çok fazla bilgili olmasına gerek yoktur. zira öğreteceği şey bellidir.
şimdi şöyle anlatayım, bir tarihçi olsa olayları irdeler, yorumlar yapar, kimyacı olsa adam deney yapar, çocuklara deneyin sonuçlarını anlatır. dünya üzerinde bu konu ile ilgili gelişmeleri takip eder, derken ufku genişler.
edebiyat öğretmenleri, osmanlıdan günümüze halk edebiyatı, divan edebiyatı, şiirler, şairler klasikler derken zaten adamlar deniz derya oluyor.
matematik gibi bir bilime gönül veren adamın cehaletle uzaktan yakından alakası yoktur, zira matematik ile açıklayamayacakları, yorumlayamayacakları şey çok azdır, nadirdir. matematiğin aydınlık yüzü bu kitabı okuyun ve asıl bizlerin ne kadar cahil olduğunu görün.
resim öğretmenleri bile çok fazla işe yaramaz olarak bilinir, bu adamlar/kadınlar üniversiteden beri sanatla uğraşan insanlar olduğundan, olaylara bakış açıları bile farklıdır, sanatçı duyarlılığı ve kendini yetiştirmişliği ile okuduğu eserler, araştırdığı sanat akımları, ressam hayatları, akımlar ve felsefeler ile harmanlanmış bir bünye ve cehalet! evet bence de çok saçma olurdu zaten.
gelelim din hocalarına, anlatılan şey belli! inanmak zorundasın. bakın neden inanıyorsunuz demiyorum. inanmak zorundasınız zira din bunu emrediyor, sorgulayamazsın yalan mı? çünkü sana sorgulaman için belirli çizgilere kadar izin veriyor. sorular soruyor mesela?
--spoiler--
madem öyle, bu bitkiler nasıl oldu?
e peki bu kadar düzen, bu kadar büyük bir sistem nasıl kuruldu?
insan vücudu kusursuz bir mekanik ile işliyorsa bunda bir hikmet yok mu?
--spoiler--
sorular güzel ama sorgulama amaçlı değil cevaplarını zaten kendileri veriyor. "allah"
bişe demiyoruz tabi sen inanırsın, ben inanmam, sen sorgulamazsın ben sorgularım.
sen allah yarattı dersin, birileri de derki zibilyonlar harcayayım, tesisler kurayım, ödenekler bulayım higgs bozuzu mu ne onun sırrını çözeyim.
şimdi bu örneklerden yola çıkarak , aslında kırılmamaları gerekir cahil dendiği an.
kendilerini yetiştirenler yok mu? var tabi ki, okuyanlar, edebiyata gönül verenler, aile baskısı ile o bölümleri tamamlamış daha sonra farklı şeylere ilgi göstermiş olanlar. bunlara tabi ki lafımız yok fakat genel olarak cahil ailelerin, çocuklarını yetiştirememesi,onların eğitiminde gerekli önemi göstermemesi ve "verelim imam hatibe din öğrensin, gerisi gelir" hesabı izlenen çocuk yetiştirme politikası sonucu, kendini yetiştiremeyenlerin cahil olmasıdır. kimse bu olaya kızmasın, kimse bu olaya bozulmasın hocam.
not: bunlar şahsi yorumum, kimse okumak, katılmak, desteklemek zorunda değiller. benim için olayın özü budur.
öğretmenliğe ve çocuk psikolojisine yönelik eğitim almamasından kaynaklanır. bizim ilkokuldaki din öğretmenimiz okula yakın bir caminin imamıydı. adam ders devam ederken çıkıp namaz kıldırıp geri geliyordu. ilginç bir tipti. zaman zaman bizi çok güldürüyordu ama din adına ne öğretti derseniz kesinlikle hiçbir şey. çünkü anlatmayı, öğretmeyi bilmiyordu. sokaktaki adamdı vesselam. habire konuşuyor ama toplasan bir kelimesi bile anlaşılmıyordu.
ha bir de derse geç kalınca "çarpılacanız lan geç galmayın şu derse" deyip korkutuyordu bizi. pis herif!
13 yaşındaki kardeşimin yaklaşık bir ay önce cinlerle ilgili bana ayrıntılı bilgi vermesi üzerine, ''nerden biliyorsun sen bunları'' diye sordum ve ''din kültürü hocamız anlattı'' cevabını aldım. bu sorundan bu şekilde haberdar oldum açıkçası çünkü bana böylesi denk gelmemişti hiç. ülkemizdeki öğretmenlerin pedagoji eğitiminin eksik kaldığı bilinen bir şey ancak ''din kültürü ve ahlak bilgisi'' gibi zaten hassas bir konuda öğretmenlik yapanların bu konudaki sorunları da haliyle daha fazla endişelendiriyor.
liseyide kuran kursu ile karıştırıp önüne geleni dövünce, çıkışta diğer öğretmenler tarafından zar zor öğrenilerin lincinden kurtulan öğretmen türüdür.