dil eğitiminden farklı olarak çevresel şartlarla bir dili öğrenmek. buna örnek olarak ana dilimizi gösterebiliriz. zira kendi dilimizi gramer kurallarıyla, sözlüğe bakarak değil, çevreyle etkileşimimiz sonucunda öğreniyoruz.
günümüzde yabancı dil eğitimi veren gelişmiş kurumlar da ingilizce yi bu şekilde öğretme metodunu uyguluyor, tabi ülkemizde hâla gramerle ve 4 tane tense'le 8 sene okullarda ingilizce eğitimi verilip karşılığında avrupa ülkeleri içinde inglizce konuşma oranlarında 43 ülke içinde 42.ci sırada olan bir nesil yetişti.
Dilbilim çevrelerinde dil edinimi yani kendi terminolojisiyle l'acquisition d'une langue veya kısaca le langage, bireyin sonradan değil de, doğumundan itibaren çevresinden, birincil düzlemde duyarak edindiği dil yani kodların bütünüdür. Ana lisanın üzerine ikincil bir dilin edinimi söz konusu olamaz.
Bireylerin şu veya bu şekilde ana lisanlarının üzerine inşaa ettikleri ikincil veya daha fazlası diller öğrenmedir yani l'aprenttisage d'une langue.
Dil edinimi kendi içerisinde 2 ana katmana ayrıştırılır;
Dil Edinimi (le langage)
a) dil (la langue)
şöyle açıklayalım; güzel türkçemizde "faraza" adlı bir kelime var. ana lisanı türkçe olan bir kişi, "faraza" kelimesini, hayatı boyunca, gerek anlamını bilmediğinden gerese de yerine başka kelimeler kullanmayı tercih ettiğinden kullanmayabilir, fakat bu durum, "faraza" kelimesinin türkçemizde olmadığı anlamına gelmez. işte buna "dil" (la langue) denir.
b) söz (la parole)
Bireyin bir dilin kodlarını (kelime, gramer), kendi bilgisi çerçevesinde kullanarak kendisini ifade etmesidir.