bütün güçlerin tek kişide olduğu sistem. hepsi bir gün yıkılmaya mahkumdur.
mısır'da 30 sene hüsnü mübarek, ırak'ta 24 sene saddam hüseyin, libya'da 32 sene muammer kaddafi. dünyada yıkılmış birçok diktatörlük olmasına rağmen sadece bunları belirtiyorum çünkü eğer bu 3 diktatörün hayatını araştırırsanız türkiye'deki durumla aşırı benzerlikler göreceksiniz. türkiye'de olan da tipik bir ortadoğu diktatörlüğü durumudur.
Diktatör adayının ilk önce psikolojik testten geçmesi gerekir. Ruh sağlığı büyük ölçüde yerindeyse, sıra IQ testindedir. En az 120 olması tercih sebebi olup, 140 üzeri daha makbuldür. Eğitimli, kültürlü, bilgili, çağdaş, gelişmeye açık, dürüst, insancıl, kibar gibi özelliklere de sahipse, bence o kişinin diktatör olmasında sakınca yoktur.
1967 de Nobel edebiyat ödülünü alan Guatemala’lı yazar Miguel Angel Asturias Rosales "SAYIN BAŞKAN" isimli kitabında bu konuyu ele alır. Zira Güney Amerika o güne kadar diktatörlerin ana vatanı olarak telakki edilmekte idi. Afrika’nın hürriyet mücadelesi, doğu Asya’nın siyaseten karışması ile diktatörlük tüm dünyaya yayıldı. Bir diktatörün karakterini yansıtmakta en güzel örneklerden biri de Aziz Nesin’in “Damda deli var” mizahi hikayesidir.
Görüntünün lider olup içte canavarsal bir varlığı barındıran bir toplum veya ülkeyi yönetendir. Zorbalık, insani degerlere kayıtsızlık, cebine girecek para icin ölümlerin o kadarda.onemli olmadigi insandir.