45. antalya altın portakal film festivali ulusal uzun metrajlı film yarışması adayı olan cemal şan filmi.
bugün itibariyle vizyona giren film, zeynep'in sekiz günü ve ali'nin sekiz günü'nün de aralarında yer aldığı üçlemeden biri. üçlemenin her filminde olduğu gibi bunda da karakterin 8 günü konu ediliyor ve hikaye nusaybin'de canlanıyor. yönetmen de gerçek zamana uyarak filmi 8 günde bitirdiğini belirtmiş.
filmin başrollerini nesrin cevadzade, osman akça ve fırat tanış paylaşıyor.
film, son dönemde türk sinemasında yaşanan kıpırdanmanın en güzel örneklerinden biri.
mehmet karakteri dilberi istemeye geldiginde: "alkolum, sigaram, kumarim yoktur" der. kizi alir. kizin gelisinin (sanirim) 2.gununde elinde posetlerle eve gelir. posetlerden birinin icinde raki vardir, dilber rakiya bakar (mehmet'in yalan soyledigini sanariz). ardindan eve hayirli olsuna misafirler gelir. megersem raki icen mehmet diil misafir arkadasmis. burda ole diil iste boyle die vurur. (yanilmiyosam) 5.gun mehmet keyiflenip raki icer. kesin bisey olucak diye beklerken kurtce bi turku soyler sadece, izleyen dagilir. ne iyi adamdir mehmet. tesekkurler (bkz: fırat tanış).
Cemal Şan'ın Zeynep'in Sekiz Günü'nden sonra çektiği ve aynı serinin halkası olan film.
dilber koçarslanlı ile alaksı yok. her sakllı dedemiz değil yani.
filmde dikkat çekici ve filmi izlerken insanı geren ama yine de cezbeden tek şey, sessiz bekleyişler. her şey çok doğaldı filmde. mehmet'in su içerken gırtlaktan çıkardığı o ses, dilber'in ilk kez elektrikle ve tv ile karşılaştığında yüzündeki o şaşkın ifadeler, yine mehmet dilberlerdeyken ailenin gergin sessizlikleri, abilerin burnunu karıştırması falan.. ne bileyim ya çok iyiydi.
dilber rolündeki, nesrin cavadzade bursa ipekyolu film festivalinde ve 20.ankara uluslararası film festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülüne layık görülmüş. e haketmiş de yani.
yeni ve bomba bir genç yetenek olarak gördüğüm nesrin cevadzade'nin oynadığı ve gerçektende rolün hakkını vererek oynadığı cemal şan imzalı film. film biraz klasik türk filmi havasında olsada,izlenmeye değer bir senaryo ve oyunculuk var kesinlikle. filmin başından sonuna dilberin asiliği,sevgilisi aliye karşı dik başlılığı,ne olursa olsun yıkılmayan gövdesi bunu nesrin cevadzade'nin yansıtışı tek kelimeyle süper. fırat tanış'ın da oyunculuğuna diyecek söz yok tabiki. köye ilk gelen adamla evlenişiyle hayatı başkalaşan dilber'in iyi insan olan mehmete karşı zamanla başlayan duyguları,mehmet'in sevgi dolu yüreği,dilberi mutlu etmek için çırpınışı,''günaydın ruhumun prensesi'' diye başlayan mektubuyla,artık sözle dile gelmesede aşk dolu gözler. benim için en önemli sahne dilberin, mehmetin arkasında yürümesinden dolayı,mehmetin rahatsız olması ve yanımdan yürü hep demesi. bana göre üstad budur dediğim sahnedir. aterkil toplum yapısını yansıtışını filmin her karesinde görüyoruz fakat bu sahne biraz daha belirginleştirmiş herşeyi. güzel,etkileyici,toplumsal, bize bizi anlatan bir film olmuş kısacası.