aslında değildir. din son derece sosyolojik bir kavramdır. hem görevleri yerine getirme konusunda sıkıntılı hem de dini sorgulamayacak kadar korkak olanların avuntusudur. (bkz: huzur deizmde)
yanlış bir laf. arada şeyh, tarikat, başbakan falan olması lazım. hepsi peygamber gibi adamlar zaten. cahil aklınızla siz ne anlarsınız dinden, imandan.
çok az söz bu kadar yanlış yorumlanmış olsa gerek. herkes evinde takılsın istediği gibi demek istiyor kendince. zararsız zararsız yaşasın yani. hem bir taraftan kemalist de olabilelim, düzene karşı çıktığımız anlaşılmasın. ofiste karı götürelim, barda tanıştığımız erkekleri ürkütmeyelim.
herhangi bir dini bilmem. ama islam "kul ile allah arasındadır" şeklinde bir tanımı kaldıramaz. islam toplumsaldır. kitabın değiştiğine inanmıyorsanız, müslüman olmadığını kabul eden bir kemalist olacaksınız. değişmedi diyorsanız, kemalizmden vazgeçeceksiniz. ortası yok, kimi yiyorsunuz lan.
Günümüzde çok duyduğumuz aynı zamanda nedense yanlış anlaşılmış önermedir. Elbet her koyun kendi bacağından asılacaktır. Her hangi birinin işlediği iyi veya kötü amel kendisinden sorulacaktır. Başkası ile alakası yoktur. Lakin önermede denmek istenilene karşı çıkacağımız yeri; islam dinini yaşayan kişinin yaşayış tarzının sadece Allah ve kişi arasında kalmayacağıdır. Bir müslüman diğer müslümanın yaptığı yanlışlara karşı onu uyarmalıdır. Eğer bilgisi yoksa bilgilendirmelidir. Bizim inancımıza göre; bir kişi çok fenalık ettiği taktirde bunun hesabı bize sorulacaktır; Neden bu insana doğruyu anlatmadınız diye. Misal; herkes benim dinim banadır gerisi beni entrese etmez deseydi; zaten dininden bir haber topluluk dini ile alakalı ne bilecekti? Önermenin aslında yapılan hata budur. Ancak bunu duyan 2. ve 3. kişilerin bunu yanlış yorumlaması normaldir elbet.
sloganı, sizin dininiz size benim dinim banadır olan önerme. fakat yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. islam'da müslüman olmyanları müslüman yapmaya çalışmak çok büyük bir erdemdir. onlara islam sevgisini aşılamak. doğruyu göstermek...peki bunu yapmaya çalıştığınızda ne olursunuz? hemen salağın biri çıkar "din allah ile kul arasındadır, karışma"der. ayarı yer oturursunuz. inat ederseniz sevap ve allah sevgisi uğruna, o zaman da yobaz olursunuz. kelime manası ile altında yatan asıl ve en derin olan mananın karışması, hatta yozlaştılması durumu.
oruç yiyeni döven ve öldürenlerin, dini kuralları yasalar yolu ile topluma dayatanların *** iplemediği önermedir. belli ki bu insanlar, fırsat bulduklarında, kendi gibi olmayanları rahat rahat kör testere ile doğrayabilecek yapıdadırlar; bu yapıya kavuşturan öğretilerle yoğurulmuşlardır. bunları birileri bu hale (insanlık düşmanı) getirmektedir ki, bu kişiler resmen emperyalizm taşeronu hortumcu ruhban sınıfına * mensup olup, bu hallerini inkar edenlerdir.
bahsedilen din hristiyanlık ve tüm mistik doğu dinleridir. islamiyet ve yahudilik gibi kişinin hayatının 24 saatini, toplumsal ilişkilerini ve bireyin devlete karşı yükümlülüklerini düzenleyen bir din için geçerli olması pek de mümkün olmayan önermedir.
gerçi hristiyanlık'ta da papaz araya girer, günah falan çıkartır. hasılı önerme ütopik bir din anlayışının ürünüdür. tıpkı duvarda asılı mat bir tablo gibi. renksiz, soluk ve silik.
Toplamsal huzura zarar vermedikçe herkesin Allahı, herkesin inancı, herkesin vijdani doğruları kendinedir. Bunu eleştirmek, bu konu üzerine kavga etmek yanlıştır. Laiklik budur.
din, insanları Allah ın varlıgından haberdar etmek icin, hayatın insanlar icin daha kolay anlasılır olması icin sunulmus bir secenektir insana. burdan bu önermenin dogru oldugu bellidir.
ilginçtir, bir tane düzgün inanandan (hristiyan, müslüman, musevi) duymassınız bu sözü. neden mi? çünkü illa bir yamuğu olan cenahın kendini savunma mekanizması olarak geliştirdiği bir haykırıştır. dinin ''iman'' meselelerinde ciddi suretle vicdanın rolü önem arz etmektedir. kişinin kafasında yarattığı tanrı algısı ve ona ulaşma yolunda edindiği metodları masaya koyup üzerinde tartışmaya çalışmanın evrensel ahlakla pek bağdaşır yanı yoktur. lakin sosyolojik olarak problem oluşturabilecek tavırların önüne engel konulması gerekir. kaldı ki; inançlı bir kişinin inandığı din algısında başkalarına ne şekilde olursa olsun kendi dinini telkin etmek bulunuyorsa ve karşısındakileri o dine sokmak için her yola başvurması gerekliliği yer alıyorsa, sonuç itibariyle bu kişi toplumsal refahı/düzeni olumsuz şekilde etkiliyorsa ne diyeceğiz. ''din allah ile kul arasındadır'' sözü malesef ki yeterli olmayacaktır. başkasının dinine karışmak ''allah ile kulun arasına girmek'' olarak değerlendiriliyor ise, dini başkalarını zorla da olsa kendi dinine çekmeyi emreden bir mekanizma olarak düşünen o insana karışmak da aynı meseleye ''din allah ile kul arasındadır'' meselesine karışmak olacaktır. onun için ucu saçma mecralara gidebilecek bir söylemdir. fazla demokrasi kokmaktadır. din allah ile kul arasında da başına türban örten insanlara takiyyeci damgası vurmaya kimin hakkı var o zaman? takıyyeci ise de onunla allah arasında. sana mı vermek zorunda hesabı? bir düşünün derim.
din hiçbir seyle hiçbir sey arasında degildir.insanın tam ortasında bir varoluş üslubudur.
"din insanın afyonudur"*ve afyon bazen uyumak, görmemek icin gereklidir.dolayısıyla dinler aslında gereklidir. fidel castro'nun söylediği gibi
"bir annenin,daha çok küçükken ölen yavrusuyla, ölümden sonra kavusacagına inanmasının kimseye bir zararı yoktur"
aslında olmamalıdır ancak savasların genel temasının da dinler oldugunu düsünürsek dinler zararlı olmaya baslamıstır.
allah teala kendisine inanmayanlara bile bu dünyada yaşama ve hayatını yönlendirme hakkı verdiğine göre, bazı kişilerin, başkalarına karışma hakkı nasıl olabilir.
sorana yol gösterirlir ama durup duruken birine yol göstermeye kalkmak manasızdır.