beyinleri uyuşturmaya, insanların içindeki isyan duygusunun bastırılmasına yarar.
bizleri dinlerle oyalayanların, kuru ekmeğe şükredin diyip, villalarda, saraylarda yaşatılmasına yarar. yapılan tüm ahlaksızlıkların, namussuzlukların din maskesi altında daha kolay kabul edilebilir olduğunu bildiklerinden çok kullanışlıdır dinler.
Psikolojik anlamda değerlendirmek gerekirse; Tanrı, insanların nesnesi olmayan Ölüm korkularına karşı ürettikleri yegane öznedir.
Öleceğini bilerek yaşayan tek canlı insandır ve bu korku tahammül edilmesi çok zor bir korkudur. Bu yüzden baş edilebilir hale getirilmelidir. Ölüm anlam kazanırsa, hayatta bir anlam kazanır. Din ise salt bu gereksinimin sistemleştirilmiş halidir. Böylelikle tanrı için, tanrı adına yapılan her şey ile birlikte hayat, ölüm karşısında bir anlam kazanır. işte her türlü din ve dini gereksinim bu korkunun anlamlandırılmasıdır.
Aksi halde Bildiğim en büyük ateist olan sartre'nin, ikinci dünya savaşı sırasında yahudi soykırımına gereken duyarlılığı gösteremediğinin Pişmanlığını dile getirdikten hemen sonra, ölümüne üç ay kala musevi olmasının nedeni başka türlü açıklanamaz.
"Taşta acı yoktur ama taştan duyulan korkuda acı vardır. Tanrı, ölüm korkusunun acısıdır."
dindar insanlar sorgulamadan kabul etmeye alışıktır, kolay yönetilirler, kadınlar sorgulamaz ev işleri yapar çocuk yetiştirir düğün derneklerde sosyalleşirler, erkekler daha da sorgulamaz yaşadığı haksızlıkların cezasını aile bireylerinden keser, dindar toplumlar aşırı baskılanmış oldukları için bazen sıkılmış balon gibi patlar ve yine en aşırı olumsuzluklar bu toplumlardan çıkar.
altına saklanıp, yanlış şeyler yapmaya ve hatta bunları savunabilmeye
insanların en yalnız oldukları anda dahi, kanıtlanamayan bir varlıktan destek alabilmeleri için vsvs.
Birincil amacı kitle hipnozu, toplulukları bir tutmaya yarar.
ikincil sıra değişmiştir ama doğrultusu aynı kalmıştır. Tarihte toprak elde etmeyi meşrulaştırma olarak kullanılmış. Şimdi ise para kazanmayı meşrulaştırma aracıdır.
Kaostan kaçmaya. Toplum kuralları dediğin yasaların dini yasalardan bir farkı da yok. Siktir edin tarih bilimini bazı şeyleri anlamak için geçmişteki olayları ıncığına kadar bilmeye tarihçi olmaya gerek yok, sen kaostan kaçarak varolabilen aciz bir yaratıksın. Kaostan kaçarken Sığındığın bilim, toplum, felsefe gibi konuların da içinin boşluğu noktasında zerre kadar dinden farkı yok. Birine tü kaka dersin diğerine sarılırsın. Sarıldığına neden sarıldığın hakkında da doyurucu bir cevabın olamaz.
insanlar üzerinde kolay ve güçlü hakimiyet kurmaya; insanları sömürmeye yarar. Dinin altı boş olmasına rağmen insanların kutsal duygularını istismar ederek benliklerine yerleştiği için onu sorgulamadan gerçekmiş gibi yaşar ve savunur.
Din yasaların tam oturmadığı yıllarda insanların kurallar koyularak düzene sokulması için dönem dönem çıkmış her dönem kendini güncellemiş ve günümüzde de artık para basma makinası olarak kullanılan bir ruhsal döngü.
Fakirleri daha fakir, zenginleri daha zengin yapmaya yarar.
Şükür etmeyi, isyana düşmemeyi emreder ki işçinin emekçinin sesi çıkmasın.
Kadını ayıplar kapatır ki gelecek nesiller aydınlık yetişmesin, geri kalmış toplumlar ilerleyemesin ve karanlıklarında boğulsunlar.
Tam sadakati ister, şüpheye yer bırakmaz böylece sorgulamayan aptaldan kapital hakettiğini alır.
Kısaca din Hint kenevirinden farksızdır. Emperyalizmin kölelerine doğru salladığı asasıdır.