hayatı boyunca dini sorgulamış, düşünmüş, lakin mevcut din anlayışlarından hiç birini "tam olarak" kendine yakın hissedememiş kişidir.
eğer tüm dinlerin kaynağı tekse, eğer allah hepimizden aynı şeyleri istiyorsa, tüm dinlerde iyiliği, hoşgörüyü, yardımlaşmayı, paylaşmayı öğütleyip, harama bakmayı, çalıp çırpmayı, insan öldürmeyi ya da insana zulmetmeyi haram kılıyorsa tüm dinlerin farklılığı nerden kaynaklanıyor?
aynı kaynaktan çıkan su aktığı dere yatağının farklı noktalarında farklı su olur mu? olmaz...
eğer kaynak birse, tüm dinler birdir ve bize kamil insan olmayı emreder.
kötülük ancak ve ancak bölünmeden, farklılaşmadan çıkar. bırakın dinler arasındaki çekişmeyi, insanlar aynı din içinde bölünmüş, kendi kendilerine mezhep uydurmuştur. hangi dinin bozulmadığını, birilerine göre yorumlanmadığını iddaa edebiliriz bu durumda.
sonuç olarak allah ile arasında ne herhangi bir elçi, ne de herhangi bir bürokrasi koymayan, sadece kalbini dinleyen kişilerdir.