cinsel ilişkiye girdiği sevgilisiyle kocası işteyken öz çocuğuna basılan, bunun sonucunda paniğe kapılan, ve öz çocuğunu babasına gammazlamasın diye öldürten yaratık.
çocuğum kayıp diye bir tv programına çıkıyor bu...
çocuk dediğim bebek, 6 yaşında daha.
40 küsür gün boyunca her sabah canlı yayında.
"çocuğumu bulamıyorum" diyor.
ama ne bir üzgünlük ifadesi suratında, ne bir gerginlik. hep o ruhsuz bakışlar.
sıkıştığında "bilmiyorum" diyor, çıkıyor işin içinden.
ağlamıyor bile.
tabi rating uğruna, komşuları, kocası, seviştiği adamlar falan da çıkıyorlar tvye..
herkesden farklı bir ifade, kimisi diyor ben otobüsde gördüm çocuğu, kimisi en son evin önünde...
babası ayrı bir mal.
borcu varmış adamın, karısının telefon numarasını vermiş borçlulara...
evini geziyor tv programı, her yer yeryerde. pislik yuvası.
bütün bu tablo içinde bir çocuk, bir masum bebek, sadece yaratıkların pisliklerine şait olduğu için,
acımasızca öldürülüyor. evinin bir kilometre uzağındaki bir tarlaya atılıyor henüz ölmemiş cesedi.
ve orada uzunca bir süre ölümü bekliyor yavrucağız.
anne diyemiyorum, çünkü ne zaman anne desem ya da yazsam gözümün önüne annem ya da en sıkıntılı durumda hiç kimseyi kabul etmeyip o çok şirin telaffuzuyla "annnnne annnne" diye ağlayan oğlum gelir.
dolayısı ile bu insan ziyanı ile bu kutsal kelimeyi aynı cümlede kullanmak zuldür, annelerin yüreği sızlar.
evet bu doğurgaçın o masum evladı cennetliktir.
ama bu o evladı cennetlik olan şanslı annelerden değil.
ben sözlükte "şu cehennemlik, bu cennetlik" neviden tartışmaların hiç birine dahil olmadım.
genel fikrim herhangi birine "cehennemlik" denmesinin yanlış olduğu yönündedir.
ama bazen insan isyan eder ya!
kendi fikrine, görüşüne, karakterine bile isyan eder ya!
işte öyle bir an bu!
yan ulan sen!
yanacaksın sen!
belki bende yanacağım ama rabbimin adaleti mutlaka senin yanışını, ateşini farklı kılacaktır benden.
çünkü ben bırak evladıma böyle bir şey yapmayı, ateşi 38'e yükselse gece uyumuyorum lan!
haftalardır çıktığı televizyon programında izleyenleri yüz ifadesi ve yalanlarıyla sinirlendiren yaratık.
--spoiler--
herkese çocuğum kayboldu dediği için kayınvalidesi tarafından programa götürülür, sonrasında 45 gün boyunca türlü türlü yalanlarla insanları kandırmaya çalışır. para karşılığı birlikte olduğu adamlar yayına katılıp kendisi ile tartışmış, "dilber yalan söylüyor" diye olayları çarpıtmaya çalışmış. programa katılan bir kaç kişi çocuğun sinop'a giden bir araçta göründüğünü söyler. bunu duyduğunda bu yaratık gülümser. çünkü bu da planın bir parçasıdır ve çocuk yaşıyormuş gibi gösterip hedef şaşırtmaktır.
çocuk ölü bulunur ve karakolda yaratık anne "kemal ile sevişirken çocuk gördü tokatlayıp öldürdüler ve tarlaya attık" diye ifade verir.
bu nasıl bir vahşettir. bu nasıl bir anneliktir. bir sigara parası için mahallenin erkekleriyle birlikte olup,sırf çocuk gördü diye 3 dakikalık zevkinin kurbanı olup savunmasız bir çocuğu nasıl öldürebilir bir insan(!)
daha sora yayında 45 gündür çocuğum kayıp ben çocuğumu istiyorum derken yüzünde hiçbir üzüntü ifadesi görülmez ve gözünden bir damla yaş akmaz.
mide bulandıran, kelimeleri kifayetsiz bırakan kadın. pardon yaratık. "anne" olmak şöyle dursun. bu nasıl anne olabilir ki?
allah'ım böylelerinin çocuk doğurmasına engel ol yarabbim.
ben insansam o ne? bu anneyse, benimki ne? benimki vicdansa onunki ne?
ne desem bilemiyorum bu isim hakkında. sövsem sövülmez, kınasam kınanmaz. insan olan kınanır, ayıplanır çünkü.
kimlerle aynı toplumda yaşıyoruz ya?
öbür taraftan, küçücük bir cana kıyıp, cesedini kuşa böceğe yem eden tek bir kişi değil hem. bu noktada insan iyice zıvanadan çıkıyor işte.
bu pisliğin kalbi yok, aklı yok diyelim, peki ya ilişkiye girdiği o pezevenk? bu ikisine evini açan ve çocuğa tokat atıp kafasının çarpmasına sebep olduğu söylenen allahın belası hurdacı, ve birkaç kahrolası isim daha.
minicik, masum bir bebeği öldüren, öldürülüşüne tanık olan nasıl uyuyabilir geceleri? yiyip, içebilir, nefes alabilir? dahası herkesin karşısına utanmadan çıkıp öldürdüğü çocuğu arayabilir?
bu ne ya? bir değil, iki değil. neden ? allahım aklıma mukayyet ol.
haftalardır müge anlı' nın programında oğlunun kaybolduğunu söyleyip dün katil zanlısı çıkan anne bozuntusu. başka bir adamla ilişkiye girdiğini görmüş 6 yaşındaki oğlu. eşine söylemesinden korktuğu için de yanındaki adamla birlikte dövmüş, baygın düşen çocuğu arabanın bagajına koyup boş bir tarlaya atmış. küçücük çocuğun kemikleri ve kıyafetleri kalmış geriye sadece.
5-10 lira karşılığında vücudunu önüne gelene satan ucuz bir orospudur. 6 yaşındaki oğlu muhammed fırtınayı kendinisini zina yaparken gördüğü için öldürüp, gömme zahmetine bile girişmeden bir tarlanın ortasına çöp gibi bırakmıştır. 45 gündür aranılan muhammed'in cansız bedeni * geçen gün bir buğday tarlasının ortasında başakların içinde sadece kemikleri ve elbiseleri kalmış bir şekilde bulundu. adli tip raporunda yavrucağın etlerinin kuşlar, böcekler tarafından yendiği söyleniyor. inanın ağzıma küfürlerin, hakaretlerin en ağırları geliyor ancak boğazıma düğümleniyor söyleyemiyorum. tek istediğim bu fahişenin bu ve öbür dünyada en ağır cezaya çarptırılması.
para karşılığı ilişkiye giren ve bu durumu gören oğlunu öldürüp gömme zahmetinde bile bulunmayıp tarlanın ortasına sanki bir pislik gibi bırakan mahluk. günlerce programa gelip giden yalan üzerine yalan uyduran şahsiyet. ama yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor işte. bu kadın anneyse ben anne tanımını bilmiyorum yok eğer benim bildiğim şeklindeyse bu kadın anne değil.
Müge Anlı'nın sunduğu tatlı sert adlı programdaki Prof. Dr. Arif Verimli 'nin programın başından beri ruhsal bozukluğu, şizofrenliği yok, ne söylediğini nasıl yalan konuştuğunu bilen birisi dediği çakal kadın.
yani bu kadın öyle düşündüğünüz gibi hasta ruhlu falan değil. herşeyi bilerek, farkında olarak yapmış.