tanım: insanı geren, çok kararsız bırakan, kötü bir durumdur.
hayatta bazen kararlar almak gerekir ve öyle durumlar olur ki bu kararları alırken olaya; dininize uygun şekilde mi yoksa akıl ve mantık ilkelerinize uygun şekilde mi karar vereceğiniz konusunda ikilemde kalırsınız.
dininizi ve ilkelerini esas alarak verdiğiniz kararı tarafsız şekilde düşündüğünüzde mantıksız gelebilir, yada çok mantıklı bir karar vereceğiniz sırada kararınızın din ilkelerinize aykırı olduğunu anlarsınız. gerçekten zor durumdur.
acaba ne yapsam ki ?? diye düşündürür insanı.
din´in akılsızlıkla ilintilendirilmesi 19.yyıldaki şartlar altında din ve allah hakkında atıp tutan birçok düşünür yüzündendir. o zamanlar çok kısıtlı bilgi birikimleriyle bilginler din´in ölüm korkusuyla insanlar tarafından icat edildiği konusunda fikirler öne sürmüşlerdir. bu fikirler batı elité sinde oldukça fazla taraftar bulmuştur. ancak sonradan allah´tan sona erdirilmeyen arastırmalar göstermiştir ki, o günkü bilgiler ışığı altında ortaya atılan iddialar genellikle çürüktür ve günümüz bilimadamları "tanrı" yahut da "allah" fikrini gayet ciddi ciddi tartışmaktalardır. en sonuncusu ,bugün pazar, geçen perşembe gecesi astrofizikçilerle yapılan ve 3sat tv´sinde yayınlanan -alman tv´si- açık oturumdur. bu adamlar tanrı konusunda varabileceğimiz en uygun yerin bir "pat" situation - satranç dünyasından "beraberlik" konumunu tanımlayan bir terim- olduğunu söylemek zorunda olduklarını ifade etmişlerdir.
tanım ; din´le aklın çeliştiği iddiası eliter bir iddiadır, bilimin birçok açısı gözönüne alınmadan ortaya konmuş bir iddiadır. insanlar da "elitér" olma arzusu mevcut olduğundan kendisini elitér hissetmek isteyenler bu görüşleri "kendilerinin" yapacaklardır. oysa bilimin o görüşleri tamamen desteklediği doğru değildir.
çok ve gereksiz düşünmektir. dini yaşa ve kurcalama, kurcalayacaksan aslında kurcaladığın din mi yoksa nasıl yaşamak istediğin mi bunu düşün denilerek çözülecek ikilem.
tanrının tasarısı zaten insan aklının üstündedir, o yüzden akıl ile din arasında kalmak diye bir durum yoktur. onun iradesi insan aklının sınırlarını ve ötesini de kapsar.
