dilaver cebeci

entry30 galeri1
    30.
  1. Seninle konuşurken Sitare
    Aklıma yıldızlar dökülüyor
    Bir çaresiz Zühre oluyorsun Babil caddelerinde
    Ateş gözlü kahinler koşuyorlar arkandan
    Binlerce meşalenin ışığı kımıldıyor saçlarında
    Gökyüzü salkım salkım
    Zigguratlar tıklım tıklım
    Dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım
    Ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım
    Kimi gün boşlukta konacak yer bulamayan
    Kimi gün inatçı yosunlar gibi kepez diplerine yapışan aklım
    Gözlerine baktığım zaman Sitare
    Bütün çöllere ay doğuyor
    Yoldaş ediyorum kendime imrül Kays’ı Antere’yi A’şa’yı
    En kuytu vahaları dolaşıyorum
    Hangi vahaya gitsem çadırlar sökülmüş Sitare
    Çadırla su arasında bir cılga var
    O cılgada narin ayak izlerin var
    Durgun suya düşüp kalmış gözlerin varBu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
    Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
    Yoksa dudakların mı anlayamıyorum.
    0 ...
  2. 29.
  3. MAViNiN TÜRKÜSÜ

    Bana, -sen yoksun, sen öldün- diyorlar.
    Bu kör acuna inat yedi iklimdeyim,
    işte ellerini tutuyorum yaşanmamış bir çağın,
    Ben güneşi kıskandıran gerçeğim

    Dayanılmaz ağrılar çekiyorum hey!
    Masallarda da olsa bir gün çıkıp geleceğim
    Bir sevgi büyütüyorum içimde tomur tomur
    Gün görmemiş şiirlere gebeyim

    Gerilmiş bir yayım korkulardan azâde;
    En amansız savaşlara gireceğim.
    Bu coşkun ozanları ben öğütledim böyle,
    Nerede hasret kokan bir Türkü varsa içindeyim.

    Tutsak kızların avuçlarına yağıyorum her güz
    Bir Kafkasya’dayım bir Çin’deyim
    Gök bıçaklar sapladım karanlığın karnına
    Sürüsü yitmiş çobanların izindeyim

    içim içime sığmıyor, maytaplardan deliyim;
    Bir bayrak dalgalansa yüceden;
    “Hadi” dese birisi
    Peşindeyim, vallahi peşindeyim
    1 ...
  4. 28.
  5. Gönül verip gökte aya
    Yoldaş olup yele suya
    Selâm doğudan batıya

    Ilgar ile yürüyene
    ''Ne mutlu Türküm diyene''

    Hür insanlar ülkesinde
    Kulağı ezan sesinde
    Ay-yıldızın gölgesinde.

    Nöbet tutup baş eğene
    ''Ne mutlu Türküm diyene''
    0 ...
  6. 27.
  7. --spoiler--
    Durup durup ıssız yerlerde, "güçlü ol ey kalbim, güçlü ol, Daha çok işimiz var" diyorum.
    --spoiler--
    2 ...
  8. 26.
  9. Birazdan ışıklar yanacak sevdiğim. Varsın karanlık olsun. Aynı göğün altındayız ya... Nabızlarımız birlikte vuruyor ya... Güzelliğini, doyumsuzluğunu, ebediliğini biliyorum. Bu karanlığın ortasında karıncaların kıskanacağı bir gayret içindeyim.Biliyorum ki, ışıkların yandığı zaman, bir daha çözülmemek üzere ellerimiz birbirine kenetlenecek ve acunda* bizim töremiz işleyecek. Seni boşuna mı seviyorum sanıyorsun?
    0 ...
  10. 25.
  11. o bir ulaktır; pusatsız, atsız, yalın ayak fakat yorulmayan bir ulak.
    0 ...
  12. 24.
  13. her şiiri ayrı bir güzel olan yakın tarih edebiyatımızın güzide ismidir.

    ""Ümmü'l Kitab" üstüne yemin ederim;
    Bir gün beni çağıracaksınız.
    Yediye ve katlarına yemin olsun ki;
    Bana muhtacsınız!
    Bana muhtacsınız!
    Bana muhtacsınız!"
    1 ...
  14. 23.
  15. Bozkırda Kalan Sancı

    O çocuklar birer birer gittiler...
    Soylu sevda türküleri dudaklarında,
    Saclarında kurt nefesi rüzgârlar,
    O çocuklar birer birer gittiler...

    Bir tamu karanlığı keleplenirken bozkıra
    Kehkeşenlardan yıildız gibi indiler.
    Tutuşturdular yeniden küllenmiş ocakları,
    Bacalardan duman duman tüttüler...

    Bir ögünç hil'ati gibi giydiler güzelliği
    Ufuklara oturup dolunayı sevdiler.
    Uzun,siyah kirpiklerinde seyyareler yanardı,
    Ağ buluttan atlarla ta Sidre'ye yettiler...

    Onlar,Oğuz mayası gök ışığın erleri,
    Onlar,ülkü çağının bahadır melekleri...
    Mor dağların göğsünde kaldı pençe izleri,
    Haceru'l esved gözlerini gönlümüze resmettiler...

    Eyvah biz kaldık Esfele safilinde!
    Ahsen-i takvim üzre,onlar geçip gittiler...
    0 ...
  16. 22.
  17. '' Bir yay istiyorum, usta... Nasıl mı olsun? Katı, hırslı, sağlam! Hem kemikten olsun. Benden başka kimse kuramasın onu. Kirişini öküz sırımından isterim. Gücüme dayanabilsin. Sonra bir sadak... Üstü işlemeli. En alımlı renklerle bir kaç minyatür çiz üstüne... Kenarlarında, bakanları sonsuzluğa ulaştıracak arabeskler olsun. Dur, daha bitmedi. En mühimi oklar... Tam kırk tane de ok isterim. Ne'olur, öyle sıradan şeyler olmasın. Nasıl anlatsam? Hani uçarken ıslık çalanlar var ya, işte onlardan olsun... Peteng Kal'ası önünde kullandıklarımızdan. Temreni öyle olmalı ki, dokuz kat gergedan derisi kalkanı ile dokuz çeriyi delip dokuz arşın yere gitmeli. Haydi ustam, göreyim seni...
    - Bir kılıç istiyorum, usta... El ayası genişliğinde, iki arşın uzunluğunda, iki ağızlı olsun ki, sağ sol dinlemesin. Mümkün olduğu kadar hafif isterim. Şöyle başımın üstünde kirmen gibi döndürebilmeliyim. Çifte su veresin ha! Kolay kolay kedilmesin. Kabzasını gümüş kakmalı yap... Hamayıl kuşanacağım. Kın kayışını da ona göre isterim. Pırıl pırıl olsun. Şavkı gözlerimi almalı. Üstüne celi hat ile ' Korkunun ecele faydası yoktur ' diye yaz. Kabzasının ve kının süsleri nasıl mı olsun? Süs önemli değil ustacığım. Süslü de fena olmaz ama göreceği iş önemli aslında. Sen ona göre çalış. Örs üstünde döverken terin üzerine aksın. Daha da sağlam olacağına inanıyorum. Kısacası, dün gece düşümde elime aldığım gibi bir kılıç olsun. Düşlerimi bilirsin değil mi? Sen de mi öyle düşler görüyorsun? Hayret! Ama hayret edilecek şey değil bu. Görürsün, elbette görürsün. Sen bizim ustamız değil misin? Biz, hep aynı düşleri görürüz...
    - Bir bozdoğan istiyorum, usta... Altı dilimli olsun. Dilimler kılıç gibi keskin olsun. Atımın terkisine asacağım. Topuz kısmı üç- dört kara okka çekmeli. Sapı elime iyi yatsın. Bir hamlede en sağlam tulgaları eciş bücüş etmeli. Süvarinin altındaki kaba döşlü aygırı yere çökertmeli.
    - Bir kargı istiyorum, usta... Hafif ve dengeli... Gök çelikten bir temreni olsun ki, katı taşa bile bir karış işlesin. Temreninin altına siyah bir tuğ iliştir. Sevdiğim kızın saçları gibi... Rüzgarda tel tel olsun esip savrulsun. Acele olsun ustacığım. Beklemeye tahammülüm yok. Yalnızım, kimsesizim. Peşimde kin küpü yağılar dolaşıyor. Bir gün bir yerde belki hiç ummadığım bir yerde, ' Huraaa ' deyip üstüme atılabilirler. Sağdan, soldan, önden, geriden beni kuşatabilirler. Pusatlarım sağlam olmalı. Bu tuzaktan, bu çemberden döğüşe döğüşe sıyrılmalıyım. Uykunun, keyfin eğlencenin, zamanı değil usta! ' Su uyur da düşman uyumaz ' demişler. Beklemeye tahammülüm yok.
    - Ve ey bilginin, tecrübenin, aklın ustası!.. Gelip kapına dayandım. Bana birşeyler öğret, ne'olur! Besmele çekip, önüne diz çökeyim. Bana Arapça öğret, Farsça öğret, Latince öğret... Denizleri, karaları, ırmakları, dağları, gölleri bilmeliyim. Her yerden haberim olsun istiyorum. Göklerden, yıldızlardan bile... Sonra beni kalp ilminin büyük ustasına götür. Hasılı beni baştan aşağı donat. Donanmaya o kadar muhtacım ki bilemezsin.. ''
    Bozkurt Dergisi 1975
    1 ...
  18. 21.
  19. "Şu dumanlı doruklarda
    Boz şahinler uçmaz gayrı.
    Gözelerden ağu çıkar,
    Alperenler içmez gayrı."

    Demiş büyük şair. Türk milliyetçisidir. Ne yazık ki her yerden, toplumun her zümresinden ve dahi türkçülerin içinden ağu çıkar oldu. Beş bin alperen şehit oldu, en son çakıroğlu uçmağa vardı ve hiçbir şey iyiye gitmiyor ne yazık ki. Kahramanlar yurdu yaşatmak için can verirken, o zehirli kaynaklar türk'ün bünyesini hasta ediyor. Köklü temizlik şart.

    "Obam, yurdum talan oldu,
    Destanlarım yalan oldu.
    Yollar birer yılan oldu
    Kervanlarım geçmez gayrı."

    Obası, yurdu talan olmayan bilmez. Toprağı düşmanın elinde kalmayan bilmez. Mihrali bey ağıdı'nda dediği gibi: "oğul, köz düştüğü yeri yakar kime ne? Dert benimdir vallah, kime ne?"

    "Hani mavi denizlerim,
    Üç kıtada nal izlerim,
    Kör mü oldu bu gözlerim?
    Çaşıtları seçmez gayrı."

    Yurdun her yeri etnik artıklar ve mankurt çaşıtlarla dolu. ne zaman silkinip ayağa kalkarız, bilinmez. Ama umutsuz değilim. bir gün bize çektirilen bütün acıların bedelini en ağır şekilde, misliyle ödeteceğiz!

    Dilaver cebeci'nin hasret adlı şiirindeki bu ümitsiz, kederli ve acı dolu tavır, türk milliyetçilerini kamçılamak ve uyandırmak içindir. Üstadın tini şad olsun.
    4 ...
  20. 20.
  21. istanbul üsküdar'da adını taşıyan okul açılacak hayırlı olsun.

    http://hizliresimyukle.com/image/etg
    3 ...
  22. 19.
  23. Bana, sen yoksun, sen öldün diyorlar.
    Bu kör acuna inat yedi iklimdeyim,
    işte ellerini tutuyorum yaşanmamış bir çağın,
    Ben güneşi kıskandıran gerçeğim.

    Dayanılmaz ağrılar çekiyorum hey!
    Masallarda da olsa bir gün çıkıp geleceğim
    Bir sevgi büyütüyorum içimde tomur tomur
    Gün görmemiş şiirlere gebeyim.

    Gerilmiş bir yayım korkulardan azade;
    En amansız savaşlara gireceğim.
    Bu coşkun ozanları ben öğütledim böyle,
    Nerede hasret kokan bir türkü varsa içindeyim.

    Tutsak kızların avuçlarına yağıyorum her güz
    Bir Kafkasya'dayım bir Çin'deyim.
    Gök bıçaklar sapladım karanlığın karnına
    Sürüsü yitmiş çobanların izindeyim.

    içim içime sığmıyor, maytaplardan deliyim;
    Bir bayrak dalgalansa yüceden;
    "Hadi" dese birisi
    Peşindeyim, vallahi peşindeyim.
    2 ...
  24. 18.
  25. ''Yağı 'Hurra!' deyip hücum edende,
    Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?
    Yüz bin değer yıkılırken bir günde,
    Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?

    Kâfir oku hedef döğer uzaktan
    Haber gelmez Kırgız, Tatar, Kazaktan.
    Kurtulmadan içerdeki tuzaktan,
    Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?

    Göğümüzden mavi rengi çaldılar,
    Tanrıdağ`da tuğumuzu yoldular,
    Yurdumuzu bölük bölük böldüler,
    Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?

    'Üzerinde gün batmayan' ilin yok!
    Yandı Asya, tutunacak dalın yok!
    Sarp dağları açmak için dalın yok!
    Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?

    Kalın ordu nerde olsa görülür.
    Ülkülere birlik ile varılır.
    Yoldaşlarımız, gök pusatlar darılır.
    Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?

    Hey şahinler, cılasınlar, alperler!
    Yiğitliği muştulaşmış askerler!
    Soğuk yaman, bulut kara, gök gürler,
    Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır? ''
    2 ...
  26. 17.
  27. ''Çıkar gelirim o zorlu savaşlardan
    Selçuk yurdunu sularken bereketli terim
    Alp yüreğimin en bakir yerinde
    Çınar fidanları gibi beslenir
    Titrek, solgun, ölümcül ümitlerim''

    https://www.youtube.com/watch?v=JlCmcW8oZGA
    1 ...
  28. 16.
  29. Yüreğime kör düğümler atıldı,
    Çözemedim, çözülmüyor Sultanım,
    Yıllar yılı kaderimin hükmünü,
    Bozamadım, bozulmuyor Sultanım.

    Yollarıma tuzak konmuş bir kere,
    Güvenim yok haftalara günlere,
    Zamanın tesbihi saçıldı yere,
    Dizemedim dizilmiyor Sultanım.

    Bu bendeki çölün suya çağrısı,
    Fecir vakti yıldızların ağrısı,
    Bu diyarlar güzel ama doğrusu,
    Gezemedim, gezilmiyor Sultanım.

    Barış umdum şu yılların kaçından,
    Kan döküldü bulutların saçından.
    Gök mâviyi, gün ışığı içinden,
    Süzemedim, süzülmüyor Sultanım.

    Sana dert dökmeye yetmiyor bir gün.
    Kâğıt bile mısralardan tedirgin.
    Vakit gece, kalem hasta, göz yorgun,
    Yazamadım, yazılmıyor Sultanım...
    1 ...
  30. 15.
  31. Hasret
    Şu dumanlı doruklarda
    Boz şahinler uçmaz gayrı
    Gözelerden ağı çıkar
    Alperenler içmez gayrı

    Obam yurdum talan oldu
    Destanlarım yalan oldu
    Yollar birer yılan oldu
    Kervanlarım geçmez gayrı

    Hani mavi denizlerim
    Üç kıtada nal izlerim
    Kör mü oldu bu gözlerim
    Çaşıtları seçmez gayrı.
    1 ...
  32. 14.
  33. --spoiler--

    --spoiler--

    Bir yaz gecesinde çıkalım samanyoluna
    Ata bergüzerı yıldızlara konalım
    Bir ince yağmur yağsın uyansın kervansaraylar
    Böyle ürkek değildi bakışların
    Kirpiklerin böyle ıslak…
    Haydi sil gözlerini apakayım burdan gidelim…

    --spoiler--

    --spoiler--
    2 ...
  34. 13.
  35. solcu değil diye ana akım türk edebiyatçılarının dahi kıymetini bilmediği şair. pek az kimsenin bildiği büyü adlı bir de piyesi vardır. bildiğim kadarıyla gümüşhanelidir. on numara adammış rahmetli.
    0 ...
  36. 12.
  37. ruhu şâd olsun, bu gece bir kez daha anıyorum seni üstâdım.
    1 ...
  38. 11.
  39. Türk islam motiflerini şiirlerinde nakış nakış işlemiş şairdir. şiirlerini okurken kah Mekke'desinizdir kah Tanrı dağlarında. Bilmem kaç bin yazarın bulunduğu sözlükte 10 entry'nin girilmiş olması üzüntü vericidir.
    1 ...
  40. 10.
  41. yazdığı şiirler ile aşırı derecede türkçü olduğunun kanısına vardığım şair; merhum.
    0 ...
  42. 9.
  43. Bir ceviz ağacı,
    bir duru pınar,
    Ve gökte gümüş bilmeceler...
    Vurur kutlu toprağın bağrında iki yürek,
    Koşan bir atın soluğudur
    Çeğen Tepesi nde geceler...

    Çeğen Tepesi nde geceler,
    Uzun, yorgun ve yeniktir...
    Her bayram sabahı uyurken kuşlar,
    Emer hürriyetin parmaklarını bir yılan.
    Kızların parmakları inceciktir...

    Kızların parmakları inceciktir,
    Uzar gider o güzelim saçları;
    Daha söylenmemiş türkülere...
    Gözlerine koyu gölgeler indirmiş,
    Buhara nın ağaçları...

    Buhara nın ağaçları,
    Ve göğe dua andıran bacalar...
    Nerdesin ey dokuz şavklı yıldızım!
    Sabrın sınırlarına dayandı,
    Çeğen Tepesi nde geceler...

    enver paşa anısına yazdığı şiiri.
    0 ...
  44. 8.
  45. 4 sene evvel bugün aramızdan ayrılan büyük türk şairi.

    --spoiler--
    tesbihim alnımda otuz üç damla ter...
    allâhu ekber... allâhu ekber... allâhu ekber...
    --spoiler--
    0 ...
  46. 7.
  47. uçmağa varan üstad.

    şimdiki zaman çekiminde bir mahkuma mektup..

    Sana bu mektubu bir gece yarisinda yaziyorum
    Azatligin zirvesinde sohbete dalmis yildizlar
    Zühre bir aski tutturmus Bâbil de kalan
    Zavalli dünya habersiz, zavalli dünya sagir
    Bir Hârûtla Marut bir de ben dinliyorum
    Derken kayip gidiyor yildizlardan birisi
    Bir intikam fisegi gibi saplaniyor karanligin karnina
    Senin namina yildizlari kiskaniyorum.
    Kim bilir kaç isik yili uzakta
    Öfkeyle kollarini çeviriyor yalanci fecir
    Imanim gibi biliyorum vakit asilmak vaktidir
    Ve taksim gazinolarinda trahomlu sairler
    Misra ariyorlar masalarin altinda
    Kanini içiyorlar bilmeden Cennet atlari nin
    Ben yurdumun en sert tütününden bir sigara sariyorum
    Dumani cigerlerime degil iliklerime çekiyorum
    Ne kadar ürkek ceylan varsa Asya çöllerinde
    Domaniç yaylasinda ne kadar dizginsiz at
    Basliyorlar kosmaya kilcal damarlarimda
    Sicak soluklari yalarken alnimi
    Toynaklarini hissediyorum alyuvarlarimda.

    Sana bu mektubu evimin balkonunda yaziyorum
    Sag elimi koyuyorum tam yüregimin üstüne
    Çankaya yokusunda söyledigimiz marsi duyuyorum
    Ulu kayalar parçalaniyor beynimin bir yerinde
    Bir yerinde demirden daglar eriyor
    Atlas yelkenli gemileri unutmus birkaç levent
    Viski kokulu bulvarlarda yavas yavas ölüyor
    Istedigin o seccadeyi hemen gönderiyorum
    Üstünde Kabe resmi ve anamin dualari var
    Ve bildigin sebeplerden ben gelemiyorum.
    Yine biliyorsun ki , Sevmedim ülküden baskasini
    Basi dumanli daglari, dolunayi, ufuklari
    Bir de Çankaya yokusunda rüzgara tutulmus saçlarini
    Önce Allah, sonra genlerim sahit.
    Sevgimi üçbin yil sonra dogacak torunuma yolluyorum
    Trahomlu sairler dogruluyorlar masalarin altindan
    Elleri fahiselerin karanlik saçlarinda
    Benim kalemimden kan degil süt damliyor
    Geceler boyu böyle gelecegi emziriyorum
    Kahrolayim sevmedim ülküden baskasini
    Bir de seni çok seviyorum
    0 ...
  48. 6.
  49. DÜNDAR TAŞER SAGUSU

    Aman karlı dağlar ne olur
    Esker Ağam gelende yaralarım ey olur.

    Dündar Ağam. Çoh görestim hardasan,
    Eller sanır, bir karanlık gordasan.
    Mene göre Tanrı nerde ordasan,

    Get Cennet;e Nebileri gör Ağam,
    Muhammed;in sağ yanında dur ağam.

    ilduz ahar, yahudaki er bilmez.
    Yol nicedür, degeneksiz kor bilmez.
    Yadlar helbet gadir bilmez, ar bilmez;

    Beş bin yildur biz tanışuh hey ağam.
    Esker ağam, yiğit ağam; beğ ağam,

    Nece yıldur, bir ışıhlı düşüm var,
    Durağum yoh; böyle böyük işim var.
    Hele bahın, ne çileli başım var;

    Abu felek mert ağamı apardı,
    Ciğerimin bir parasın kopardı.

    Her gavgede duzah olur, al olur;
    Ülkü içün boz tikenler gül olur
    Rahmet yağar ifak sular sel olur,

    Şahin kuşu ucalardan av gollar,
    Turan ilde düğümlenür sarp yollar,

    Bahar gelür; möhkem buzlar çözülür;
    Gözlerden duru sular süzülür;
    Durmak olmaz, Dündar Ağam üzülür;

    Allah deyip öz yurtlara varalım,
    Zalımların bayrağını cıralım.

    Ataş yanıp tütün göğe ağanda,
    Delü kurtlar düşmanını boğanda;
    Tanrıdağ; da bayaz aylar doğanda

    Dündar Ağam, Ötüken; de toy edek,
    Kara kımız göl olanda pay edek.

    Beyle yazdım, Türklük bunu tez bilsin,
    Türkmen bilsin, Yörük bilsin, Uz bilsin,
    Kafkas ilde bala bilsin, kız bilsin,

    Dündar Ağam, heç çıhmasın ürekten,
    Sayasında dertleşirih iraktan.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük