Öyle bir överler ki; küçükken fakirliğin hep cennete gitmenin bin ön koşulu olarak düşünürdüm. Tabi "fakire şükretmeyi öğret ki zenginin düzeni bozulmasın.".
gerçekten camilerde imamlık yapanlar dışında kalanlarının neredeyse tamamının bir şekilde köşeyi dönmüş olması sebebi ile çok ilginç bir durumdur. sadece ülkemizde veya arap ülkelerinde değil tüm dünyada din en karlı ticaret olmuştur tarih boyunca. ülkemiz içerisinde en büyük fark önceki entryler içerisinde belirtildiği üzere bizimkiler sürekli fakirliği övüyor lakin kendileri mini köşkler içerisinde yaşıyorlar.
Şöyle bir şey düşünün ki, Arefe günü bir iş yerinin öğlen yemeğinde Patronlar Hoca getiriyor. Ve "Allah ..... Ailesine çok para kazandırsın." şeklinde dua ediyorlar. işçiler de "amin" diyerek yemeklerine başlıyorlar.
Şimdi bu 1000 liraya talim eden insanlar, Buna o kadar alışmışlar ki Hep başkalarının zenginliğine şükredecek Duruma gelmişler.
olsun be cennette kralız diyorlar, fakirler isyan etmeyecek ki zenginlerin işi görülsün. adamın 10 arabası var 11 ini almak istiyor ama fakirin çocuğunu doyuracak parası yok ama mütevazi, adam doymuş, adam aşmış.
zenginliğin kişiliği bozduğu için sizi doğru yola götüren eylemdir. her ne kadar saçma gelse de öyle. fakirsen allah a ibadetini eksik etmezsin benim rızkım çoğalsın diye. zengin olunca artık ibadete ne gerek ben bulmuşum hayatımı kafasında bazı kişiler.
Dinlerin günümüzdeki işlevlerine bir örnektir. Dinler toplumsal düzenin korunması amacıyla günümüze kadar getirilmiştir. Potansiyel Hırsızları, tecavüzcüleri, katilleri vb. dizginlemek üzere kurulu bir düzendir din. Devletlerin gizli kamusal ve yasal düzenidir bir bakıma. Bu açıdan bakarsak fakirliği övmek; insanların haklarını yiyerek, adeletsizce dünyada refah ve israf içinde yaşayan zenginlere(devlet büyükleri, akrabalar da dahil) karşı eylemde bulunmsını engellemek, maddi rekabeti sınırlandırmak içindir.
din adamlarını sadece tv programlarında seyreden kitlemizin gözünde bu hocaların zengin olduğu algısıdır bir bakıma. halbuki maddi anlamda fakir, manevi anlamda oldukça zengin din adamlarımızda mevcutken din adamlarının hepsi zengindir yargısı oluşturmak saçma gelir.
hangi ilahi dinden olursa olsun insanoğlu dini konuları asli kaynaktan öğrenmeyip din tacirlerine dini dilediğince anlatabilme hakkı verdiğinde, din tacirlerine hoyratlık kapısı açılınca bu özgürlüğü eline alıp yorumlayabilme cüreti gösterebildiler.gücün lehinde konuştular,gücü korudular,paraya taptılar.
özü gerçek büyükler,din konusunda emek veren alimler konunun içeriğinde fakirliği - yoksulluğu övmemişlerdir.
kanaatkarlığı,kabulü,teslimiyeti,sabrı övmüşlerdir.elindekiyle yetinebilme,sahip olduklarını paylaşabilme,maddi manevi varlıklarından vazgeçebilmeyi övmüşlerdir.hak olan iç ve dış dengeyi koruyabilme ve taşkınlığı durdurabilmeyi övmüşlerdir.
tarih boyunca öğrenmeye aç insanlar çoğaldığında öğrenme kanalları yöntemleri popüler hayatın kolaycılığıyla sınırlı kaldı. bu sınırlı kaynaklardan sunulan bilgilerde şekil verilmiş halleriyle meraklılara ulaştı.duymaları istenilen bilgiler sunuldu.
her geçen gün gündeme uygun açlık-yoksulluk-fakirlik-şehitlik-sabretme -susma vs. akıllara durgunluk veren bir dinci söylem hizmete sunuluyor.
Ulan ipneler siz farklı mısınız sanki? Burada memur maaştan şikayet edince şükret asgari ücretle geçinen var diye çemkirmiyor musunuz? Ne farkınız var yarak kafalılar? Yoksa aynı boku farklı şekilde yediğiniziz farkında değil misiniz?
devlet tarafından sömürülen fakir halkı, fakir oluşunuz bir onurdur, diğer tarafta ödüllendirileceksiniz, o yüzden sorgulamayı kesin ve inanmaya devam edin diyerek onları sessiz bırakma çabasıdır.
Oncelikle din adamı kavramına karşı olduğumu ifade etmek isterim. Allah (inanlar için ) hepimize akıl vermiş. Deli olan (aklı başında olmayan) ya da zeka özürlü ve çocukları dini konularda kapsam dışında bırakmış. Geri kalan zümreye de demiş ki size bir aracı eliyle kutsal bir kitap gönderdim. Siz bu kitabı önce okuyun sonra anlayın ve hayatınızın rehberi yapın.
Insanlar bu zahmete girmektense birileri çıkıp kuran hadis ve diger dini kaynaklar hakkında konuşunca onu dinleyip ona tabi olup kendilerini yormak istemiyorlar.
Camilerde görev yapan devlet memurları da bu kapsama dahil edilebilir. Cenaze işleri için dini bir tören yapılması amacıyla merhum kişiyi defnederken evet bir dini görevli gereklidir. Bu kişi illa da devletten maaşlı olmak zorunda değil. Her köyde vatandaş ihtiyaç duyuyorsa bu işleri yapacak birini bulabilir. Devlete sorsan olur mu hiç canım mazallah merhumlar ortada kalır der.
Devlet kaynak tasarrufu yapmak için memur ataması yapmazken din görevlisi ataması yapmak konusunda hiç bir zaman tereddüt içinde olmadı. Bunu bir araç olarak gördü. Bugün Sünni olmayan ya da hiç inanmayan vatandaşlar dini hizmetler için vergi veriyor ama bu hizmetlerden yararlanma durumunda değil.
Camide hutbesinde dolar 3.5 lira oldu ey ahali diye vaaz veren bir kişi olsa buna hangi hükümet ne kadar dayanabilir. Bu dinin siyasalasmasi anlamına geliyor. Diyanet işleri Başkanlığı bu nedenle siyasi bir görev yapıyor.
Nihat Hatipoğlu 600 bin lira alıyor diye düşünen kişiler acaba hiç şunu düşünüyorlar mı, biz neden devlet eliyle bu soyguna alet oluyoruz.
halk acken özel kanallarda program yapan ve gecede 20 bin lira kazanan kişiler toplumsal yapıyı bozuyor. Eskiden futbolcu popçu olmak isteyen çocuklar bu gidişle Nihat Hatipoğlu olmak isteyecek. Nihat Hatipoğlu ile ilgili bir sorunum yok . sisteme eleştiri getiriyorum.
Din denen şeyin varlık sebebi, zenginlerin zenginliğini koruyan bir dünya kurmaktır.
Bütün o "sabır, sınav, şükür, kanaat, cennette kralsın" safsataları hep fakir kitleleri uyuşturup, ne kendi fakirliklerini sorgulamak, ne zenginin malına göz dikmelerini önlemek içindir.
Birilerinin dünyada Karun gibi yaşamasını "allah o kişiyi böyle sınıyor" gibi akla hayale gelemeyecek mallıklarla onaylarlar.
Kendisinin kuru ekmeğe talim etmesini de kendi sınavı olarak görür.
Bütün bunların öteki dünyada düzeleceğini, eşitleneceğini düşünür.
Hiç demez, öbür dünyada her şeyi adaletli yapabilecek kudrette bir tanrı bu dünyada niye yapmaz diye.
Hiç düşünmez, "ulan bu dünyada zengin olan cenneti zaten bu dünyada yaşıyor" diye.
Üstelik bu dünyada zengin olanın öteki tarafta illa cehenneme gideceği diye bir şey de olmadığını aklına getirmez.
Tam aksine bu dünyada zengin olanın, öbür tarafta cennete gitme olasılığı kendisinden çok daha fazladır.
Örneğin 5 çocuk okutur. 10 fakire yardım eder, 10 kere hacca gider, fakir birinden çok daha kolay sevap işleme olanağına sahiptir.
E ne oldu şimdi şükürcü fakir.
Bak zengin bu dünyada cenneti yaşayıp öbür dünyada da en kral yere gitti.
fakirliğin iyiliği, veyahut zenginliğin kötülüğünden bahsetmek doğru değildir. Her ikisi de kişiyi kendince sınar.
Ancak zenginin imtihanı daha zordur, nitekim servetinin bir bölümünü fakire dağıtmak her zenginin yapabildiği bir şey değildir.
Fakirligi öven veya teşvik eden din adami yoktur. Ancak azmettigi halde hala fakir olan bir insan isyan etmesin diye bazi sabreden fakirlere övgüler vardir. Hadisler sahihtir basimizin tacidir.
işin ilginç tarafı bu din adamlarının çoğunlukla kendilerinin fakir olmamasıdır. mesela en çok bilinen örnek nihat hatipoğlunun ramazanda 600bin tl almasıdır.
Kendileri şeytana deccale hizmet ettikleri için bittabi yapacakları bir şey. Fakirlik iyidir masalıyla akılları sıra Müslümanları uyutacaklar. Kanaatkarlık pek iyi bir şey değildir. insanı hımbıllığa iter. Mevzubahis şey aslında haramdan uzak kalmak gerekliliği.
