din bilimin bir gun ulasacagi nihayettir

    4.
  1. zaman kavramı bu evrenle beraber oluştuğu için, evrenin öncesinde ne vardı sorusu aslında temelde yanlış bi sorudur. çünkü zamanı evren öncesinde de işleyen bi kavram olarak kabul etmektedir. o yüzden aslında evrenden öncesi diye bi şey yoktur.

    kaçamak bi cevap gibi duruyor ama işin doğrusu bu ne yazık ki. insan beyni sadece zamana dayalı düşündüğünden varlık öncesinde ne vardı diye sormadan edemiyor. soruyu bu şekilde yazınca zaten paradoks kendisini belli ediyor aslında,

    varlık öncesinde ne "vardı".. yanlış bi soru.

    işin bu tarafını bi kenara koyalım, yine de soruya cevap vermek gerekirse, soruya verilen cevap yine hatalı (kaçamak olarak değil, insan mantığına göre de hatalı), çünkü aslında cevap "tanrı vardı"dır, "din var" değildir.

    yani, eğer tanrının varlığı kanıtlansa bile bu herhangi bi dinin kanıtı olmaz. misal yarın tanrı'nın varlığı kanıtlansa da benim müslüman olacağım yok. değil mi ya, dünya üstünde binlerce farklı din geldi geçti, hangisinin kanıtı olur ki tanrının var olması.

    tanrı varsa bile bugünkü herhangi bi oturmuş sistematiği olan dini inanç kanıtlanmış olmaz. hele hele tamamen peygamberinin yaşayışından sonra (ki o bile kesin değil) oluşturulan hıristiyanlık da, milyarlarca insanı sonsuza kadar cehennemde yakacak kadar primitif ve sadist bi tanrı betimlemesinin olduğu müslümanlık da kanıtlanmaktan uzaktır. tanrı varsa tanrı vardır, din değil.
    11 ...
  2. 1.
  3. bilimin illa da ''ispatlayamadığım şeyi kabul etmem'' mantığında olmasından mütevellit bağdaşmama durumudur. ancak bağdaşmasa da birbirini tamamlar bu iki müessese;

    söz sende deyip mikrofonu bilime verdiğimizde ilk sözleri hep ''başlangıçta gaz ve toz bulutu vardı'' oluyor. işte tam da orda sorulan ''o gaz ve toz bulutundan önce ne vardı'' şeklindeki soruyu sırf cevap veremediği için es geçiyor. burada da devreye din giriyor. tamam belki somut bir kanıt sunmaksızın yuce bir yaratici ile açıklama getiriyor meseleye ama sonuçta çemberin halkası tamamlanmış oluyor.

    herşeye rağmen din ile bilim düşman kardeşler değildir. din bilimin bir gün ulaşacağı nihayettir, varacağı son noktadır.

    kainatı ve insan yaşamını bir roman gibi düşünürseniz din, bu romanın finalidir, bilim ise o finale kadar ki aşamalardır.
    16 ...
  4. 7.
  5. budizm, islam, hristiyanlık... hangi birine ulaşacak bilim? kuran-ı kerim'in içinde insani ilişkilerden de bahsediliyor.
    ana babaya, akrabaya nasıl davranılması gerektiği mesela. bilim buna mı ulaşacak? ilginç bir ulaşma durumu. hayırlı olsun.
    şöyle desek, allah'ın varlığı bilimin bir gün ulaşacağı nihayettir. ben birşey söyleyeyim mi? pozitif bilim ölçülebilirlik üzerinden gider. allah ölçülebilir olmadığına göre onun varlığı bilimsel olarak kanıtlanamaz.
    bu yüzden allah'ın varlığı bilimin bir gün ulaşacağı nihayet olamaz.
    3 ...
  6. 12.
  7. 13.
  8. öncelikle,
    din : Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum.

    bilim : Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi.

    önerme : din bilimin bir gun ulasacagi nihayettir.

    bu tanımlar ve önerme bağlamında önerme yanlıştır. din inanç üzerine, bilimse gerçekler ve deneyler üzerine temellendirilmiştir.

    başka açıdan bakarsak, tanrının varlığının pozitif bilimlerde ispatı mümkün olmamış olsa da bilim onun ya da bir yaratıcının varlığına delalet eden bir sürü doğal olayı deneylemiş, sorgulamış ve bir sonuca ulaşmıştır.

    sadece insan vücudu ve bunun işleyişi bile insan aklının alamayacağı bir zeka ve düzen eseridir.

    insansa, doğası gereği bunu anlamlandırma çabasındadır. biz ne ve kim için yaşıyoruz, bu dünya nasıl ve ne amaçla oluştu? yani kısaca, nereden geldik nereye gidiyoruz.
    bu anlamla bilimin bize sundukları belli bir noktada tıkanıp kalmaktadır. bakış açısına göre kimisi bunu evrim zincirindeki kayıp halka olarak tasavvur eder, kimisi de senin benim gibi etli butlu bir "insan" a yaratıcının kitap indirmesindeki mucizevilik olarak, kimisi toz bulutu falan iyi de öncesi neydi derken, kimisi iyice abarıp " o halde tanrıyı kim yarattı ?" der.

    işte tam da din bu konuda büyük bir ihtiyacı ve çaresizliğimizi karşılar, doyurur.
    din tüm bu sorulara cevap verir. ona göre bizi tanrı yaratmıştır. onun başı ve sonu yoktur. o hep vardı'dır. bizi ona kulluk edelim diye yaratmıştır. bu dünyayı ve tüm evreni de o yaratmıştır.

    işte bu "Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum" sayesinde insanoğlunun acizliği kaybolur gider.

    bilim ise bunu default olarak doğru ya da yanlış kabul etmeksizin sorgulayarak anlamak ve öğrenmek çabası güder. tanrı varsa, ben bunu kanıtlamalıyım, der.

    tanrının varlığını tam anlamıyla ispatlasa bile bu paradoksun devamında ise "onu kim yarattı" gibi bir soruyla karşı karşıya kalacağını çok iyi bilmektedir.

    diyelim ki bunun da cevabını buldu ve ispatladı. bu kez de " peki onu kim yarattı " sorusuyla karşı karşıya kalacaktır. bu kısırdöngüde tek anahtar işi bu kadar çetrefilsizleştirmeyen, bilimsel hiçbir kanıtı olmayan ve tüm bu sorulara yanıt veren " din ve inanç " sistemidir.
    1 ...
  9. 16.
  10. -nihayet kavuştuk.
    -dipçik gibisin.
    2 ...
  11. 17.
  12. gerçi şimdi düşündüm de;

    evet din bir nihayettir ama bilimin bu nihayete ulaşabileceği kesin değildir. yani aslında ''din bilimin ulaşmaya çalıştığı hedeftir''.
    1 ...
  13. 19.
  14. dini yaşatan en büyük faktör henüz yanıtı verilemeyen sorular olduğuna göre bilim bu sorulara zamanla yanıt buldukça din tabanını kaybedecek ve marjinalleşecektir. şu an inanılanların akıbeti, geçmişte inanılıp da şu an dalga geçilenlerden farklı olmayacaktır.
    1 ...
  15. 10.
  16. anadoluda insanlar, örneğin bundan uzun yıllar önce tarlada çalışırken karpuzu ortadan ikiye böler bu sayede öğlen vaktinin kavurucu sıcağına rağmen o karpuzu soğumuş halde yiyebilmenin keyfini çıkarırlarmış.. aynı insanlar bir de yanlarında getirdikleri testiden (bilindiği gibi topraktan yapılan testiler çoğunlukla az da olsa su sızdırırlar) sıcağa inat yudumlarlarmış soğuk sularını...
    örneği verilen bu uygulamalar ne zamandan beri yapılmaktadır bilinmez ama bilinen şu ki; dış yüzeydeki sıvının buharlaşmak için gereksinim duyduğu ısıyı iç kısımdan karşılamak suretiyle, iç kısmı soğutmaktadır. bu aynı olaya bilimsel bir bakış açısıyla bakmaktır ve muhtemeldir ki yakın geçmişimizde ıspatlanmıştır.
    tarlasında çalışan masum köylüye fayda sağlayan bu uygulamalar küçük yaştan itibaren, ailesi, arkadaşları ve çevresindeki diğer insanlar tarafından öğretilmiştir. tıpkı din gibi değil mi? yani kendisi bunlara uzun süren deneyler ve araştırmalar sonucu ulaşmamıştır ama faydasını görmektedir.
    evet belki kuranı kerimin muhtevasında bilimsel konular yüzde ikiyi geçmez ancak kuranı kerim insanlara öyle bir yaşam biçimi önermektedir ki; bazı insanlara hala 'ne alaka şimdi?' dedirten tutum, yaşayış ve davranışlar aslında bilimin hala ulaşmaya çalıştığı zirvede bulunmaktadır.
    katıldığım önermedir. saygılar.
    2 ...
  17. 2.
  18. mesela bilim bir gün şunu ispat etse: evrenin big bangle oluşumundan önceki sorunun cevabının sonsuz kere bu işlemin tekrar ettiğini, o zaman bu finale nolacaktı? yerle yeksan mı olacaktı? evet ihtimaller dahilinde bu da vardır. bilimin alanı tamamen kendisinedir, bir romanla bu ikisi birleştirmek size göre cennetle cehennemi aynı yerde var olmasıdır. ikisi de ihtimal dışıdır, hayallerde olur.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük