dinin felsefesi olmaz. din ve felsefe yanyana gelmez. çünkü felsefe dini de eleştirdiği için yanyana olamazlar
--dücane cündioğlu tipi gerzeklik mode off-
inanamıyorum. bunu söylemiş bu adam. ve hatrı sayılır bir kitlesi de varmış. ben bu tartışmaların 1000 yıl önce bittiğini sanıyordum. meğer hala din felsefesini kavrayamamış homo aptaluslar varmış.
sanırım bazı arkadaşlar dinin ve felsefenin birbiriyle uyum içinde bir anlam ifade etmesinin saçma olduğunu söylemiş. bence din ve felsefe uyum içerisindedir. çünkü felsefe sebep din sonuçtur. yani din felsefesinde felsefe soruyu sorar ve din cevaplar. siyah denince akla beyazın geldiği gibi felsefe diyince benim de aklıma din gelir.
komik ve saçmadır. dinin felsefesi mi olur lan ? felsefe de dogma diye bir şey mi vardır ? dinde her şeyi tartıştın diyelim. hadi hepsini tartıştın. allah'ın yaratıcısı olmadığını nasıl tartışacaksın ve felsefesini yapacaksın ? din inanç meselesidir.
sanırım demek istediğim anlaşılmadı veya ben gerekli açıklamayı tam olarak yapamadım. öncelikle akademik düzeyde din felsefesi alanında konuşmak - mantık hataları yapmadan-argüman tartışması yapmak elbette açık zihinlerin harcıdır.buna kimse itiraz edemez. ancak; x ve y kişilerinin kendi aralarında, bilgileri doğrultusunda din felsefesi konularını tartışması için noterden onay almalarına , yetkili mercilere danışmasına gerek yoktur. bu ikili dediğiniz gibi felsefeye eğilimli , ilgili olan kişilerse bilgileri arttıkça tartışma düzeyleri de artacaktır. x ve y " hey ,biz din felsefesi yapıyoruz ,çok fena derinlere iniyoruz " gibi ahmakça düşünceler taşıyorsa bunlar için yapılacak bir şey yoktur. ama gerçekten ilgisi varsa ,bu konular üzerine konuşmak istiyorsa bu konuda bilgileri doğrultusunda tartışmaları gayet doğaldır. bu tartışmalar " en iyi din felsefesini bizler yaparız, en iyisi bizde ,argümanları çatır çatır çürütürüz veya çatır çatır argüman kurarız " iddiasıyla yapılmaz elbette .sadece ilgili oldukları bir alanda yapılan bir tartışmadır.bu niyette olan x ve y kişileri akademik düzeydeki çalışmalara ahkam kesemez. kesen varsa dediğiniz gibi önce 40 fırın ekmek yemesi gerekir. x ve y nin bu tartışması bu yüzden din felsefesini etkilemez ,onu alçaltmaz , eksiltmez.istedikleri kadar tartışsınlar , argüman kurduklarını veya çürüttüklerini zannetsinler , akademik düzeye nüfuz edemezler.din felsefesine akademik düzeyde etkisi olması için dediğiniz özelliklere vakıf olması gerekir.bu yüzden "ele ayağa düşüyor " şeklinde izahlara gerek yoktur.
edit: lemonde için ; "din hakkında tartışmak, konuşmak ayrıdır, din felsefesi yapmak ayrı. sözlükteki hava 'din' hakkında atıp tutmak. hem cahil müslümanlar atıp tutuyor hem de cahillikte ondan az yanı olmayan ateistler... fikirsiz tartışma boştur.. felsefe değildir. "
evet din hakkında tartışmak ve din felsefesi yapmak ayrı şeylerdir. ama din felsefesi ve din tartışmaları için ortak bir şey söyleyebilirim. her iki alan için belli bir zümreye aitmiş imajı veriliyor.nasıl ki " siz bu konuları anlamazsınız ,alimlere danışın" diyen gelenekçi kesim var ise , din felsefesinin de böyle bir zümreye ait olduğunu savunanlar var. ben buna karşı olduğumu belirttim. bırakın insanlar ,bilgileri doğrultusunda tartışsın, bırakın felsefe yapsın veya size göre felsefe yaptığını zannetsin.küstah bir tavır takınmadıkları ve 2 kitap okuyunca über aydınlanma geçirdiklerini düşünmedikleri sürece bir sakınca göremiyorum. bu kişiler yolun başındaki "ergenler" bile olsalar .
ergenlerin din felsefesi tartıştığını zannetmesi, türkiye'de din felsefesinin ele ayağa düşme sebebidir. din felsefesi herkese açık, kahvehanedeki x ağa'nın veya rationally-challenged ergenlerin aptal aptal yorumlayacağı, argüman üretebileceği bir alan değildir. ergenler bunu adına "din felsefesi" dese de, bu asla din felsefesi değildir. iki adet düşünsel (!) cümle kurup bir argümanın içerisini onlarca logical fallacy, consistency fail, weak/false analogy, storytelling ya da previously-known zırvalarla doldurmak, felsefe yapmak değildir. hâlâ bunun aksini iddia eden kimse, din felsefesini akademik olarak ciddi araştırmamış ve bu kimsenin konu hakkında yeterli bilgisi yok demektir. felsefe; "intellectual elitism", "advanced consciousness" ve "analytical/logical skill" gerektirir. bunlar da yetmez, "linguistically-gifted" olmak gerekir. o nedenle türkiye'de din felsefesini 23-24 yaş altı adolesan kitle içerisinde ciddi şekilde ele alabilen kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. bu kişiler de belirlidir, hepsinin felsefe bilgisi akademik tescillidir. hepsinin yurt dışı akademik çevreleriyle irtibatı vardır. müthiş derecede yabancı dilleri ve üstün zihinsel özellikleri vardır. geri kalanı tırttır. bu "tırt" kitle içerisinde karikateist, atehöst, paronayateizm, ilahi komedya, sorgulayan gibi zaman israfı sayfalarda yöneticilik yapıp kendine felsefeciyim veya din felsefesi yapıyorum diyen, çoğu liseli, ergencikler bulunur. bu sayfaların, aynı kendileri gibi olan takipçileri de bu yöneticilerin bir yerlerini kaldırır. sonra da herhangi bir vatandaşımız, din felsefesini bu tip gerzek sayfaların yaptığıyla ibaret zanneder. türkiye'de kimse sadurski'i, howsepian'ı, goldenweiser'ı, rowe'ü, gralying'i, badiou'u, denkel'i, grau'yu, kading'i, rosenberg'i ve ismini sayamayacağımız birçok parlak felsefeciyi tanımaz. hadi dünya literatürünü geçtim, daha kendi memleketinin insanı olan imamoğlu'yu, aksun'u, akbaş'ı, sayan'ı, örs'ü, türkben'i, aydın'ı, uygur'u, çotuksöken'i bilmez. bu saydığım küçük felsefeci kitlesinden bile çoğu insan haberdar değildir. "bu isimler, en çok hangi çalışmalarıyla literatüre katkı sağlamışlardır" diye "introduction to philosophy of religion" sorusu sorsak ya da "bu isimler hangi ekoldendir, bu ekolün meta-philosophical açıdan hangi felsefe kanadına ait olduğunu temellendiriniz" şeklinde bir "Philosophy101" dersi problemi yöneltsek; bırakın çalışmanın içeriğini, henüz çalışmanın ismini söyleyemeyecek birçok insan vardır. ama din felsefesi herkese açık (!) ya, herkesin yaptığı şey din felsefesi (!) ya; aptal, sperm kafalı ergenlerin bu alanın ismini fütursuzca kullanma yetkisi var ya (!), bilim-felsefe arasında öyle kafamıza göre analoji kurabiliyoruz (!) ve bu hiç "logical problem" yaratmıyor ya, nasılsa saf insan dolu yurdumda kimse bu gerzeklikleri çakmıyor (!) ya, varsın bu isimler akademik olarak, parlak, olgun bir zihinle incelenmesin! ama sokaktaki sidik kokan ergenin yaptığı "din felsefesi" sayılsın! din felsefesi de ele ayağa düşmemiş olsun! olay budur. işte bu nedenle din felsefesinin ismi, "ele ayağa düşmüştür". bu gidişle, hâlâ din felsefesinin ve diğer birçok felsefe kolunun entelektüel-elit yanını keşfedememiş insanlar çoğaldıkça, anlaşılan daha da düşecektir. bu kişilerin en büyük eksikliği, felsefeye yatkın olmayan, parlak olmayan bir zihinle felsefe yaptıklarını/tartıştıklarını zannetmeleri ve din felsefesi literatürü eksikliği nedeniyle kendi beş para etmez çalışmalarına "din felsefesi" adını verip bunları kitlelere yaymalarıdır. felsefe yapacak parlak bir zihin/deha ve bu zekayı, din felsefesinin argümanlarını akademik düzeyde eleştirebilecek şekilde kullama yetisi de sokaktaki ağzı kokmuş x amca ile yeni yeni bir düşünce tarzı oturtmaya çalışan tecrübesiz ergenlerde -genellikle- bulunmaz. bulunuyorsa hodri meydan, girsin akademiye, bilgisini tescillesin. bilgi tescili yoksa da çenesini kapasın, zırvalamasın! zırvalıyorsa da etrafa "ben din felsefesi yapıyorum" demesin. ortalık zırvalıklardan ve mantıksızlıklardan geçilmiyor! karşılarına "bright-minded" bir felsefeci çıktığında gülünç duruma düşüyor zavallılar. yaşama küsüyorlar. yaşama küsseler yine iyi; çünkü birçoğu, yaşama küsmesi için bir şeyleri bilmediğini anlayamayacak kadar ahmak. bilmediklerini de bilmiyorlar anlaşılan. "yaptıklarımın asla ciddi bir felsefî çalışma olmadığını biliyorum; ancak araştırıyorum, öğreniyorum, felsefeye ilgiliyim, kendimi geliştiriyorum sadece" desin ki saf millet bunun çalışmalarını din felsefesi sanmasın. komik duruma da düşmesinler, çevrelerine illogical, aphilosophical fikirler aşılamasınlar. hâlâ din felsefesini, popüler ve halka ait, daha yabancı dil dâhi bilmeden herkesin içinde olabileceği bir konu gibi düşünebilmek, apaçık akademik din felsefesi eksikliğini ya da bu saydığımız "tırt" kitle içerisinde bireyin kendini hissedip ısrarla doğruya karşı çırpınma eylemini ifade eder.
dininde bir felsefe ürünü olduğunu hesaba katarsak bu pekte yabancı bir şey olmaz.
düşüncelerin kutsanması her şeyde vardır bunun bir din halinin almasının temel kaynağı da bir tanrı modelidir.
o yüzden dinin bir düşünce sistemi olmadığını iddia etmek ahmakçadır fakat dinin felsefi yönteminin ana kaynağı idealizm olduğuna göre bunun üstünden bir eleştiri olabilir.
materyalizm- idealizm kavgası gibi.
ama dinlerde bundan da öte bir şey var din idealizmi tam almamış diyelim yada şöyle diyelim tam olarak idealizm salt bir gerçeklik olmadığından dinler kendince bir idealist yaklaşım gerçekleştirmiş ve buna metafizik diyoruz.
ayrıca materyalistler idealizme varlık olarak karşı değillerdir sadece varlığın gerçekliğinin maddeden bağımsız olmasına karşıdırlar metafiziğe ise idealimin yanlış yorumu olarak bakarak tamamen karşılar.
yani idealizm ortada bir bilinmezlik materyalizm- metafizik bunlar ise onun yorumudur denebilir.
yani din öyle ilahi falan değildir insan ürünüdür ve bunun tartışmaları, eklemeleri, düzeltmeleri vardır. hareket eden canlı gibidir ancak dinin yöntemsel kesin sonuçları onu durağanlaştırır ve sorgulanamaz yapısı bitirmeye mahkum bırakır.
bunun etkisi de vardır din bazı toplumlarda yok denecek kadar azdır ve dünyada git gide azalan bir şeydir.
ergenlerin din felsefesi tartıştığını zannetmesi , ele ayağa düştüğü sonucunu vermemektedir. din felsefesi herkese açık bir alandır ve kişilerin statüsüyle , yaşıyla yükselip alçalan bir alan değildir. herhangi bir bilim dalı hakkında konuşan iki ergen nasıl ki bilimi ele ayağa düşürmemiş oluyorlarsa din felsefesi için de bu geçerlidir.
"ele ayağa düşme" tespitinin din felsefecilerinden ötürü değil, din felsefesini tartıştığını zanneden aptal ergen topluluğundan ötürü geldiğinin bilinmesi gerekmektedir.
hakkında "felsefenin en ele ayağa düşmüş kolu " olduğu tespitinde bulunulduğunu öğrenmiş olduğumuz alandır. bundan sonra din felsefecilerinin aklını başına devşirmesi ,kepenk kapatıp başka alanlara kaymaları beklenmektedir .
edit: Bu arada din felsefesini sanırım sadece dinin lehine argümanların savunulduğu, nonteist argümanların bu alana girmediği bir kavram olarak algılıyor bazı arkadaşlar.Eğer gerçekten böyle algılanıyorsa yazık.
felsefenin en "ele ayağa düşmüş" koludur. ömründe daha tillich's self-affirmation, mackie's logical argument ya da denkel's naturalism görmemiş genç ve coşkulu elemanların, "kelam" tartışıp felsefe tartıştıklarını zannetmesidir.
din felsefesini kahvehane muhabbetiyle kelam tartışan kişilerden -ki böyle kişiler de hayalidir ,eleştirilmek için uydurulmuş karakterlerdir- ibaret sanan kişilerin eleştirdiği alandır.
ülkemizin 16-20 yaş arası yeni yeni bir şeyleri ciddi olarak düşünmeyi becerebilen ergenlerinin felsefe denince anladığı tek şey. din felsefesi denince bıdı bıdı kahvehane muhabbetiyle kelam kozmolojik argüman vs. tartışmaya çalışan coşkulu gençlerimiz, analitik zihin teoremi veya searle'ün bilinç teorisiyle karşılaşınca sudan çıkmış balığa dönmektedirler.
Dinleri sorguladığım şu günlerde din felsefesi üzerine kitaplar,makaleler aramış olmakla birlikte tatmin edici bi sonuca ulaşamadım. Hakkında daha fazla yazılması gereken felsefe türü.