"Çok sevme!" dedi Tanrı, "kıskanırım!" sevgilim: "duymadığım sözler söyleme!" dedi "yadırgarım" ikisi de anlamadı beni. Sevmelerim hasret dolu olduğundan yoğun, ve ben sevdim tanrı'ya inat... Cümlelerimi farklı bulan sevgilim, bunlar değil asıl söylemek istediğim. Ben yetersizim belki ifadesizim ama senin kadar değil. Belki durgunum ya da konuşkan. Sen seç beni, neyim ben? Bazı geceler içimdekileri yavan bulurum da oturur yazarım, sen okumazsın!
"ilgisiz olma!" dedi içim "kırılırım."
ilgisizliğin alışkanlığındandı körelt benim için. Şeytana uyma, meleklerimi üzersin. Kırılır kanatları. Gözyaşı döker su perileri, ağıtlar yakar ilham perileri ve sonra ben değişirim, içimde yangınlar başlayınca önce zerdali ağaçlarım kor olur. En küçüğüdür ağaçların, kanar hemen yalancı güneşlere. Sonra çam ağaçları devrilir birer birer.
Bir havuzun içine kıvrılıp giden kaydırak gibi uzayıp giden yol, denize götürür bizi. Yangının yok ettiği ormana içinin yandığını söylemiştin, güneşin ufka deydiği bir bahar akşamı. içimi yakan yokluğunla baş edemiyorum.
"Bana da yanar mısın?" dedi içimdeki çam ağaçları...
Kuşlar evsiz kalır ilgisizliğinde, ırmaklar kan akıtır, meyveler ham kalır... Yırtılır yapraklarım, kelebekler gün doğumunda ölür, cırcır böcekleri suskun, içimi kemiren düşüncelerim tavşanıma dost.
"Üzgünüm"dedi biri.
Benim ise; gözlerim lal, kör oldu dillerim. Sen yokken zıtlıklar sarar etrafımı. Özlemez mi beni, dilinde dönmez mi adım, hissetmez mi sitemlerimi? Duygularımı açığa koyamam ben sevgilim, sana benzerim... Küs olur yüreğim ve öylece "uyuyorum!" dedi gözlerim. iyi geceler...