ABDULHAMiD EL ENSARi'nin özellikle iran'daki olaylardan yola çıkarak yaptığı analiz.
--spoiler--
Kanımca insaflı her insan dini demokrasiye yönelik bu güzel teorik yaklaşımı olumlu karşılar ve destekler ancak islamcıların geçen otuz yıl boyunca yaşadıkları tüm siyasi deneyimleri bu teorik tezlerle çelişmektedir. iran, Sudan, Afganistan ve Somali' de olduğu gibi din devleti deneyimi, Hizbullah ile Hamas gibi devletçik deneyimi, ya da Mısır'da Müslüman Kardeşler, Irak'taki Mukteda Sadr'ın partisi, Yemen'de Havsiler, Pakistan'da ve diğer ülkelerdeki dini cemaatler gibi siyasi parti düzeyindeki oluşumlar... Hepsi için sonuç aynı.
islamcılara otuz yıldır iktidar olma ve iktidara katılma imkanı verildi. Bu deneyimlerin nihai sonucu bütün kalkınma alanlarında açık ara başarısızlık oldu. islamcılar gerek yapılanma, kalkınma, üretim ve demokrasi, gerekse vatandaşlığı gerçekleştirme, birlikte yaşama, aynı toplumun evlatları arasındaki siyasi renkler, akımlar ve ideolojileri kaynaştırmada başarısız oldular. Dini ve mezhepçi bölünmeleri derinleştirdiler, islam toplumlarının yapısındaki taassup eğilimlerini kökleştirdiler. Bütün silahlı dini gruplar kendi toplumlarının sırtında kanlı bir diken oluşturuyor. Ayrıca ulusal devletten sıyrılmış özel oluşumlar yaratmak isteyen ayrılıkçı projeleri temsil ediyorlar. Bunun örnekleri çok: gazze'de Hamas, Yemen'de Havsiler, Afganistan ve Pakistan'da Taliban, Lübnan'da Hizbullah, Somali'de isyancılar, Irak
'ta dini cemaatler. Ayrıca bu cemaatlerden bazıları kendi vatanlarında felaketlere yol açtılar.
--spoiler--