'yaıpaln bir arşaıtrmaya gföe bir kleimedkei hafrlrein hnagi sıarda didizlikleri dğeil ilk ve son hafrlrein dğoru yedre olamaları öenm tşamıatkadır.geirsi taammen kamradaaşır ve ynie de surosnuz olraak okubanilir.'
bu dilbilgisinin gereksiz olduğunun örneği değildir ki.
önce dilbilgisi ne demek onu öğrenin.
(#1506562)eline sağlık kardeşim uyarıyı önceden yapmış zaten.
moderatör kusura bakma forum gibi oldu ama böyle kazana böyle patlıcan...
ha bu arada sen zaten ana dilini öğrenirken dilbilgisini bilinçsiz olarak edinirsin.
bak öğrenirsin demedim dikkat ediyorsan.
konuşurken hata yapmazsın eğer birini etkilemek için uzun cümleler kurma adına kasmıyorsan bir taraflarını. *
edit: kuralın adını bilmene gerek yok kullanman yeter ki zaten bilinçsizce kullanıyorsun.
Bir gün insan ViRGÜLÜ kaybetti... O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ÜNLEM iŞARETiNini kaybetti. Alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Bir süre sonra SORU iŞARETiNini kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiçbir şey ama hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu. Ne kâinat ne dünya ne de kendi umrundaydı. Birkaç yıl sonra iKi NOKTA iŞARETiNini kaybetti ve davranış sebebini başkalarına açıklamaktan vazgeçti. Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız TIRNAK iŞARETi kalmıştı. Kendine özgü tek bir düşüncesi yoktu. Son olarak NOKTAya gelindiğinde düşünmeyi ve konuşmayı unutmuş durumdaydı!
kastedilen aşırı önemdir. ölçüsünde önem verilmesi elbette gereklidir.
tdk kıvamında bir sözlük olacağız diye yazarı psikolojik baskı altına sokmanın alemi yoktur. yaz sen yaz. dilbilgisi kurallarına uymuyorsa bile, biz bir takım sayılırız. birbirimizin hatasını düzeltiriz. asla aklından geçeni yazmaktan cekinme.
Fransa'da dili korumak için yasa çıkarılıyor efendi, biliyor musun? Yani beğenmediğin, emperyalist dediğin Avrupalı, dilini kanun gücüyle koruyor.
aha da tanım: yanlış önermedir. birincisi, gereksiz değil, çok gereklidir; ikincisi, aşırı önem vermeyelim de ne kadar önem verelim? çizgiyi nerede çekeceğiz, sınırı nerede koyacağız? kimin aşırı, kimin kararında önem verdiğine nasıl karar veriyoruz? Hadi bi' anlatıver güzelim!
her dilin kendine ait bir sistematiği , bir kurallar düzeneği vardır . bu iki kere ikinin cevabı kadar net ve su götürmez bir gerçektir . bunun yanında her ulusun kendine ait maddi ve manevi kültürel değerleri vardır , olmalıdır da ...
dil toplumların yaşayışlarını , gelenek ve göreneklerini , tarihsel dönemler içindeki durumlarını , toplumsal hareketlerini bize sunan bir aynadır , nehirdir ...
bu söylediklerimiz aslında bir yerde düğümlenmektedir . o da dilimize sahip çıkmamız gerçeğinden başka bir şey değildir .
dilimizi korumanın yollarından birisi de dilimizi iyi bilmekten ve kullanmaktan geçer , geçmelidir de !
bir yazının yazın değeri taşıyabilmesi için , yazıyı yazanın yazdıklarını iyi bir şekilde ifade edebilmesi için mutlaka dilbilgisi kurallarına hakim olması gerekmektedir .
kesinlikle gereksiz değildir. sözlükte dilbilgisi yanlışlarına biraz müsamaha gösterilse, bir kısım yazarın bokunu çıkaracağı kesindir. o yüzden yazıma dikkat etmek gerekir.
dilbilgisine önem vermek elbette önemlidir, ancak yazanı girdigi entrylerde içerik olmadıgı * halde dilbilgisine dikkat ettiği için takdir etmek ya da sırf dilbilgisine önem veriyor diye vezir yapmak saçmalıktır. bu ülkenin gençleri yıllarca türkçe dersi almı$lardır, lgsye ve/veyaössye girmişlerdir, elbette ufak tefek kusurlar dışında ellerinden geldiğince doğru kullanacaklardır. ancak "bak sylvia orda üç nokta olmaz, uzat bakayım avcunu." tavrı abartıya kaçmaktadır. muhtemelen bu başlığı açan yazar ya da bunu düşünen insanlar, bu konuda doğru düzgün bilgisi olmayanların sınırlı bilgileriyle ukalalık yapmaya çalıştıklarını gördükten sonra bu düşünceye varmışlardır.*
saçma ve gereksiz bulanın kelime haznesine öpücük kondurası durum. ayrıca "o saki bir ibnedir, götü malı al donan" cümlesinin doğru okuyana tdk bereket tanrısı heykeli verecek.
'yaıpaln bir arşaıtrmaya gföe bir kleimedkei hafrlrein hnagi sıarda didizlikleri dğeil ilk ve son hafrlrein dğoru yedre olamaları öenm tşamıatkadır.geirsi taammen kamradaaşır ve ynie de surosnuz olraak okubanilir.'
kaynak:(#1506363)
verilen örneğin, kurgulanışına hiç uymadığı tespittir. çünkü dilbilgisi sadece harflerin ya da kelimelerin nasıl dizildiğiyle ilgilenmez. noktalama işaretleri ve eklerin nasıl yazılacağı ve hatta kelimelerin nasıl okunacağı da dilbilgisinin ilgilendiği şeylerdir.
bir dilin doğru yazılması ve doğru okunması için o dilin kuralları bilinmelidir.
daha fazla sanal bellek israfına da gerek yoktur.*
tdk'nın aptalca uygulamalarını gördükçe bir yandan destek verdiğim ama "kib" "gnctrkcll" "mrb" "ann skyim" "aq" veya "bunuyazantosunpekisennassın" gibi, yazanın niyetini anlamak için kahin olmayı gerektiren durumları gördükçe de "bana böyle gelsen, allah olsan dönüp bakmam" diye düşünürten durum.
amaca göre değişen gerekliliği ve gereksizliği durumdur. dil öğreniminde kuralları doğru ve yerinde kullanma ile dili akıcı kullanma yaklaşımları arasında bulunan en önemli farktır.
sadece virgül'ün bile cümlede ne büyük bir anlam değişikliğine sebep olduğuna ilişkin klişe örneği yazmak cevap olarak yeterlidir.
(bkz: oku baban gibi, eşek olma)
mühim olan cümlenin neyi nasıl anlattığıdır, bir cümlenin anlamından ziyade onun bağlaçlarının ayrımına noktalama işaretlerinin muntazamlığına önem vermek bize sadece ilköğretim türkçe öğretmenlerinin anlamsız örneklerinden başka birşey kazandırmaz.
tabi bu kuralları tamamen reddetmek mümkün değil ancak bunu bir fetiş durumuna getirmeyelim.
entry'i şöyle noktalıyım;
'yaıpaln bir arşaıtrmaya gföe bir kleimedkei hafrlrein hnagi sıarda didizlikleri dğeil ilk ve son hafrlrein dğoru yedre olamaları öenm tşamıatkadır.geirsi taammen kamradaaşır ve ynie de surosnuz olraak okubanilir.'