvanlar ve bitkilerin bizim için yaratılmadığını idrak edecek, onlara hak ettikleri değeri vereceğiz.
8-Arapların batıya olan komplekslerinin bize olan yansımalarından sıyrılacağız, bu sefer gerçekten "yaratılanı severiz, yaratandan ötürü" diyerek müslüman olmayan toplumlara daha hoşgörülü bakacağız.
9-TV kanallarını meşgul eden çağ dışı tartışmaların (deccal, zülkarneyn, yecüc-mecüc vs.) yerini bilimsel tartışmalar alacaktır.
10-Hac turizmi tarihe karışacak. Araplara giden milyarlarca TL, içeride kalacaktır.
11-Daha 5-6 yaşlarındayken cehennem korkusu ile büyütülmeye başlanmış psikolojik sorunlu (bana göre hastalıklı) bireyler yerine ahlaklı bireyler yetiştirme çabasında olacağız.
12-Kadına ve sekse aç erkekler (tüm arap ülkelerinde olduğu gibi) yerine, daha sağlıklı erkek, dolayısıyla kadın bireylere kavuşacağız.
(bkz: Din olmasaydı kaos olurdu diyenler önce şu Japonya, Danimarka, Norveç'e baksınlar sonra yorum yapsınlar.) *
Pek çok muhafazakar, din sayesinde ahlaki yükümlülüklerimiz olduğunu söyler. Oysa, dünyadaki felsefik gelişim ve ahlak olgusu dinler yeryüzüne inmeden varolmuştur. Zaten dinler kendi orjinlerini bu kültürlerden yararlanarak oluşturmuştur. Bu basit mantıkla değerlendirildiğinde, din olmasaydı hiçbir şey değişmez hatta daha da ileriye giderdi. Maalesef dünyanın büyük bir kesimi 2500 yıldır yerinde saymakta, saymakla kalmamakta ve tüm bilimsel gelişmeleri sekteye uğratmaktadır. Ayrıca siyasal yönden bir çok kirli ideolojiyi de beraberinde getirmektedir. Çünkü, ilk önce din vardır, sonra bunu kullanarak emperyalizmi geliştirdiler ve para kavramı ortaya çıktı. Bu üçlem, bence şeytan üçgeni, birlik olup dünyadaki adeletsizliği doğurdu. işte gerçek ahlaki çöküntü burada başladı. Yazıma da bu nedenle ahlaktan başladım ki dinin savunduğu en önemli öge aslında onda olmayan bir kavramdı.
Bakın richard dawkins ne diyor.
-insanların iyi olması için Tanrı korkusuna ihtiyaç vardır diyenlere ne cevap verirsiniz?
- Ne kadar kötü bir düşünce bu, ne kadar üzücü! Tanrı’yı gökyüzündeki polis gibi görmek bu. Eğer karşınıza sadece Tanrı korkusu duyduğu için iyilik yapan, ya da Tanrı’dan korktuğu için kötülük yapmayan biri çıkarsa onunla arkadaş olmayın. Polisin yakalamasından korktuğu için hırsızlık yapmayan biriyle yakın ilişkide bulunmak istemezsiniz.
akla ilk gelen düşüncenin aksine herkes ateist olamazdı çünkü ateistlikte olamazdı. ortada bir tanrı zaten olmazdı. bu yüzden kimse onu inkarda edemezdi.nitekim ateistlik zaten bir din değil bir görüştür. bunuda hatırlatayım istedim.
zira 2 bin bilmem kaç sene önceye gidip din olgusunu çıkarırsan yeryüzünden hiç yaşanmamış kabul edersen, günümüz dünyasını tasavvur edebilmek, insan beyninin sınırlarını aşacak karmaşıklıktadır. (bkz: kelebek etkisi)
ama içimden bir ses, günümüzden daha iyi bir toplumun var olacağını söylüyor.
kimsenin adına konuşamam lakin kendi adıma; ben bugün yoldan çıkmamış bir bireysem mazluma yardım edip hayatımı insanlık adına iyi şeyler yapmak yönünde ilerletiyorsam bunun tek sebebi allah korkusudur. ne yazılı yasalar ne de gelişmiş humanist tabanlı felsefeler hiç biri sikimde değil.
allah korkusu beni değil seni koruyor, bunun için bile allaha şükretmen lazım.
ben bugün katil ve hırsız değilsem senin inanmadığın dine mensup olduğum için.
en basitinden sünnet olmucaktım ve küçükken çükünü kesip pilava koycaklar ve o pilavı sana yedircekler şakalarına maruz kalmıcaktım. fazla konu üstünde durmayı beyninizi yakcanız.
dostluk sevgi saygı hiçbiri olmazdı. adeletten söz edilemezdi. suç oranı yüzde yüz'ü bulurdu. çünkü dinler asırlardır toplumların düzenini sağlamışlardır.
din olmasaydı diye bir durum sözkonusu olamaz. hangi bakış açısından bakılırsa bakılsın düsünen ve sorgulayan insan mutlaka kendince bir yaşam amacı bulur ve bir din oluşturur. din, hayatın amacını belırleyen inanca bağlı yaşam tarzıdır. ateistin de dinı vardır elbet kendince belirledigi hayat amacı ve yolu... allah '' size din olarak islamı seçtim '' demiştır. islam belirli bır dönem ya da belirlı bir toplum için değildir, insanlık tarihi kadar eskidır.
oldugu halde cinayetler tecavuzler ensest bu boyuttaysa olmadigi halini dusunmek istemiyorum. Abdest sayesinde temizlik goren ezan sayesinde aklini seksten uzaklastirabilen gunah diye kendi kizina goz koymaktan vazgecen insanlar var.din bi nevi disipline eder insanlari. Dogru uygulandigi surece yararli baskici olmaya basladigi zaman tehlikeli. Cahillerin elinde birakilmayacak kadar kritik toplum icin. Yine de kendi ahlak ve disiplin sistemini oturtmus biri icin olup olmamasi cok bir sey degistirmicektir.
insanlar korkuyla veya mükafat bekleyerek kötülükten uzak duruyor ve iyilik yapıyorlarsa inandıkları dinin gereğini yerine getirmiyorlar demektir. şöyle ki din olmasa yapacağınız kötülükleri kötü olduğu için değil de cezalandırılmaktan korktuğunuz için yapıyorsanız, iyi insan olmak konusunda samimi değilsiniz demektir. her şeyi gördüğüne inandığınız yaratıcınızı kandıramayacağınıza göre, bu samimiyetsizliğinizi elbet değerlendirecektir. yani temelinde kötü bir insan için dinin olup olmaması bir şey fark ettirmez (tabi kendi açısından, eğer dinden korktuğu için kötülükten uzak duruyorsa dinin varlığı diğer insanları olumlu yönde etkiliyor demektir.) fakat dünyada suç oranının düşmesini veya artmasını dinden çok daha fazla olarak etkileyen şey ahlaktır. bir toplumdaki bireylerin çoğunun ahlaki değerleri varsa ve bu değerlere göre yaşıyorsa, din olmasa da o toplumda suç oranı düşük olacaktır.
imkansız olan koşul cümlesidir. dinler insanlığın ilk gününden beri (ilahi ya da beşeri) varolmuştur/vorolmaya da devam edecektir.
olmuştur olmasına da, lan bizim toplum nasıl bu kadar bağnaz oldu? işte o noktada tükenmekteyim.