Wittgenstein'in son dönem viyana çevresi mantıkçı pozitivist felsefecilerine katılımı sonucu dil felsefesine kazandırdığı yaklaşımıdır. Tanımlara karşı olduğundan ve felsefesinde her daim enteresan metaforlar kullanan filozof; dili bir topluluk tarafından oynanan, belli kurallara ve standartlara bağlı interaktif bir oyuna benzetir. Wittgenstein'e göre Şaka yapmak, ölçüm yapmak, soru sormak, rapor tutmak vs. Sayılamayacak kadar dil oyunu vardır. Hangi dil oyununu oynadığımız ve bu oyunun kuralları bağlama göre değişir.
Bir dili öğrenmek yalnızca bu kurallar dizgesini öğrenmek değildir; Ancak oyunu oynar hale geldiğimizde o dili öğrenmiş oluruz. Dolayısıyla dil oyunları durağan bir yapı içermezler, ancak oynandıklarında var olan dilsel etkinliklerdir. Bu oyunları oynayarak bir etkinliğin içinde yer almak, bir topluluğun parçası haline gelebilmek, bu dil oyunlarının kuralları ölçüsünde uzlaşmayı gerektirir ki; bu bir "yaşam formu" dur.
postmodern edebiyatın en önemli özelliklerinden biri.
dil oyunları: birçok araştırmaya bakıldığında postmodernistler, dilin gerçekliği temsil eden değil onu kuran bir yapı olduğunu söylerler. bu dil oyunları genel başlığı altında çeşitli yeni-küçük başlıklar atarak olayı biraz daha açmaya-genişletmeye çalışacağım.
postmodernizme dair tartışmalara bakıldığında ilk akla gelen isimlerden biri olan fransız sosyal-felsefeci jean-françois lyotarda göre toplumlar, sade teknolojiler etrafında düzenlenmez. aynı zamanda dil oyunları ve söylemler etrafında da düzenlenir. özellikle de anlatıların-söylemlerin toplumsal yaşamdaki rolüne belirgin şekilde dikkat çeker. yeni bir çağa, postmodern çağa girdiğimizi ileri süren lyotard, büyük anlatıların çöktüğünü iddia eder. ve tüm grand teorilerinin güvenilirliğini yitirdiğini belirtir ki bu da zaten postmodernizmin modernizme sunduğu en büyük eleştirilerden biridir. lyotard postmodern durum adlı kitabında şöyle yazar:
"toplumsal bağ dilseldir, fakat tek bir iplikle örülü değildir hiç kimse bütün bu dilleri konuşmaz, hiçbir evrensel meta-dile sahip değildirler kurtuluşunun amacının bilimle ilgisi yoktur, hepimiz bu ya da başka öğrenme disiplininin pozitivizmine bağlıyız, eğitimli düşünürler bilim adamlarına dönüştü, eksiltilmiş araştırma görevlileri bölümlere ayrılmış oldu ve hiç kimse bunların hepsine hükmedemez."
toplumsalın çeşitliliğinden, çeşitlenmesi gerektiğinden dem vuran lyotard aynı şeyi dil de dile getirir. wittgensteinin dil oyunları kavramından etkilenen fransız düşünür dil oyunlarının birbirleriyle karşılaştırılamaz oldukları düşüncesindedir. dil oyunlarının çeşitliliğinin anlamaya-metne olumlu katkılar sağladığını savunur.
tekrarlamak gerekirse, postmodern roman denince akla ilk gelenlerden biridir dil oyunları. bu açıdan bu kategoriye üye olanlar, dilin gerçekliği temsil eden değil, onu kuran bir yapı olduğu önermesinden hareket ederler ve amaç gerçekliğin temsilimden ziyade anlam çoğulluğuna dönüşür. çünkü dil, az önce de belirttiğim gibi bir gerçekliği temsil etmez, belli bir anlamda tam aksine gerçekliği kurar.