üzerinde çok tartışılıp konuşulması gereken bir durumdur aslında. dünya üzerinde başka bir toplum var mıdır acaba kutsal kitabını okuyamayan, ettiği duanın anlamını bilmeyen yada duyduğu ezanın ne olduğunu bilmeyen. bana göre hayatımızda ki en müthiş ironidir bu. okullarda verilen zorunlu dini eğitimin nasıl yapıldığı herkesçe malumdur. kurslarda verilen eğitimin de kur'an- ı kerim' i okuyabilmek üzerine olduğunu gidenler bilir. ezberlediğimiz arapça harflerin şekillerini görünce o sesi çıkarmaktan öteye gidememiştir. aslında menderes zamanına kadar türkçe ezan uygulaması yapılmıştır. daha sonra tekrar arapça olarak okunmaya devam etmiştir. peki sorun nerdedir? bilmediğimizi mi anlamak zorundayız yoksa anlamadığımızı mı bilmek zorundayız? türkçe mealler olduğu konusunda uyarılar yapanlar olacaktır tabiki ancak incilin de tevratın da türkçe mealleri vardır. duyduğumuzu, okuduğumuzu anlayamamak konusunda sorun ortaya çıkmaktadır. dilini bilmediğimiz dinimizi ne kadar iyi biliyor ve anlıyoruz?
öncelikle 1 numaralı yazıda dikkatlice okunduğu taktirde herhangi bir iddia bulunmamaktadır. ayrıca kimin kimden daha imanlı olduğunu allah tan başkası bilemez. din gibi bir olguyu michael jackson' un ingilizce şarkısına kadar indirgeyebilmek ise ayrı bir kabiliyet gerektirmektedir sanırım. camiye giden vatandaşın bir sorunu olmaması böyle bir sorunun olmadığı anlamına da gelmez. camiye gidip böyle sorunu olan insanlar da mevcut. anlatılmak istenenin iman olayı olmadığı gayet açık ortadadır anlayabilenler için. ayrıca 1 numaralı yazının içerisinde tesfirler ile ilgili de yorum yapılmıştır. galiba türkçe okuyup anlayamamak daha öncelikli problem olmakta.